Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #3 / Part #3

in #tr7 years ago (edited)

Hi dear Steemians, this is a first Turkish novel special to Steemit! It's a fantasy and sci-fi novel and I will share daily. I hope you guys support me with your comments and ideas. Steemit have great opurtunuties and I want to start something in Turkish community. I hope one day I will finish this novel in here and I will publish it. So, if you ready let's start!

Badges
NameSınırsız / Unlimited
CategoryFantasy, Sci-Fi

Previously in Sınırsız :


Her Chapter farklı bir evrende, farklı bir dünyada, farklı bir zaman diliminde geçiyor. Her evrenden bir karakter tanıtılıp öne çıkacak ve en son hepsi bir araya gelecek, ilk chapter'da bahsedilen turnuva için. Karışıklık olmasın diye not düşeyim dedim :)

Alt kattan gelen gürültüyle bir anda uyandım. Bağırışmalar, küfürler tüm binayı inletiyordu resmen. Sabahın köründe kim neden kavga edip bağırıyordu böyle? Seslerden biri Krause'ınkine benziyordu fakat diğerini tanımıyordum. Uyku sersemi olduğumdan ne konuşulduğunu anlamıyordum. Hemen üstüme Alice in verdiği bir hırkayı giyip aşağı inmek için odadan çıktım. Eski ahşam merdivenlerden mümkün olduğunca gürültü çıkararak aşağı indim. Tahmin ettiğim gibi tartışanlardan biri Krause'dı. Diğer adamı ise ilk defa görüyordum. Neredeyse 1.90 boyunda oldukça kaslı, kısa kesim kumral saçlarını yana yatırmış yarı çıplak biriydi. Bu havada hangi geri zekalı yarı çıplak gezer diki? Benim geldiğimi görmelerine rağmen tartışmalarına devam ettiler. Diğer adam bir yandan beni süzüyor diğer yandan Krause'ın hakaretlerine cevap yetiştirmeye çalışıyordu..

“O burada kalacak.“

“Buna sen mi karar veriyorsun Krause?“

“Elbette ben karar veriyorum onun hayatını ben kurtardım, vampirler saldırdığında yanında ben vardım sen değil.”

“Görevde olduğumu biliyordun Krause. Üstelik hastaneye saldırılacağı istihbaratını ben söyledim sana.”

“Bunu benim için değil onun için yaptın.”

“Senin dibi aciz bir kurdun hayatı beni ne ilgilendirir?”

Yabancı adamın son sözü üzerine Krause belindeki silaha çıkartıp ona doğru çevirdi. Krause un bu hamlesi heyecanla karışık bir korkunun tüm vücudumu sarmasına sebep oldu.

“Aciz bir kurt öyle mi?”

“Evet sende tüm kurtlar gibi acizsin. Aldığın o madalya seni diğer kurtlardan üstün kılmıyor sizler vampirlere yem olmaktan başka bir işe yaramaz acizlersiniz. Salgından öncede bir azizdin şimdide acizsin. Her zaman Fredy'nin köpeği oldun.”


source

“Defol! Defol evimden.. Yoksa…”

“Yoksa ne Krause, beni vuracak mısın? O silahtan çıkan kurşunların bana zarar vereceğini mi sanıyorsun? Bu kadar ahmak olma Krause, o madalyayı almak için öldürdüğün vampir sayısını ben bir haftada öldürüyorum. “

“Bir daha madalyamdan bahsedip durma adi herif sen onu alacak kadar şerefli olmadın hiçbir zaman ve aslada olmayacaksın!”

“Şeref mi? O madalyayı almak için kaç askerini feda ettin? Kaç kişi senin hırsların yüzünden öldü Krause? sen şerefli bir komutan olmadın hiçbir zaman aciz bir köpektin hep. “ Krause sinirden resmen kızarmış, yüzündeki damarlar belirginleşmişti. Daha fazla dayanamayıp:

“Ben aciz değilim ve hiçbir zaman da olmadım!” diyerek tetiğe defalarca bastı. Kurşunlar ardı ardında yabancının göğsüne saplanınca adam bir anlık dengesini kaybedip kanlar içinde yere yığıldı. Gördüklerim karşısında şoka girmiştim sanki koşup adama yardım edeceğime orada dikilip kaldım. Silah sesini duyan Alice, Paul ve Jhon merdivenlerden koşar adımlarla indiler aşağıya yerde kanlar içinde yatan adama yardım edeceklerine Krause'a çıkışmaya başladılar. Paul sinirli bir şekilde:

“Lanet olsun Krause evin içinde nasıl silah kullanırsın? Vampirler mutlaka bu sesi duymuştur. Hemen burayı terk etmeliyiz.” Jhon korku dolu bakışlarla Paul e bakarak “Gidecek başka yerimiz yok ki.” dedi. Krause un öfkesi hala dinmemişti duvara sert bir yumruk attı. Bir anda yerdeki yaralı adam ayağa kalkıp Krause'un üstüne atladı korkutucu bir hırıltıyla. Kimse daha ne olduğunu anlamadan Krause altta kalmıştı. Yabancı adam yumruğunu sıkıp tam Krause'un yüzüne vuruyordu ki Alice bir anda ona etkisiz bir yumruk atarak “Hayır sakın yapma.” dedi. Yabancı Alice'in bu sözlerine öfke dolu bir hırıltıyla cevap verince Alice:

“Lütfen yalvarırım!“ dedi. Bunun üzerine adam Krause un üstünden kalkarak birkaç adım geriledi. Krause öfke ile Alice bağırmaya başladı.

“Ne diye yalvarıyorsun ona. Ben kendimi koruyamıyor muyum sanki ?”

“Sen onun dengi değilsin bunu ne zaman anlayacaksın?”


source

Krause öfke ile Alice in üstüne yürüyordu ki Paul ve Jhon onu kollarından tutup üst kata çıkarmaya başladılar zorla. Bu sırada yabancı adam eline garip bir eldiven takıp bilek bölümündeki bir tuşa bastıktan sonra avuç içini kurşun deliklerine yaklaştırdı. Vücudunun içindeki kurşunlar hızlıca aynı deliklerden çıkıp eldivene yapıştılar. Tüm kurşunlar çıktıktan sonra yaralar kendiliğinden iyileşmeye başladı. Birkaç dakika ya sanki hiç vurulmamış gibiydi göğsü. Sabah sabah tüm bu yaşananlar fazla gelmeye başlıyordu artık. bir bardak su içip salondaki kanepeye attım kendimi. Neredeydim ben böyle dostlarım olduğu söyleyen bu insanlar , vampirler , kurtlar… Böyle bir hayatı kaldıracak gücü kendimde bulamıyordum. Daha geçmişimi bile doğru düzgün hatırlamazken o hastaneye neden yattığımı neden dört yıl komada kaldığımı hatırlamazken bunca zorluğa nasıl göğüs gerebilirim ki? Alice sırtında bir çanta ve yanında yabancı ile birlikte salona geldi. Yanıma oturup elini dizimin üstüne koyup sanki hiçbir şey olmamış gibi sakin bir şekilde

“Burayı terk ediyoruz üstünü değiştirmen lazım. Yanına eşya almana gerek yok.”

“Ben hiçbir yere gelmiyorum.”

“Bu evde ardı ardına silah patladı mira. Bir kilometrelik duyu menzili olan vampirler bu sesi mutlaka duymuşlardır. Vampirler için silah demek insan demek insan demek kan demek… Anlıyor musun?“

“Hayır anlamıyorum. Dün bir hastanede uyanıyorum kendini kurt sanan üç adam tarafından vampirlerden kurtarılıyorum. Dört yıldır koma da olduğum söyleniyor. Hafızamı kaybetmiş durumdayım. Tüm bunlar yetmezmiş gibi sabah bu adamın vuruluşuna ve daha sonra hiçbir şey olmamış gibi iyileşmesine şahit oldum.“ Alice şefkatli bir kardeş edası ile:

“Aklında bazı soru işaretleri ve boşluklar olduğunu biliyorum ve bunları yok etmek için elimden geleni yapacağım. Ama önce üstünü değiştirmen ve buradan gitmemiz lazım.” dedi. Onu dinlemekten başka bir şansım olmadığını bildiğim için isteksizce üst kata çıktım. Krause yanıma yaklaşıp

“Tüm bu olanlar için senden özür diliyorum Mira. Bu olanlara şahit olmanı asla istemezdim. Kendimi sana affettireceğim ama.“ deyip sarıldı boynuma. Onun sarılması ile içimi karşı koyamadığım bir heyecan kapladı. Elimde olmadan onu geri itip heyecandan kekemeleyerek “Şey… ben… benim giyinmem gerek.” diyerek hemen odama girip kapıyı kapadım. Aman tanrım ben ne kadar salağım bana sarılan birini nasıl böyle kaba bir şekilde itebildim. Kendimden utanmalıydım. Hızlıca üstümü değişerek Krasue gitmeden onu yakalamak için aşağı indim. Fakat geç kalmış olmalıydım. Krause ortalıkta gözükmüyordu, onun yerine kim olduğunu bilmediğim kas yığını yarı çıplak olan yabancı salonun ortasında dikilmiş beni izliyordu. Hemen Alice in yanına giderek:


source

“Krause nerede ?”

“Onlar çıktılar yeni bir bina bulmak için. Bizde çıkmalıyız hemen Krause arayana dek Steve in evinde kalacağız.”

*“Steve de kim?” bu sorumun üzerine yarı çıplak olan yabancı gülümseyerek elini uzatıp:

“Ben Steve. Beni hatırlamadığını biliyorum Mira. Ama eskisi kadar yakın olacağımıza eminim.” dedi. Çekingen bir şekilde elini sıktıktan sonra:

“Seninle de mi eskiden tanışıyorduk?” dedim . Soruma tam Steve cevap verecekken Alice bir anda söze girip “evet canım Steve de senin yakın arkadaşlarındandı.” Dedi . Alice in araya girmesine kızan Steve Alice e dik dik baktı. Bunun üzerine Alice yerdeki çantayı alıp “hadi çıkalım artık yolda devam ederiz dedi” hep beraber evden çıktıktan sonra kapının önündeki muhtemelen Steve ait olan Doblo'ya binip yola koyulduk. İnsanlar vampir saldırılarından korunmak için devletlerin yaptırdığı yer altı sığınaklarına saklanmışlardı. Yer yüzünde sadece vampirler ve onlarla mücadele eden savaşçılar ve askerler vardı. Bir müddet konuşmadan yol aldıktan sonra sessizliği bozmak için aklıma gelen ilk soruyu Steve'e sordum.

“Sen neden çıplak geziyorsun?” Steve bu sorumun üzerine uzun bir kahkaha attı. Sorduğum şeyin neyi komikti anlamamıştım, suratımı asarak:

“Bunun neresi komik?”

“Hiç hatırlamadığın bir arkadaşınla tanışıyorsun ve senin ilk sorduğun şey neden çıplak olduğum mu?”
sorumun nedenli saçma olduğunu geç fark etmiştim ama hiç bozuntuya vermeden:

“Evet .“ Steve gülümseyerek “Hiç üşümediğimden ötürü.”dedi. Nasıl olur da sonbaharın sonunda bu soğukta üşümüyordu bu adam?

“Nasıl yani?” Steve gülümsemesini bırakıp daha ciddi bir ifade takınarak *“Ben bir aslanım çünkü!” dedi.

Bu içeriğin tüm hakları saklıdır & @monomyth

Sort:  

This is good and just let me know as soon as the book is ready am going to buy.. make sure you follow me so that you can tell me when it's ready for purchase..

Coin Marketplace

STEEM 0.17
TRX 0.15
JST 0.028
BTC 58581.90
ETH 2278.10
USDT 1.00
SBD 2.51