Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #2 / Part #1
Hi dear Steemians, this is a first Turkish novel special to Steemit! It's a fantasy and sci-fi novel and I will share daily. I hope you guys support me with your comments and ideas. Steemit have great opurtunuties and I want to start something in Turkish community. I hope one day I will finish this novel in here and I will publish it. So, if you ready let's start!
Badges | |
---|---|
Name | Sınırsız / Unlimited |
Category | Fantasy, Sci-Fi |
Previously in Sınırsız :
- Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #1 / Part #1
- Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #1 / Part #2
- Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #1 / Part #3
- Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #1 / Part #4
Her Chapter farklı bir evrende, farklı bir dünyada, farklı bir zaman diliminde geçiyor. Her evrenden bir karakter tanıtılıp öne çıkacak ve en son hepsi bir araya gelecek, ilk chapter'da bahsedilen turnuva için. Karışıklık olmasın diye not düşeyim dedim :)
Bu sabah da tıpkı bundan önceki sabahlar gibi bulutlu ve kapalı bir hava hakimdi gökyüzüne. Bulutlar güneşin varlığını hafızalarımızdan silmek istercesine günün her saati karşımıza çıkmakla yetinmeyip güneşi görmemize de engel oluyordu. Artık hepimiz güneşli bir gün görmenin hayali ile yaşıyoruz. Sabah yüzüne vuran gün ışığı ile uyanmak ve günün sonunda güneşin batışını seyretmek…Bu bizler için geçmişten bize yadigar tatlı bir anıdan yada ölmeden önce gerçekleşmesini istediğimiz bir hayalden başka bir şey değil. Bu hayali sadece biz yaşamıyoruz artık dünyanın çoğu yeri ya hiç gün ışığı göremiyor yada çok kısa süreliğine görüyor. Havanın bulutlu olmadığı yağmurun yağmadığı,karanlığın geceye has olduğu günler artık anılarda kaldı. Her gün haberlerde dünyanın çeşitli yerlerinde olan sel ve heyelan haberlerinde ölenlerle ilgili haberler görüyoruz. Sürekli yağmur yağması toprağında yapısını değiştiriyordu.Gece ve gündüz kavramları birbirine karışmıştı .Gündüzleri siyah yağmur yüklü bulutlar güneşi kapattığı için her yer karanlık oluyor, geceleri ise zifiri karanlığın hakim olduğu dünya yine yağmurlarla yıkanıyor.Belki de bilimkurgu filmlerinde bahsedilen dünyanın sonu buydu...
Aslında her şeye biz sebep olduk; küresel ısınma, doğanın kirletilmesi,ozonun delinmesi… Doğa bizi cezalandırıyor. Tam üç yıldır güneşli bir gün bile geçirmedik. Bazı ülkelerde bu rakam 4 hatta 5 yıla kadar çıkabiliyor. Düşünsenize 5 yıl boyunca güneşli geçen tek bir gün bile yok. Her gün yağmur yağıyor, hergün şemsiye taşımak zorundasınız.Mevsim kelimesinin anlamını yitirdiği bir dünyada yaşıyorsunuz. Hava durumunun bu denli karamsar oluşu elbette insanların ruh hallerini ve psikolojik durumlarınıda etkiledi. Son üç yılda cinayetler, suç oranı ve psikolojik rahatsızlıklar arttı. Buda hapishalere ve akıl hastanelerine duyulan ihtiyacı gündeme getirdi. Herkesin sabıka kaydı tutulur gibi psikolojik kayıtları tutulmaya başlandı. Her üç kişiden biri psikolojikmen şiddete meyilli oldu,her beş kişiden biri suç işler oldu,her on kişiden biri akıl hastanesine yatırılacak düzeyde psikolojik sorunlar yaşıyordu. İnsanların şiddete meyilli giderek artarken dünyanın her yerindeki terör faaliyetleride hızla tırmanmaya başladı.Ülkemizde emniyet teşkilatı kayıp ,taciz,cinayet davalarıyla ve terör eylemleriyle uğraştığı yetmiyormuş gibi birde insanların psikolojik durumlarını takip etmek ve akıl hastanelerinin güvenliğini sağlamak zorunda kaldı.Karşımdaki iki dedektifte çalıştığım akıl hastanesinden kaçan yedi hastayı bulmak için gelmişlerdi.
Uzun, ince ve kemikli bir yüzü olan genç adam cebinde ezilmiş olan sigara paketinden bir sigara çıkartıp yaktı. Gözlerinde mutluluktan,yaşama sevincinden ve heyecanından zerre kadarını bulundurmayan genç adam çektiği her nefesle ciğerlerine biraz daha eziyet edip dumanını ulu orta her yere salıyordu. Birkaç dakika içinde tüm salon sigara kokmaya başlamıştı. En az kendisi kadar hayattan bıkmış olan, kendisi gibi uzun siyah kadife paltolu, gri kaşkollü, orta yaşlarda olan ,kendisinden biraz daha kilolu diğer adam salona girince isteksizce yarısını içtiği sigarayı söndürüp birkaç adım ötede duran çöp kutusuna attı.Orta yaşlarda olan kır saçlı adam elini uzatıp sert mizacı ile “Ben komiser Hakan Kartal” dedi.
Yardımcısı olduğunu düşündüğüm genç adam elini uzatmadan “Bende yardımcı komiser Murat Kılıç “ dedi. En samimi gülümseyişimi takınmaya çalışarak Hakan Bey'in elini sıkarken “Dr. Elisa Kavak” dedim. Hakan Bey şaşırmışcasına “Türk değilsiniz sanırım?” dedi. Adımı duyan herkesten bu tepkiyi aldığımdan alışkındım artık. Gülümseyerek
“Annem İngiliz babam ise Türk.” dedim. Hakan Bey çok kısa süren bir gülümsemenin ardından bekleme salonuna geçti hemen. Hakan Bey bekleme salonuna göz gezdirirken yardımcısı kendini sertçe kadife kaplamalı koltuğa bırakıverdi. Bu enerjik tavırlarıyla bakışlarındaki donukluk çelişiyordu oysa. Hakan Bey bana dönüp:
“Diğer çalışanlar nerede? Kapıda güvenlik görevlisini de göremedim.” dedi duygulardan arınmış bir ses tonuyla.
“Hafta sonu olması sebebi ile doktorlar ve yetkililer izindeler."
Güvenlikteki arkadaşta muhtemelen ya lavabodadır yada ufak bir işi çıkmıştır,yakında gelir,zaten sizin geliceğinizi biliyordu.Hasta bakıcılarsa öğlen saatlerinde mesaiye başlıyorlar. Benim evim hastaneye yakın olduğundan müdür beyin ricasını kırmayıp sizi karşılamaya geldim. “* dedim. Hakan Bey cebinden çıkardığı not defterine bir şeyler yazarken genç yardımcısı ise camdan dışarıyı seyrediyordu pervasızca. Omzuna dökülen simsiyah saçları yeni traş olmuş pürüssüz ve parlak yüzü ile oldukça yakışıklı sayılabilecek bir görünümü vardı. Böylesine yakışılı ve hoş görünümlü bir polisin mutlaka sevgilisi vardır diye düşünmeden edemedim. Aslında böyle bir düşünceye sahip olduğum için utanmalıydım kendimden. Benim gibi evli bir kadının bu tür düşüncelere sahip olması hiçte hoş bir durum değildi neticede. Zihnime daha fazla saçma düşünceler dolmadan Hakan Bey'in yürüttüğü soruşturmaya odaklanmaya çalıştım. Bir yandan yazarken bir yandan sorularına devam etti Komiser Hakan Bey.
Harika post olmuş
güzel bir paylaşım olmuş
Eline ve yüreğine sağlık çok iyi bu post.
Ellerinize sağlık güzel anlatım olmuş.