Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #3 / Part #1

in #tr7 years ago

Hi dear Steemians, this is a first Turkish novel special to Steemit! It's a fantasy and sci-fi novel and I will share daily. I hope you guys support me with your comments and ideas. Steemit have great opurtunuties and I want to start something in Turkish community. I hope one day I will finish this novel in here and I will publish it. So, if you ready let's start!

Badges
NameSınırsız / Unlimited
CategoryFantasy, Sci-Fi

Previously in Sınırsız :


Her Chapter farklı bir evrende, farklı bir dünyada, farklı bir zaman diliminde geçiyor. Her evrenden bir karakter tanıtılıp öne çıkacak ve en son hepsi bir araya gelecek, ilk chapter'da bahsedilen turnuva için. Karışıklık olmasın diye not düşeyim dedim :)

Karanlık. Uğultular. Işıksız geçen sayısız gün…

Zihnimin içinde bir parazit gibi yayılan uğultularla geçen sayısız gün. Gözlerimi açtığımda uzun süredir ışıksız kalmanın verdiği acının geçmesini beklerken kalbim yaklaşmakta olan tehlikeyi sezmiş gibi tüm gücüyle vücudumun her santimetre karesine adrenalin pompalıyordu. Kendime gelmeye çalışırken birkaç adım ötemde oturan yaşlı kadın mümkün olduğunca korkusunu saklayarak titrek sesiyle son sözlerini söyledi.. “Geliyorlar. Vampirler geliyor. Kan için …” bu sözler adrenalinle genişleyen damarlarımdaki kanın çekilmesine sebep olmuştu. Neredeydim ben ,burası neresiydi? Vampirlerden kastı neydi? Görüş açımı daraltan bulanıklık yavaş yavaş geçince koridorlarda koşuşturan doktorlar ve yaralı insanları gördüm. Sanırım hastanedeydim. Peki ne olmuştu da buraya gelmiştim? Belli belirsiz bir şeyler hatırlıyordum ama onları birleştirip resmin bütününe bakacak gücü kendimde bulamıyordum nedense…

Elektrikler gidip gidip gelirken sonu gözükmeyen koridoru kaplayan bir çığlık yükseldi birden keskin bir hırıltıyla birlikte. Bir yandan buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışırken bir yandan da herkes gibi binadan çıkmaya çalışıyordum… Bilinçsizce önüme çıkan her kapıyı açıyor beni buradan çıkaracak yolu bulmaya çalışıyordum. Binayı saran keskin kan kokusu yaşlı kadının söylediklerinin doğru olama olasılığı arttırırken artan bu olasılık içimi ürpertmeye yetmişti. Vampirler gerçek olamazdı yani olmamalıydı. Vampirleri sadece filmlerde izler yada bazı uçuk kafalı yazarların romanlarından okurduk ama onların gerçek olma olasılığını hiç düşünmezdik, yada düşünmek istemezdik. Bu bilinçaltımızın bizi ve kendini bu tarz saçma şeylerden koruma biçimiydi sanırım. Neticede bir insan başka bir insanın kanını içerek nasıl hayatta kalabilirdi ki? Zihnimi oyalayan bu düşüncelerden sıyrılarak koşmaya başladım.


source

Her yerden çığlıklara bulanmış kan kokusu geliyordu. Arkamda bıraktığım yaşlı kadını umursamadan kendi hayatım için paniklemeye başlamıştım. koridorda koşarken etrafta koşuşturan hastalar ve hemşireler sanki orada değilmişim gibi koşmaya devam ediyorlar. Bir an önce buradan çıkmalıydım.Önüme çıkan merdivenlerden hızlı adımlarla inerek sağdaki kapıyı tedbirsizce açtım. Ve gün ışığı… Ne kadar süredir bu hastanede yatıyordum bilmiyorum ama gün ışığını gerçekten özlemiştim. Güneşin tenimde özgürce dans işine kendimi o kadar kaptırmıştım ki arkamda yükselen hırıltıyla irkildim. Arkamı döndüğümde ağzından sızan kanlara aldırmadan duygusuzca gözlerime bakan bir kadın gördüm. Bu manzara beklide asla unutamayacağım anlardan biri olacaktı . Yaşama arzum bir anlık esiri olduğum korkuyu yenerek kaçmam gerektiği düşüncesini canlandırdı zihnimde. Hemen cesetlerle dolu yola doğru koşmaya başladım.

Daha bir iki adım atmıştım ki arkamdaki kadın önümde belirdi. Bu kadar olay mantığımı yerle bir ediyordu. Biranda nasıl önüme geçebilmişti ? Bir insanın bu kadar hızlı olması mümkün değildi, gerçi ağzındaki kana ve etraftaki cesetlere bakılırsa bu şeye bir insan demek pekte akıl karı değildi. Kadın bana dahada yaklaşarak kanlı ellerini yüzüme yaklaştırdı. Daha ne olduğunu bile anlamadan nerden geldiğini anlamadan siyahlar içindeki silahlı üç adam ortaya çıktı. Biri önümdeki kadının üstüne doğru zıpladı. Onlar yerde boğuşurken diğer ikisi kolumdan tutup çekiştirerek:

“Gitmeliyiz Mira.” Adımı biliyordu. Kimdi bunlar asker yada polis gibi durmuyorlardı, ayrıca yüzlerinde maske vardı.

“ Kimsiniz siz, beni nereden tanıyorsunuz, burada neler oluyor?”

“Yine çok soru soruyorsun Mira. Gitmeliyiz sorularına cevap alacaksın ama şimdi gitmeliyiz güvenliğin için.”

Başka şansım olmadığından onlara güvenmem gerektiğini düşünüp itiraz etmeyi kestim. Bana saldıran kadının kesik başıyla dönen üçüncü siyahlı adam kesik kafayı yere atarak oldukça sakin bir şekilde:


source

“Omzumu ısırdı sürtük şey. İğneye ihtiyacım var.” dedi bunun üzerine diğer siyah adam sırtındaki çantadan uzun bir kutunun içinden bir şırınga çıkartıp uzatıp:

“Bunun dışında 7 tane kaldı geriye.” dedi. Yaralı adam şırıngayı açıp kanayan omzuna sapladı. Birkaç saniye sonra yaralı yer kendiliğinden iyileşmeye başladı. Bugün gariplikler günüydü sanki. Bu adamlarda kimdi? Beni nereden tanıyorlardı? Cevaplanmayı bekleyen bir sürü sorum vardı ve şimdilik cevapları bildiğine inandığım tek kişi bu garip adamlardı. Kutuyu çantasına koyduktan sonra bana bakıp “Sarıl bana.” dedi . Bunca garipliğe alışmaya çalışırken aklıma gelecek son şeydi bu.

“ Anlamadım?”

“Sarıl bana“

“ Ne saçmalıyorsun?” deyişime aldırmadan adam beni kucaklayıp koşmaya başladı. Diğerleri de arkasından geliyorlardı.Utanmayı bir kenara bırakmam gerektiğini düşünüp kollarımı boynuna doladım. Siyahlı adam birden hızlanmaya başladı. O kadar hızlı gidiyordu ki etraftaki binalar ağaçlar saniyeler içinde geride kalıyordu. Adam o kadar hızlı koşuyordu ki etraftaki her şey sadece uzayan birer renk şeridi gibi akıp gidiyordu önümüzde. Birkaç dakika sonra durduğumuzda şehirden çok uzakta bir binanın önündeydik.

Bu içeriğin tüm hakları saklıdır & @monomyth

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.15
JST 0.028
BTC 58213.71
ETH 2257.21
USDT 1.00
SBD 2.49