Turkish Steemit Novel | "Sınırsız" - Capter #2 / Part #6

in #tr7 years ago

Hi dear Steemians, this is a first Turkish novel special to Steemit! It's a fantasy and sci-fi novel and I will share daily. I hope you guys support me with your comments and ideas. Steemit have great opurtunuties and I want to start something in Turkish community. I hope one day I will finish this novel in here and I will publish it. So, if you ready let's start!

Badges
NameSınırsız / Unlimited
CategoryFantasy, Sci-Fi

Previously in Sınırsız :


Her Chapter farklı bir evrende, farklı bir dünyada, farklı bir zaman diliminde geçiyor. Her evrenden bir karakter tanıtılıp öne çıkacak ve en son hepsi bir araya gelecek, ilk chapter'da bahsedilen turnuva için. Karışıklık olmasın diye not düşeyim dedim :)

Merkeze girdiğimde herkes bir araya toplanmış duvara montelenmiş dev ekran TV'nin önünde adeta heykel gibi kımıldamadan oturmuş açık olan kanalı izliyorlardı. Bütün polisleri ekran başına kitleyen şey her ne ise pek hayırlı bir şey olmadığı kesindi. Kalabalığın arasında bende uygun bir yer bulup ekrana baktığımda haklı olduğumu fark ettim. Bütün polisleri ekran başına toplayan şey yine Sihirbaz ve yaymaya çalıştığı dindi. Gökyüzü karardığından bilim adamları bunu düzeltmek için çalışıyor. Fakat onlar buna sebep olan şeyi yada bunu düzeltecek olan şeyi bulamadıklarında insanlar farklı arayışlara girdi. Bu kargaşada birden fazla yeni din ortaya çıkmıştı. Bunların bazıları hükümetin emri ile halkı oyalamak ve onların anarşiye yönelmelerini engellemek için ortaya çıkarılan dinlerken bazıları da halk içinden birilerinin çıkardığı dinlerdi.

Son iki yılda yükselen iki yeni dinden biride Sihirbaz'ın diniydi. Bu dini yayanlara Işık getiren tanrılarına ise Işık diyorlardı. Sihirbaz da ışık getirenlerin lideri ve onlarla tanrıları arasındaki köprüydü. Bu yeni dinler ilk çıkmaya başladıklarında kimsenin onları dikkate almayacağını düşünmüştüm Asırlardır var olan dinler varken yeni dinlerin rağbet görmeyeceğini sanmıştım. Oysa müritleri her geçen gün artan bu dinler iki yıl içinde yüz binlerin inandığı bir din haline gelmişti. Hatta öyle ki dünyanın çeşitli yerlerindeki üst düzey politikacılar, iş adamları,generaller bile artık bu yeni dinlere inanmaya başlamıştı. Bu dinler arasında en çok inanana sahip olan ve en aktif olan din ise Beyaz lotus diniydi. Işık getirenlerin lideri Sihirbaz her ay bir şekilde bütün kanalları etkisiz hale getirip kendi yayın kuşağını oluşturuyor ve tüm dünyaya bir konuşma yapıyordu. İnterpol bunu nasıl yaptığını bulmak için özel bir birim kurmuştu fakat dünyanın en iyi hackerlarından, mühendislerinden oluşan bu gurup bile Sihirbaz'ın dünya üzerindeki tüm yayınları nasıl etkisiz kılıp kendi yayın kuşağını oluşturduğunu çözememişlerdi. Bundan önceki konuşmaların kısa özeti geçildikten sonra bu ayki konuşması başlamadan önce ekran birkaç saniyeliğine karardı daha sonra ekranda sihirbazın görüntüsü belirdi. Her zamanki gibi yanan bir çemberin ortasındaki ahşap tahtına oturmuş sağında ve solunda beyaz cübbeli yüzleri gözükmeyen iki adam dikiliyordu. Kendisi de ortasından büyükçe bir güneş amblemi olan beyaz ve işlemeli cübbesini giymişti. Uzun sakalını örmüş, saçlarını tepesinde bağlayıp topuz yapmıştı. Her iki elin orta parmağına ve yüzük parmağına taktığı kalın ve sadece yakuttan yapıldığını tahmin ettiğimiz iki adet yüzük takılıydı. Birkaç saniyelik bekleyişin ardından sihirbaz konuşmaya başlayınca kamera onun yüzüne zoom yaptı. Son derece sakin ve keskin sesi ile konuşmaya başladı


source

“Işık içimizi aydınlatsın değerli insanlar. Bu tüm dünyaya açık olan son seslenişim olacak.” Sihirbazın bu sözleri beni ve yanımdaki tüm polisleri şaşkına çevirmişti. Aylardır tüm dünyada ki TV yayınlarını bilinmeyen bir yolla kesip kendi konuşmasını insanlara zorla dinleten biri neden yayın yapmayı kesiyordu?

“Bunun sebebini merak edenlere verebileceğim tek cevap Tanrının bana verdiği yeni görevdir. Bizi ışığı ile aydınlatan Tanrımız büyük bir karanlığın saklandığı yerden çıktığını ve tüm insanlığı yutmadan benden ve benim gibi ruhunu kendisine adayan tüm ışık getirenlerden bu karanlıkla savaşmamızı istedi. O yüzden artık yayın yapmayı keseceğim. Işık getirenler ve bu karanlık güç arasındaki savaşta şahit olacağınız mucizeler zaten tek gerçek Tanrı olan yüce Işığa inanmanıza yetecektir. Artık uyanma vakti geldi. Tüm insanlık ışığın gücüne ve öfkesine şahit olacak. “ Birden yayın kesildi ve normal yayın akışı sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye başladı.Fakat sanki istem dışı kesilmişti yayın çünkü konuşması çok kısa sürmüştü. Yayın bitince herkes bir anda duydukları ile ilgili konuşmaya başladı. Ortalığı kaplayan uğultu başımı ağrıtmaya başlamıştı. Bu sırada yaşıtım olmasına rağmen amirim olan Yavuz beni kolumdan çekip odasına götürdü. Kapıyı kapadıktan sonra önümde durup yüzüme bakarak kısık bir ses tonu ile

“ Hastanede birini vurmuşsun,doğrumu bu?” dedi sinirli bir şekilde.

“Evet kaçan hastalardan biri doktor kılığına girmişti bana saldırmadan önce vurmak zorunda kaldım.”

“Hakan sen benle dalga mı geçiyorsun? Beyaz önlük giydiği için onu doktor mu sandın yani? Kimliğini istemek aklına gelmedimi ? ”

“Ben böyle olucağını düşünmemiştim, kimliğini sormayı unutmuşum . “

“Bak Hakan seni severim. Bu merkezde benden sonra en yaşlı kişi sensin. Sırf sahalarda kalmak için yükeselmedin. Ama son zamanlarda artan bu unutkanlığın senin hayatına mal olacak düzeye geldi. Bugün izinlisin git bir doktora görün.”

“Gerek yok Yavuz ben iyiyim.“

“Bunu sana arkadaşın olarak söylemiyorum amirin olarak söylüyorum. Git bir doktora görün bu olanları rapor etsem geçici olarak açığa alınırsın.” Yüzünden ne kadar ciddi olduğunu anlıyordum,hayır deme şansım yoktu bugün ona ...

“Peki senin istediğin gibi olsun o zaman .” deyip odadan çıktım.


Hızlı adımlarla hemşirenin yanına gittim. Genç hemşire gülümseyerek elindeki MR ve diğer tahlil sonuçlarını uzatarak

“Buyurun tüm tahlil sonuçlarınız burada” dedi. Mümkün mertebe bende gülümsemeye çalışarak sonuçları alıp

“Teşekkür ederim" dedim.


source

Sonuçları aldıktan sonra doktorun odasına gittim. Doktor başını birkaç saniyeliğine kaldırıp bana baktıktan sonra uzattığım tahlilleri alıp sıra ile bakmaya başladı. Birkaç dakika elindeki kan tahlillerine ,mr ve tomografi sonuçlarına baktıktan sonra derin bir iç çektikten sonra gözlüğünü çıkarıp masanın üstüne koyduktan sonra bana bakıp

“Söze nereden başlayacağımı bilmiyorum” dedi. Bugüne kadar hiçbir doktor bu şekilde başladığı bir konuşmanın sonunda iyi bir şey söylememiştir. Muhtemelen tahlil sonuçlarında kötü bir şeyler vardı… Beklide çoğu hastanın duymaktan korktuğu şeyleri söylemek için bu kadar uğraşıyordu doktor.

“Son üç aydaki unutkanlığınızın,baş ağrılarınızın ve uyuyamayışınızın sebebi …” Doktor kurduğu cümlenin sonunu getirmekte zorlanıyordu. Tüm cesaretimi toplayıp

“Rahat olun lütfen. Söyleyeceğiniz her ne ise çekinmeyin. Ben her şeye hazırım” dedim. Doktor derin bir iç çektikten sonra

“Tüm bu rahatsızlığınızın sebebi… Beyninizdeki altı santimlik bir tümör...” dedi sanki üstünden bir yük kalkmışcasına rahatlayarak. Birkaç saniye duraksayıp duyduğum şeyi sindirmeye çalıştım. Tümör.. Yanlış duymamıştım… Beynimde lanet olası bir tümör vardı… Benim bir parçam olmasına rağmen beni öldürmeye çalışan bir hain.. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından zorla da olsa yutkunarak

“Ne kadar… Ne kadar ilerlemiş durumda peki?” dedim.

“Maalesef son safhasında ve yapacak bir şey kalmamış artık.” dedi doktor oldukça yavaş konuşarak. Sanki yavaş konuşarak bana işkence etmek istiyor gibiydi. Aylarla beklide haftalarla sınırlandırılmış kalan ömründen birkaç saniyeyi çalmaya çalışıyor gibiydi...Şuan acaba en çok zorlanan o muydu yoksa ben miydim? Birine öleceğini söylemek mi daha zordu acaba yoksa yakında öleceğini duymak mı? Doktor çok zamanım kalmadığını söyleyerek üstüne düşeni yapmıştı, peki öleceğini öğrenen ben ne yapmalıydım? Emekli olup son zamanlarımı lüks otellerde geçirip , yıllardır yapmadığım şeyi yapıp hayattan zevk almaya çalışıp ölümün gelmesini mi beklemeliydim? Yoksa kalan son zamanlarımı korkarak huzursuz bir şekilde geçirmek yerine bugün hayatıma son mu vermeliydim? Her türlü öleceksem neden aylarca yada haftalarca kendime işkence edeyim ki? Neden ufacık bir umut için ruhumu parçalara ayırayım? Beni bu dünyaya bağlayan şey nedir ? Şuracıkta kafama sıkmama engel olan şey ne? Ben bu koca okyanusta kayıp damladan başka neyim ki?

Bu içeriğin tüm hakları saklıdır & @monomyth

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.15
JST 0.028
BTC 56615.57
ETH 2387.60
USDT 1.00
SBD 2.30