Uzun Öykü - Kıyametin Dört Günü - Bölüm 12

in #mkb6 years ago

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11

Bölüm 12

Ertesi sabah hava önceki iki güne benzer biçimde alacakaranlıktı. Günün tam olarak aydınlanmamış olması iyi bir haber değildi, yaşadığımız felaket sonucunda binlerce insanın ölmesi ve yaralanması yetmiyormuş gibi bir de günün aydınlığına kavuşamamış olmak insanların moralini bozuyor olsa gerekti. Henüz hiçbir organize piyasa açılmamıştı ve dünyanın her yanında karar alıcılar gelecek günlerin ne getirebileceğini tahmin etmeye çalışıyorlardı. Gökyüzünün tozla kaplı olmasının gıda üretimini olumsuz etkileyeceği açıktı, en büyük kaygı dünya genelinde insanların açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmasıydı.

İşyerine ulaştığımda arkadaşlarımın ellerinde kahvelerle gıda temini işini tartıştıklarını gördüm. Gökten yağan taşlar nedeniyle seralar harap olmuştu ve karaborsada yiyecek fiyatları üç katına fırlamıştı. Devlet duruma derhal el koymuş ve yayınlanan bir genelgeyle gıda stoku yapanların en ağır biçimde cezalandırılacaklarını açıklamıştı. Zengin ülkelerin gıda maddelerini bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden astronomik fiyata satın alması ciddi bir sorundu. İklimbilimciler gökyüzündeki tozun bir aya kalmadan yağmurlar aracılığıyla yere ineceğini ifade ediyorlardı. Sağduyulu uzmanlar dünyadaki gıda stoklarının herkese rahatlıkla yeteceğini ifade ediyorlardı. Sorun herkesin çok korkmuş olmasıydı ve korkmaya devam ediyorlardı. Yeni göktaşlarının yolda olduğu, artçı sarsıntıların yeni depremleri tetikleyeceği, yanardağlardan püsküren küllerin göğü tamamen kapayacağı yolunda spekülasyonlar yapılıyordu. Olayın üzerinden henüz iki gün geçtiği için hiçbir uzman geleceğin ne getireceği konusunda net bir görüş belirtemiyordu. Yeni bir göktaşının dünyaya düşmesi söz konusu olmasa bile yaşanan orman yangınlarının ve kül fışkırtan yanardağların iklim üzerinde bir etkisi olacağı açıktı.

Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinin beş kalıcı üyesi göktaşının dünyaya düşmesini önlemek için büyük bir gizlilik içinde operasyon yürütmüş ancak başarılı olamamışlardı. Dev göktaşının güneş sistemine girdikten sonra bilinmeyen bir cisme çarparak yön değiştirdiği, yapılan hesaplamalar sonucunda asteroidin dünyaya doğru geldiği anlaşılınca apar topar bir operasyon hazırlığı yapıldığı, asteroidinin dünyaya çarpmasının önlenmesi için insansız iki uzay gemisinin seferber edildiği, ancak uzay gemilerinin asteroide çarptırılmasının mümkün olamadığı açıklanmıştı. Yetkililer insanların önceden neden bilgilendirilmediği sorusuna, göktaşının çölün ortasına düşeceğini hesapladıkları ve olayın gerçekleşmesinden önce yapılacak bir açıklamanın panik yaratacağı yönünde bir yanıt vermişlerdi, ancak bu gerekçeler dünya halklarını tatmin etmemişti.

Her ülke vatandaşlarının açlık kaygısıyla ayaklanmasının önüne geçmek için önlem almaya, onları açlık sorununun yaşanmayacağına dair ikna etmeye çalışıyordu. Serbest piyasanın böylesi bir ortam için ideal bir ekonomik düzen olduğu söylenemezdi. Fiyat spekülasyonu için ideal bir ortam vardı ve tüccarlar fırsatı kaçırmak istemiyorlardı.

Gıda güvenliği için yapılacak düzenlemelere son şeklinin verilmesi amacıyla Ankara’da bir zirve düzenlenmesine karar verilmişti. Hükümet zirveye öylesine büyük bir önem atfediyordu ki davetlilerin Ankara’ya askeriyeye ait helikopterlerle taşınmasına karar verilmişti. Katılımcı listesi yayınlandıktan bu zirvenin aslında ilgili aktörleri rehin almak için yürütülen örtülü bir operasyon olduğuna dair dedikodular çıkmıştı; herkes o kadar telaşlıydı ki bu türden söylentiler mantıklı olup olmadıklarına bakılmaksızın alıcı bulabiliyordu.

Bülent Abi’yle birlikte bizi Ankara’ya taşıyacak çift rotorlu Boeing CH-47 helikopterine bindirilmeyi beklerken cep bilgisayarımda kırmızıyla vurgulanmış bir mesaj belirdi. Mesajda Nihan kendisini aramamı rica ediyordu. Saatlerce birlikte yaşam mücadelesi verdikten sonra işe güce dalıp onu unutmuştum. Bülent Abi’nin yanından uzaklaşıp Nihan’ı aradım.

-Nihan Merhaba, bu yeni telefonum, kaydedebilirsin.

-Neden kaydedecekmişim?

-Lazım olabilir diye yani.

-Telefonum sende var ama hiç aramadın.

-Haklısın, işe güce dalmışım.

-Ne yaptığımı hiç mi merak etmedin?

-Kendimi nasıl affettirebilirim?

-Belki zamanla unuturum.

-Sesini duyduğuma memnun oldum, görüşsek ya bir ara.

-Mesaj atıp kendimi hatırlatmasam unutmuştun ama.

-Unutmamıştım aslında, mutlaka aramayı akıl ederdim.

-Galiba yine aynı toplantıya gidiyoruz.

-Öğlen yemeğini birlikte yiyelim.

-İşin bitince ararsın, duruma göre konuşuruz.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait çift rotorlu helikopter uzun bir uçuşun ardından Ankara’da ulaştı ve havadaki tozların soluklaştırdığı sonbahar güneşi altında etkinliğin yapılacağı otelin pistine başarılı bir iniş gerçekleştirdi.

Toplantının açılış konuşmasını başkanın yapacağı söylenmişti ancak uzun süren bir bekleyişin ardından başkanın özel bir işi nedeniyle katılamayacağı duyuruldu. Bunun üzerine tarımdan ve iç güvenlikten sorumlu bakanlar kürsüye çıkarak birer konuşma yaptılar. Konuşmalarında özetle halk açken ülkede başkaca herhangi bir konuyla ilgilenmenin anlamsız olacağını söylediler. Herkesten kişisel çıkarını bir kenara bırakıp olası bir açlık sorununu çözmek üzere fedakârlık yapmasını istiyorlardı. Toplantının kapsamlı içeriği bana konunun uluslararası ölçekte tartışıldığını ve Türkiye gibi ülkelere know-how aktarımı yapıldığını düşündürdü. Meselenin üzerinde böylesine büyük bir telaşla gitmeleri acaba bilmediğimiz başka bir nedenden mi kaynaklanıyordu?

Öğlen buluştuğumuzda bu soruyu Nihan’a sordum. “Dünyanın efendileri bizden bir şeyler gizliyorlar” diye cevap verdi.

Bir an düşündüm ve “Seni görmek beni ummadığım kadar mutlu etti” dedim.

“Ben de seni gördüğüme memnun oldum” dedi Nihan şaşırarak.

“Memnuniyet başka bir şey. Ben mutlu oldum.”

“Onun için mi ayrıldıktan sonra arayıp sormadın?”

“Hep aynı konuya dönmeyelim. Hatamı kabul etmiştim.”

“Mutlu olacaksan iş dışında da görüşebiliriz.”

“Su verdiğinde de mutlu olmuştum.”

“Değişik bir mutluluk anlayışın var.”

“Ne zaman ve nasıl mutlu olacağım belli olmuyor.”

“Dengesiz bir tip olduğunu mu söylüyorsun?”

“Onu sen söylüyorsun. Hem de yüzüme karşı.”

“Öyle demek istememiştim, tadımız kaçmadan kalkalım istersen.”

“Ama, görüşelim.”

“Tamamdır, telefonlaşırız.”

Görsel Kaynağı

Sort:  

Congratulations @bilimkurgu! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

You made more than 4000 upvotes. Your next target is to reach 5000 upvotes.

You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

To support your work, I also upvoted your post!

Do not miss the last post from @steemitboard:

The Steem blockchain survived its first virus plague!
Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!

Coin Marketplace

STEEM 0.19
TRX 0.16
JST 0.030
BTC 67312.14
ETH 2623.47
USDT 1.00
SBD 2.69