Zifir

in #tr6 years ago (edited)

6a_hn1sfjri-vladimir-malyutin.jpg


Fotoğraf öylesine bir fotoğraf. Hikaye ise biraz şey... Nasıl desem, argo ve şiddet içeriyor. Yani bu konularda hassassanız okumamanızı rica ediyorum. Sert mi, değil tabiki, bir hikayede sertliği vermek epey zor ve başardığımı düşünmüyorum. Ama bu içerisinde şiddet ve argo barındırdığı gerçeğini değiştirmez.
Yazarken Low-Lullaby'yi dinledim, yine hikayeyle keşfettiğim müziklerden ve her geri sarışımda dördüncü dakikan başladım dinlemeye. Öyle işte, onu sonra anlatırım. İyi okumalar.

Bu kokuyu biliyorum; kurumuş kan ve rutubet. Ellerimize sinmiş bir masumiyet var ki, ne zaman vursak ince bir ses dolanır bu odalarda. Kimi annesini sayıklar, kimi sevdiğini. Kimi "Abi," der, "bokunu yiyeyim yapma." "Bayım, bunu ben de istemezdim ve böyle bir teklif pekte edepli değil. Bilirsin işte, sadece yapmalıyım, şimdi gözlerini kapa." Bu konuşma bana hep romantik gelmiştir. Sekmez. Abi diyenlere üzülürüm. Bilirim ki bu dünyada yalnız kalmışlardır.

Gün böyle geçer. Ben aşağı inerim, ışıklar kapalıdır. Bazen bu kokuların yanında bir de sidik kokar. Odaya girenlerin sonu bellidir. Bu yüzden şimdi bana olacakları biliyorum. Önce bir güzel dayak yiyeceğim Remzi'den. Remzi iyi adamdır, işinin ehli. Eli ağır. Vurdu mu yankılanır duvarlar. Vurdu mu elbet birkaç kemik kırılır. Söz almaya çalışmayacaklar bu sefer, beni tanıyorlar. Ya da öyle sanıyorlar. Tanıdıkları adam burada olmazdı.

Hangi döngü mıh gibi aklımda, bir ölüm ağırlığı çökmüştü üstüme. Her zaman olurdu, böyle vakitler dinlenme odasına geçer beklerdim. O döngü duvarları delip geçen bir çığlık duydum. Burada kaç kadın ölmüştür hiç saymadım, kaç çığlık duymuşumdur ya da yerdeki isli parkelerden kaç çocuk taşınmıştır.

Bir kapı açıldı içimde o vakit. Her şey silikleşti, buğulandı. Gerçekler değişti. Gerçekler. Bunu ilk o zaman düşündüm. Bir bağ oluştu zihnimde.

Önce gözlem odasına geçtim, Remzi'yi izledim. Remziyi severdim. Remzi burayı göremezdi. Remzi, ruhu buraya ait ismi burayla ilgisi olmayan biriydi. Selen, onun ismi bu. Gariptir, beni görüyormuş gibi baktı cama. Öyle kaç dakika baktık birbirimize hatırlamıyorum. Ben bile kendime öyle bakamamıştım. Ben kendime hiç bakmamıştım. O zaman fark ettim bunu.

Çıktım, dinlenme odasına geçtim, dolaba kartımı okutup silahımı aldım. Kayıtlara geçti. "B25, Susturuculu İnfaz Silahı - 5014. Döngü." Gözlem odasına geri döndüğümde Selen bayılmıştı.

Önce gözlem odasındaki kameraları kapatmalarını istedim. Denetim ekibinin görmesini istemediğimiz şeyler olacaksa böyle yapardık. Çocuklar kapattılar, Âcim ile Kaba, isimleri bu değildi elbet. Önce Âcim sonra Kaba öldü. İzledikleri onca ölümü düşünmüş olmalılar dedim içimden. Bana bakıyorlar ama başka bir şeyi görüyor gibiydiler.

Ben işimi severek yapan biriydim, yanlış anlamayın. Yoksa katlanamaz insan. Burada doğdum. Bu odada. Ama sanatı bilirim. Müzik dinlemeyi severim. En çok Bach dinlerim. Selen duyuyor musun? En çok Bach severim senin gibi. Resim çizmeye çalıştım ama pek beceremiyorum. Bu yüzden heykele adadım kendimi. Ama üsttekiler pek kabul görmez dediler yaptığım çalışmalar için. İnsan derisi kullanmak yakışıksız bir durum biliyorum artık.


Bu, hikayenin bir parçası aslında ve yayınlarken bile aklımda bir başlık yok. Hala yok, en son başlığı atacağım ve aklımda dönüp duran bir kelime olacak; Zifir.
Şöyle bir durum oluştu bende, yazdıklarımı siliyorum ve bu yüzden yazı yayınlayamıyorum. Dört veya beş uzun yazı sildim içime sinmediğinden. Ben de böyle bir karar aldım; parça parça, içine sinmeye yakın olanı yayınla. Bu bir hakaret olarak algılanabilir okuyucuya karşı işlenmiş ama affedin, aklımda başka planlar var ve bu planları şimdilik ifşa etmeyeceğim. Nitekim sözlerin altında kalmaktan korkuyorum. @embesilikat 'a buradan sevgiler, bu konuda beni biraz o yüreklendirdi.
Son olarak @eyupyusuf ve @famil'e de teşekkür ederim, üzerime her ne kadar daha fazla sorumluluk yüklemiş olsalar da yaptıkları yorumla bana yazma motivasyonu verdiler. Kafanızı şişirip hikayeyi unutturdum sanırım.

Sort:  

Hep seherler uyandığımda bir alışkanlık yaratmışım kendimde. ilk cep telefonuma bakıyorum saat kaç, sonra steemitden ilk kendi sayfama sonra @yasujizr sayfasına bakıyorum. Hep olmazı kabul etmeyen biriyim ne kadar kabul etsemde. Hikayeye bir kaç kere okudum tam anlayayım diye. Bu ne ya kardeşim... Bir filim çekmişsin sanki. tez resteem yapıb sayfama yönlendirdim. Bazen insan kendini izlemesi için aynaya bakmalı...! Her gün bakıyoruz amma kendimize değil, necə göründüğümüze. Bir ayna çizmişsin. Karmaşıklar içinde karmaşıksız bir dünya çiz kendine. Kendin olmak için bir şeyler yap. Şunu anladım. Hep başarılı insanlar arasında olmayı kendim için bir şeyler öğrenmeyi, zihnime daşımayı istemişim. İnsan - hep kendine bir şeyler götürmek isteyen varlık. ))) Yazılarınla bir çok farklı şeyler verdin bana. Sana çok ama kadarını anlatamam teşekker ederim. Seni şişirmiyorum. Verdiğin değerin (paylaşımlarının) karşılığını diyorum. Teşekürler kardeşim. Helal helal yinede helal olsun. Devamlı olsun....

Yazadığın bazı yazılarını kendin belkede beyenmesende sanırım biz beğeneceğiz.
bir rica ile söylüyorum paylaş bizimle.......

Teşekkür ederim, başka ülkelerde bile olsak böyle anlaşabilmemiz, böyle iletişim halinde olmamız çok güzel geliyor bana. Beğenmenize gerçekten mutlu oluyorum. Kendimi iyi bir yazar olarak hala göremiyorum ama bu yazdıklarınız bana kendimi geliştirmem için motivasyon veriyor, gurur veriyor.

İkinci olarak benim sayfama bakmanıza da ayrıca teşekkür ederim. Yani bazen anlatamazsın ya bazı şeyleri anlatamıyorum. Normal kendi halinde yazan biriyim ben normalde. Bu kadar beğenilmesi hala şaşırtıcı geliyor.

Ben de sizin yazılarınızdan bazılarını daha iyi anlamak için iki kere okuyorum. Ama zaman geçtikçe, diller zaten benziyor, dillerimize alışıp daha iyi anlaşacağız sanırım. :)

Ben de kendimi şanslı hissediyorum şu anda. Biz farklı ülkelerden olsak belə dilini kendi dilimiz kimi bildiğimiz bir ülke Türkiyem. Benim bildiğim ülke sınırları şart değil, siz burdaymışsınız kimi hiss ediyorum. Ben şu hikayeyi size yazdığımdan sonrada bir kaç kere okudum. ))) Anlamadım diye değil, gözden kaçırdığım bir fikir olurmu diye. Ben yazıları bazen bir kaç kere okurum. Çünki kendi yzdığımızın içinde bele görmediğimiz daha değerli fikirler ola bilir. Ama onu biz görmeyiz başkaları görür. Bir sözün değerini her kes faklı anlar...)))
Teşekkür ederim beni kendi yazılarında hatırladığın için.

Merhaba, ben @kusadasi ve @try-market adına tr etiketindeki kaliteli yazıları inceliyorum. Sonrasında bu yazılar @try-market tarafından upvote ediliyor. @kusadasi ve @try-market tr etiketinin daha yukarılara çıkması için çok büyük bir çaba içerisindedir. Tabii ki bu ilerleyişin kaliteli yazılarla olması yönünde çaba harcıyoruz. Ayrıca, sürekli olarak @kusadasi tarafından düzenlenen projeler ve discord kanalımızda anlık yarışmalar mevcuttur.

Hikayeniz çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık

Katılmak isterseniz discord kanalımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Sağ olun, ben Discord kanalınızda hali hazırda bulunuyorum. Okuyup beğenmenize sevindim. Umarım hep beraber TR etiketini daha da güzelleştiririz. Başarılar.

Hikaye tamamlanmamış olmasına rağmen bir tat veriyor.

Kalemine sağlık dostum.

Teşekkür ederim, sana yazıda teşekkür etmeyi unuttum ben, kusuruma bakma. Ama sen de beni tetikleyen dostlardansın. :)

Estağfurullah dostum😊

Yaklaşık 2 saattir kitap okuyordum. Akşam 8 gibi uykum gelmişti aslında. Biraz daha durur yatarım demiştim kendime. Durum ortada... Kitabımı okumayı bitirdikten sonra kaldığım sayfaya aralığı koyup telefonu elime aldım. Bakınmak için girmiştim fakat yazını yayınladığını gördüm. Bir süredir senin yazılarını okumayı sabırsızlıkla bekliyordum. Önceki yazılarını okudum hatta bu sürede. Israrım yazılarında, hikayelerinde farklı hissiyatlara girmemden dolayı, baskı altında kaldıysan da yazıyı okuduktan sonra buna değdiğini düşünüyorum. Özür dilemeyeceğim...

Kalktım ve şu an bilgisayarın başına geçtim yazıyı okuyabilmek için. Böyleyim ben. Sevdiğim bir şeye ciddiyetle yaklaşırım hep. Layığıyla yerine getirmeye çalışırım. Okumak. Yemek. Müzik dinlemek. Sevmek. Ne olursa...

Okumaya kendimi kaptırmadan önce yazının başında paylaştığın Low - Lullaby parçasını açtım. Son zamanlarda sıklıkla kullandığım bir yöntem. Okuduğum kitabın bende hissiyatını uyandıran müziklerle birlikte kitabı okumak. Tehlikeli olarak adlandırırım ama böyle müzikleri. Bazen kendimizin bile kontrolünden çıkabiliyor müzik. Bizi kitaplar gibi farklı diyarlara götürebiliyor.

Sonraki hikayelerin bu hikaye ile bağlantılı mı olacak bilmiyorum. Bu konuda aydınlat beni lütfen. İçine sinmeyen hikayelerin içinse "her türlü paylaş" derdim ama eğer bir şeyi kendin bile sevmiyorsan, için sinmiyorsa başkasından bekleyemiyor insan. Onun için hazır hissettiğinde paylaş hikayelerini bizlerle. Fakat paylaş lütfen.

"O kadar yazdın, hikaye hakkında iki kelam etmedin." diyebilirsin. Hikayen hakkında söyleyeceğim tek şey @yasujizr aktarmak istediğin bütün o hisleri okurken iliklerime kadar hissettim.

Şimdi rahat uyuyabilirim sanırım, düşüncelerimle birlikte... Eline sağlık.

Beklenmek insanın üzerinde yoğun bir baskı oluşturuyor mu, evet ama çok güzel bir his bu. Ne kadar baskı olursa olsun değiyor. Her ne kadar kendimi tatmin etmek, içimi dökmek için de yazsam, itiraf etmeliyim ki bu ikisinden daha ağır basan bir durum var benim için; okunmak.

Ve senin gibi okuyucular bulmak, hazine gibi. Senin gibi derken yaptığı işi ciddiyetle yapan, samimi insanlar demek istiyorum. Örneğin sen yazımda eksik bulduğun yerleri yazsan ben yine aynı şekilde mutlu olurum çünkü kendimi geliştirmeme olanak verir bu. Biliyorum ki sen diyorsan orada büyük ihtimal de bir sorun var.

Bana kalırsa, sen de gayet güzel hikayeler anlatabilecek birisin. Bu kadar kitap okuyup yazmamak olmaz, bir yerlerde not defterin varsa buraya açmanı bekliyorum. Uzun yorumun ve her şey için tekrar teşekkürler.


Hikaye içinse, birkaç bölümlük veya bir bölümlük devamı olacak.

Bir defterim var. İçinde şiirler, itiraflar, hikayeler ve kendime kızdığım sayfalar ile dolu. Bilmiyorum, belki defterim de izin verirse ileride paylaşırım.

İtiraf ve şiirler için bir şey diyemem tabi ama hikayelerini bekliyorum.

İtiraflar için herkes gizlilik konusunda aynı özeni gösteriyor fakat şiirler için aynısı değil. Şiirlerin önemini biliyorsun ki o konuda bir beklenti içerisinde değilsin. Şiirler de çok fazla duyguyu, kişisel düşünceyi açık edebiliyorlar bazen. Teşekkürler.

Hikaye konusunda birkaç düşüncem var, yakın zaman için söz veremem ama bir şeyler gelecek... Fakat senin eline su dökemem tabii. 😅

Şiirlerimi birkaç kere paylaştım internette sonrası hep utanç oldu. Utandım yani. Çok fazla duyguyu açık ediyor dediğin gibi.

Benim elim el değil ya hu, rahatlıkla geçersin. Kitap okuyan insan her zaman bir yazar adayıdır. Benden çok kitap okuduğunu düşünüyorum ve elin alıştığında çok güzel hikayeler çıkaracağına eminim.

Bir de yazar tavsiyesi vermek istiyorum sana, Kayıprıhtım'dan. Denk gelmişsindir büyük ihtimal ama denk gelmediysen Onur Selamet'in hikayelerine kesin bakmalısın. :)

Yazıları okurken yazarlara pek dikkat etmiyorum Kayıp Rıhtım'da, şimdi özellikle bakarım ama. Teşekkürler.

Bana bu hayattaki en arabesk şarkıyı sorsalar şüphe etmeden 'low - lullaby' derim. Arabesk kültürüne uzak bir insan da değilim. Nitekim sık sık bahsetmişimdir burada da, ben arabeskle büyüdüm. Dinlediğim hiçbir şarkı bu şarkı kadar karanlığa sürüklemedi beni. Dün gece de dinledim hatta. Üzerine bu yazıyı okudum @yasujizr seni bir kez daha çok sevdim abi.

Abi demişken;

Abi diyenlere üzülürüm. Bilirim ki bu dünyada yalnız kalmışlardır.

Bu nasıl bir cümledir arkadaşım ya. Bu nasıl bir aforizmadır. Açıkçası seni yüreklendiren sıfatı yüklenmiş bana ama sen zaten yürek yemişsin. Sadece fazla mütevazisin.

Eline, kalemine, yüreğine sağlık. Gözünü seveyim devam et. Çok rica ediyorum :)

Çok güzel denk geldi o zaman bu şarkı, öncesinde ne ismini duydum ne de dinledim. Ama hikayeye girmeme izin verdi. Aslında bambaşka bir hikaye olacaktı itiraf edeyim, bu şarkı sağ olsun buralara sürükledi beni. Başka birine daha böyle hissettirmesine sevindim. :)

İşin aslı ben aforizmaları hiç sevemedim. Sırf bu yüzden İncir Reçeli serisini izlememişimdir. Ahkam kesmek gibi gelir bana ama kendimi tutamıyorum sanırım. Ahkam kesmeyi seviyorum herhalde ya da karakter seviyordur. Çok güzel sığınılıyor böyle, karakter seviyor, ben değil. :) Ama çok mutlu oldum o kısmı beğenmene, nitekim benim de en sevdiğim kısımlardan biri orası.

Teşekkür ederim tekrar, sen, eyupyusuf, famil yüreklendirmeseniz biraz daha erteleyecektim yazıları. Mütevazilikten değil, vallahi öyle. Yazdıklarım içime sinmiyor. Mesela senin, @doctorbishop'un, eyupyusuf'un yazdıklarına imrenek bakıyorum, bunu da itiraf edeyim, temiz, açık, net ve güzel yazıyorsunuz. İnşallah devam edeceğim, siz de devam edin. :)

Koal güzel insanlarla tanıştırdı beni, @Peri sağ olsun.

Hello @yasujizr , I was designed to give advice to "steemit" users.

I recommend to increase this;

The most winning bid bot in the last 24 hours is "upme"

You can enter "steembottracker.com" to find more offers.

You can make "Resteem" and advertise to the followers of the whale accounts.

"Resteem Bot" for you;

@hottopic

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by Yasujizr from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.

Great post!
Thanks for tasting the eden!

Coin Marketplace

STEEM 0.20
TRX 0.14
JST 0.030
BTC 64294.06
ETH 3427.66
USDT 1.00
SBD 2.59