Çete Beyi Topal Osman - Bölüm 4

in #tr6 years ago (edited)

1919 yılının ilk aylarında, Pontusçu Rumların faaliyetleri giderek azgınlaşırken, Rumların basın ve yayın organlarında açıktan açığa,

'Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bağımsız bir devletin kurulacağı'

haberleri çıkmaktadır. Aynı günlerde Osman Ağa'ya karşı kışkırtma ve karalamalar da sürmektedir. 1 Nisan 1919'da Giresun Belediye Başkanı Topal Osman Ağa'nın ve Giresun Kaymakamı'nın suistimallerini soruşturmak üzere Dahiliye Nezareti tarafından Trabzon Vilayeti'ne mektuplar gönderilir. Soruşturma için görevlendirilen Mülkiye Müfettişi Mustafa Hilmi Bey'in incelemesi ertelenir.

Topal_Osman_Agha.jpg

Kazım Karabekir Paşa'nın bölgeye gelişi

Giresun'da bu olaylar yaşanırken milli mücadele yıllarında adı baş sıralarda yer alan bir paşa da bölgeye gelmek üzeredir. Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanlığı'na atanan Kazım Karabekir Paşa ve Trabzon Valiliği'ne atanan Mehmet Galip Bey'le birlikte 12 Nisan'da Gülcemal Vapuru ile yola çıkmıştır.

Samsun'a vardıklarında, limanda bir İngiliz savaş gemisi ve şehirde Hintli İngiliz askerlerin bulunduğunu görürler. Önce Ordu'ya, oradan da Giresun'a geçerek kaymakamı ziyaret ederler. Bu sırada Giresun Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti, hızlı ve etkili bir şekilde milli mücadele gayreti içindedir. Giresun'da tam hakimiyeti sağlamış olan Topal Osman, Rum Çetelerine faaliyet sahası bırakmamıştır. Bu durum Giresun basınında milli mücadele heyecanı uyandıran yazıların sayısının artmasını da sağlamıştır.

Bir Amerikalı Misyoner Gözünden Osman Ağa

Topal Osman'ın belediye başkanı olduğu yıllarda, Amerikan Yardım Teşkilatları adına görevlendirilerek Giresun'a gelmiş olan Madam Blanche Norton, yanlı ve önyargılı da olsa Osman Ağa'nın şehirdeki uygulamaları ile ilgili bazı bilgiler vermektedir:

'Mütareke yıllarındaydı. Bu uzun yıllar içinde Türkiye'de kalan çeşitli toplulukların kaderi, milletin hedeflerini tayin eden beş kişinin elindeydi. Gerginlik bu uzak Karadeniz şehrinde bile hissediliyordu. Rum ahali arasında kopma noktasında asabi gerginlik hüküm sürmekteydi. Etki altında kalan diğer insanlar gibi onların hisleri de Paris'te üretilen teorilerle tamamen yanlış istikametlere sürüklenmekteydi.

Bir gün büyük ümide kapılırken ertesi gün derin bir ümitsizliğe gömülmek arasında değişik bir ruh haleti içinde kalıyorlardı. Türkler yavaş yavaş uğradıkları yenilgiyi unutmaya başlıyor ve direnmek üzere cesaretlerini topluyorlardı. Bütün bu değişiklikler, caddelerdeki Rum ve Türklerin yüzlerinden okunabiliyor, sevinç ve yeis iki toplum arasında devamlı yer değiştiriyorlardı. Balkan Savaşından önce Osman Ağa mütevazi bir balıkçıydı. Fakat uzak savaş alanlarına gönüllü olarak gitmiş ve topal bir bacakla ama kahraman olarak Giresun'a dönmüştü. Birinci Dünya Savaşı ona şöhretini arttırmak için büyük şans vermişti. Dağlardaki çetelerin reisi olarak olağanüstü vatanseverliği ile sağladığı şöhretini sonsuza dek arttırmak için Ermenilerin imhası için verilmiş emirleri harfiyen yerine getirecekti. Ermeni olaylarından sonra otoritesi daha da artı ve nihayet bir diktatör olma noktasına kadar ulaştı. Onda tuhaf bir güç mevcuttu. Bütün şehir Türkler, Rumlar, Levantenler ve biz Amerikalılar onun kişiliğinden etkilenmiş durumdaydı. Aşırı milliyetçiydi ve milletinin tam Müslüman olmayan unsurlarını elinin bir hareketi ile hiç düşünmeden rahatlıkla feda edebilirdi. Bütün Avrupa hükumetlerine karşı son derece saygısızdı.

Trabzon'daki araştırmalarım sırasında şahit oldum, Türkler arasında doğum oranı çok düşüktü. Bu durum bütün vatanseverler kadar Osman Ağa için de son derece önemli bir husustu. Ülkenin gelecekteki büyüklüğüne ters düşen, çok önemli bu konuda reform yapmayı ve tedbir almayı düşünüyordu. Onun metotları kestirme yoldan olmakla beraber inkar edilemez bir şekilde etkili olmaktaydı. İşret ve fahişelik yasaklandı. Zaman zaman kendisi bizzat çarşıya dalıyor ve büyük şarap fıçılarını bizzat kendi eliyle deviriyordu. Aynı şekilde istenmeyen kadınları şehir dışına sürüyordu. Bu gibiler Osman Ağa'nın reformlarını tehlikeye düşürecek birer engel olarak kabul ediliyordu. Bu bakımda doğru kimselerin tanınabilmesi için onların saçlarını traş ettiriyor, şehri terk etmeye zorluyordu. Gidecek yer bulamayanlar da denizin dibini boyluyordu. İşretin ve faydasız kadınların ortadan kaldırılması belediye reisinin tek reformu değildi. Bazı Türk kadınlarının düşük doğum oranı ile Levantenleri taklit etmeye başladıklarını keşfeden Osman Ağa kadınları eğitmek ve gittikleri yanlış yolu göstermek gayretini de kafi görmemişti. Zenginlerin tepelerine binmiş, topuk yüksekliği ve etek boyu konusunda standartlar getirmiştir. Bu standartlara uymayanların vay haline...

Adı dillerden düşmeyen bu despotu hiç görmemiştim ve çok merak ediyordum. İki yanı kır saçlı bir adamdı. Önce bize hiç bakmadı. Sonra gözlerini bana çevirdi. Bronz bir yüzde ve soluk mavi gözlerle sabit nazarlarını bana dikti. Bu kırmızı fesli yüze hayranlıkla bakarken Giresun'da son zamanlarda meydana gelen hadiselerin idarecisi olarak hayalimde resmetmeye yetecek kadar vakit buldum. Benim görevim kalma sürem ve beni gönderen makam konusunda tatmin olacak kadar bilgi aldıktan sonra konuşmaya başladı. Klinik açma düşüncemle yakından ilgilendi. Özellikle frengi tedavisi konusunda uzun uzun konuştu. Bunu tedavi edecek ilacın bende bulunmasını arzu ettiğini söyledi. Bu konuda benimle işbirliği yapacağının sözünü vererek, Amerika'yı çok sevdiğini ifade etti.

Amerika'lı Blanche Norton'un Osman Ağa ve Türkler hakkında bir çok ön yargıya sahip olmasına karşın verdiği bilgiler ilginçtir. Bu bilgilerden bir tanesi de:

'Osman Ağa'nın bir Rum kızına tutkun olduğu ve kızın annesinin kızı bu yüzden Fransa'ya gönderdiği.'

dir. Madam Norton Osman Ağa ve arkadaşlarını son derece ürkütücü bularak, onları yakışıklı şeytanlar olarak tanımlar.

Osman Ağa'nın insani anlayışı Madam Norton'un ifade ettiği gibi yalnızca şehirde bir klinik açılması ve hastalıklarla mücadeleyi kabul etmesi ile sınırlı değildi. Gerçekten de Osman Ağa, Madam Norton'un Bulancak'taki sağlık çalışmalarını kendi motorunu vererek desteklemiştir. Madam Norton, limana gelen bir İngiliz gemisine binerek İstanbul'a gelir. Beraberinde getirdiği 200'den fazla hasta çocuk İstanbul'da bir sarayda tedavi altına alınır. Madam Norton bir süre sonra kaleme aldığı raporunda Türkler ve Osman Ağa ile ilgili şunları yazacaktır:

'Giresun'dan ayrılışımdan kısa bir süre sonra Türklerin Avrupa'dan atıldığı, İzmir ve bazı vilayetlerin Türklerden alındığı haberleri dünyaya yayıldı. Türklerin buna cevabının ne olacağını ve Anadolu'da Sevr Anlaşması'ndan nasıl tahrip edici bir durumun çıkacağını bilmiyorduk. Başkaldıranlardan birincisi Osman Ağa idi'

Çete Beyi Topal Osman Yazı Dizisi
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3

steem Volkan.jpg

Sort:  

Congratulations @volkiceper! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

Award for the number of comments received

Click on the badge to view your Board of Honor.
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Congratulations @volkiceper! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

Award for the number of upvotes

Click on the badge to view your Board of Honor.
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.15
JST 0.028
BTC 55789.30
ETH 2345.53
USDT 1.00
SBD 2.31