Merhaba Arkadaşlar,

Steemitte olalı 75 gün olmuş, bir çömez olarak kendi gözlem ve deneyimlemelerimden kısaca bahsetmek istiyorum.

Öncelikle buraya geliş hikayemden bahsedeyim.

Steemit öncesi blogspot üzerinden kendi blogum vardı, bu blogu tutmamdaki amaç az da olsa insanlara ulaşabilmek hem de yazdıklarımı kayıt altında her zaman ulaşabileceğim bir yerde tutabilmekti.

Blogspot üzerinde yazdıklarım ne kadar insana ulaşıyordu emin değildim çünkü geri bildirim alabildiği çok az insan vardı. Kendi adıma geri bildirim alamamak can sıkıcıydı. Steemit önüme çıkıyordu ama genelde kripto piyasasına yönelik yazılar olarak çıkıyordu ve ben steemit'i sadece kripto üzerine yazılar paylaşılan bir mecra olarak algılamıştım hep. Nedense daha sonra kendi kendime şöyle dedim; "Sonuçta herkese açık bir mecra, ben kendi blogumu buraya taşıyayım ve bakalım neler olacak".

Sonra bir hesap başvurusu ve 5 gün içinde onayalanan Steemit hesabımla kendimi burada buldum. Daha neyin ne olduğunu bilmeden oturdum blogspotta bulunan paylaşılarımı buraya aktardım. Sanırım aynı gün içerisinde 10 dan fazla paylaşım yapmıştım ve kimsenin salladığı yoktu paylaşımları.

Sonrasında yayınlanan paylaşımlara baktım, çeşitli şeyler oldugunu gördüm ve trliste nin bir paylaşımını görerek tr ve trliste etiketlerini kullandım ve farkedilmeye başladım.

İlk olarak kendisine çok minnetarım @sudefteri bir postumun altına yorum yaptı ve beni yönlendirdi. Sonra discord kanalından bahsetti, dsicorda girdim oradan da kendisine sorular sorabiliyordum. Fotoğraflara kaynak konulması, tr etiketinşn başta olması, cheetah botu vs.. her birini onun sayesinde anlamaya başladım.

Sanırım o günün sonu ya da bir sonraki gün yaptığım son paylaşım trliste tarafından seçilmişti. Steemite girip baktığımda çok şaşırmıştım, yazım hem ciddi bir oy almış hem de altında çok fazla yorum vardı. Yorumlardan birinde @sudefteri ilk keşfeden bnim diyordu ve keşfedilmek hoşuma gitmişti :) Motive olmuştum daha da yazmaya.

Sonraki günlerde yine trliste ye seçildiğim zamanlar oldu. @doctorbishop'u da @pinarhanpolat'ı da trliste sayesinde farkettim ben de ve dedim ki bunlar benim için birer rakip nasıl ayaklarını kaydırabilirim acaba? Tabii ki şaka yapıyorum, keyifle takibe aldım onları da. Bu süreçte @arafs'ıd a takip ederek Steemit hakkında güzel fikirler edindim. Her neyse bir süre sonra trliste kendini fesh etti. Ben hala süreçleri bilmiyordum. Çok çok sonra @arafs'ın o dönem sbd karşılığı kayıt alarak oylama yaptığını keşfettim, ben de kayıt oldum ama 3-4 gün sonra @arafs sistemi iptal ettiğini açıklayarak sbd leri iptal etti. Sonra @anadolu'nun sistemin yeni anlamıştım, ona da her post sonrası başvurdum fakat kısa bir süre sonra o da sistemi iptal ettiğini açıkladı. Yani hangi sisteme girsem bir süre sonra bitiyordu. Sanırım ben pek iyi gelmiyorum :) Zira Steemit'e girdiğimden beri Steem de düşer oldu :)

Geçenlerde de toplulukta sevimsiz bir tartışma oldu. Bu konuda tek diyebileceğim, her ne kadar rahatsız edici şeyler söylense de birbirimizden kopmadan küskünlüğü uzatmadan birbirimizi anlamaya çalışmak. TR topluluğu olarak çok zayıfız, ve bir şekilde gruplara bölünerek, tartışmaları uzatarak daha da zayıflıyoruz gibi geliyor. Öncelikle şunu unutmamalı; oy vererek cebimizden bir şey çıkmıyor. / Birilerinin güçlenmesi illaki topluluğun da faydasına olacaktır diye düşünüyorum. / Herkes - her grup kendi yatırımını ve oylamasını tabii ki kendi belirleyecektir.

Zayıf olduğumuzu nereden çıkardın diyorsanız, geçen hafta @boddhisattva tarafından yayınlanan tr raporunda verilen kürator sıralamasının bir kısmını aşağıya bırakıyorum, bu listede ben 18. sıraya girebildiysem çok zayıfız demektir zira benim maksimum verebildiğim oy değeri 6 cent, ve cent lik oylarla bir yere varacağımızı pek zannetmiyorum.

Aslında bu yazıda kendi gözlem ve deneyimlerime yer verecektim özet ve kısa şekilde ama ben kendi giriş sürecimi yazdım ve topluluktaki tartışmadan çıkıverdim belki de vaktinizi çaldım. Umarım yanlış anlaşılacak, ya da kimseyi kızdıracak bir şeyler dememişimdir. Gözlemlerime başka bir zaman yer vereyim kafam çok dağıldı. Anlattıklarımı da tam anlatamadım sanki ve koca bir hiç'e dönüştü bu yazı. Affedin.

Saygı ve Sevgiyle