Öne Çıkan Edebiyat Etiketi Yazıları #9

Merhaba sevgili #edebiyat takipçileri. Bu hafta da #edebiyat yazıları incelemeye devam ediyoruz. Bu hafta yine çok güzel yazılar geldi. Çok uzatmadan incelemeye geçmek istiyorum. :)

Edebiyat Etiketinde Öne Çıkan Yazılar

Zaman, üzerine uzun uzun düşündüğümüz ve farklı dönemlerde farklı anlamlar yüklediğimiz, kimince değerli ve umut verici; kimi içinse yok edici, ümitsiz olarak düşünülegelmiştir. Antik Roma şairi Horace (Horatius), zamanı kıskanç ve gaddar sıfatlarına layık görüp zamanın, güvenilmez olduğunu bakın nasıl dile getiriyor:

Konuşmakta olduğumuz an içinde bile,
Kıskanç zaman kendini uzaklara sürükler,
Günü kavra, yok denecek kadar az güven yarına.
_Horatius

Oysa @samedli, bunun tam tersine zamanı tamamen olumlu düşünmüştür. Zamanı, geçmişinle yüzleşip hesap yapmak adına önemli görüyor ve onun iyileştirici bir gücü olduğuna inanıyor.

ZAMAN hər şeyin ən gözəlinə,ən xeyirlisinə çıxarar bütün yollarımızı... Dayanması, irəliləməməsi üçün heç bir çarə tapmadığımız ZAMAN hər şeyin dərmanı, hər şeyin çarəsidir...♡
_samedli

Azeri yazarımız @samedli'nin Hayatdan Bir Parça adını verdiği yazısı geçmişe dönük özlem ve hasret kokuyor. Samimi ve doğal üslubuyla zamanı ve geçmişi bir de @samedli'den okuyun derim. :)

Bir iz bırakmalı müzik ve ben, o izi takip ettikçe beni götürmeyi bilmeli sonsuza. Yolda ise bilmediğim duygulara anlamlar yüklemeyi öğrenmeli, onları derinden hissetmeliyim.

Müziğin verdiği heyecanın temelinde görüntü imgelemini ve duyguları harekete geçirme gücü vardır ve bu müziğin insan üzerindeki büyüleme gücünün gerekli öğelerinden biridir.
_Nietzche

Müziğe olan bağlılığını aralıklı paylaştığı yazılarından anladığımız @octobre paylaşımlarını okuduğumda ve önerdiği parçaları dinlediğimde Ah, diyorum. O kadar. :)

Mükemmeli bekleyenin elleri boş kalırmış. Kaç boş el, kusurlarla dolu bir elden kıymetli olur?
Evet, hiçbir boş el, hata dolu olsada var olan bir arazdan kıymetli olamaz...
_octobre

Yola, Yolcuya ve Durağa... başlığı ile yazılan bu yazıda mükemmellik ve kusurluluk eleştirisi, beklemeyi ve sonuçlarını; atarlanmaları okuyacaksınız. Sonunda ise güzel bir rüşvet ile yolcu edileceksiniz. Bir bakın bence.

Bilim kurgu öykücülüğünde her geçen gün daha büyük öykülere imza atan @muratkbesiroglu, Türkçe öykülerine yer verdiği @bilimkurgu ile bu hafta yine konuğumuz oluyor.

Bağımsız Sinema adlı öyküsünde yılların klasik ve değerli sinemacılığında işlerin giderek kötüleşmesinden, oyuncuların ve yapımcıların artık eskisi gibi olmadığından bahsederek durumu bilim kurguya mükemmel bir şekilde bağlıyor.

"Geçen sene Mustafa Fatsalılar’la Karanlık Güneş’i çektik. Dört dörtlük bir film. Sonuç? Bak aklıma geldikçe hâlâ elim ayağım titriyor. Bağımsız yapımcı olayı bitti abi.”

“Ünlülerin yüzlerini yapay zekâ aracılığıyla kaynaştırıp yeni sanal oyuncular oluşturmaya başladıklarında beynimden vurulmuşa dönmüştüm, ama bu kadarını beklemiyordum.”
_bilimkurgu

Bilim kurgu tutkusuna tutkun olduğum bir yazardır nam-ı diğer, @muratkbesiroglu. Hele Bağımsız Sinema öyküsünde artık kendi penceremden baktığımda zirveye ulaşmış bir bilim kurgu öyküsü görüyorum.

Bu öyküde dil ve anlatım, diğer öykülerine göre tüm olarak olay örgüsü ve akışına müsait bir biçimde kullanılmış ve yazarımızın en çok hoşuma giden yönü, bilim kurgu; yapay zekâ filan dememize rağmen asla dilde doğallık ve yerlilikten uzaklaşmaması. Bu öyküsünü okumadıysanız kesinlikle birinci bölümden başlayıp seriyi takip etmelisiniz.