Film Criticism : Abluka (Frenzy) - Resistance To All [TR]

in #film7 years ago

In Film Criticism series, we discuss what is meant in movies. This series includes film reviews than film proposals. Of course you may want to watch the movies after you read posts about it in these series. But do not forget that these articles contain Spoilers.
Previous posts:


Daha önceki Türkçe film incelememde Sarmaşık filminden bahsetmiştim. Yukarıdaki linkten o posta ulaşabilirsiniz. Bu postta ise Sarmaşık filminin önüne geçen, festivallerde en iyi filmi ondan kapan, anlatmak istediklerini distopik bir ortamda anlatan ve aynı zamanda Türkiye'nin nadir distopik filmlerinden biri olan: Ablukla konuşulacak. Film içeriğine girmeden önce biraz yönetmenden bahsetmek istiyorum. Filmin yönetmeni Emin Alper henüz daha çok genç bir yönetmen. Abluka onun ikinci filmi. İlk filmi ise Tepenin Ardı. O da harika bir hikaye örgüsüne sahipti. Hatta hikaye Abluka'dan daha iyiydi diyebilirim. Fakat o hikaye taşrada geçiyor. Beton zeminde büyümüş bir insan olarak Abluka'nın anlattığı şehir hayatı bana daha yakın geldi. O yüzden her ne kadar ilk filmi hikaye açısından daha iyi olsa da, Abluka her zaman benim için öndedir.



Film bir adamın belediyeciyle otururken görüntüsü ile açılıyor. Belediyeci ona bir iş teklifinde bulunuyor. Baş karakterimiz Kadir, hapisten çıktığı için bu işi kabul etmek zorunda kalıyor. Ortamdaki ışık kullanımı ve belediyecinin tavırları zaten baskı unsurunu izleyiciye yansıtıyor. Ardından Kadir karakteri uzun zamandır hapiste olduğu için etrafı keşfetmeye başlıyor. Aslında filmdeki her şeyi kenara bırakırsak, filmin tamamı bunu anlatıyor. 20 yılı aşkın süredir hapiste olan bir adamın çıktığında gördüğü değişimlerden dolayı bozulan psikolojisi denebilir. Fakat gördüğü değişiklikler yeni avmler veya binalar değil. Kadir kendini distopik bir ortamda buluyor. Bütün şehir ablukaya alınmış durumda. Filmin ismi de buradan geliyor. Bu ablukadan dolayı her yer polis gücü kaynıyor. İnsanlar kendi işlerini yapamıyor ve bu duruma ayak uydurmaya zorlanıyorlar. Sürekli baskıcı bir ortam olduğunu yönetmen gözümüze sokmadan, oluşturduğu atmosfer ile bize anlatıyor. Benim fikrime göre de asıl yönetmenlik budur



Kadir dışında filmde kardeşi Ahmet, Hamza ve Meral çifti yardımcı rollerde. Kadir'in hapisten sonraki psikolojisi bu insanlarla olan ilişkisini de etkiliyor. Mesela Kardeşi Ahmet'in Meral ile ilişkisi olduğunu düşünüyor. Hatta bununla ilgili kanıtlar da buluyor. Evli bir kadınla olmanın ahlaksızlığını göstermek isterken bir yandan aynı kadına kendisi de ilgi duymaya başlıyor. Hatta filmin ilerlerinde Kadir Meral'i öpmeye çalışıyor. Burada filmdeki neredeyse tek kadın karakter Meral, kendini erkekler arasında sıkışmış buluyor. Tepenin Ardı filmindeki tek kadın da aynı şekilde erkekler tarafından taciz ediliyordu. Hem de iki filmde de bu erkekler arkadaşının karısını taciz ediyor aslında. Burada yönetmenin ısrarla göstermek istediği bir durum var. Erkeklerin ne kadar psikolojik sorunları olursa olsun, bunun acısını etrafındaki kadınlardan çıkarma gibi huyları var. Tacizlerle veya rahatsız etmelerle sorunlarını kadının üzerinden çözmeye çalışıyorlar. Yönetmen bunu iki filmde de ısrarla göstermek istiyor. Kadir'in kardeşi Ahmet'de kendini tamamen kapatmış, belediyede çalışan asosyal bir karakter. Kadının etrafındaki tüm erkekler sorunlu olduğu için tacize uğraması da kaçınılmaz oluyor.



Film tüm bu psikolojik anlatımlarının yanı sıra distopik ve politik bir dünyaya sahip. Filmin çekimleri İstanbul-Başakşehir'de yapılıyor. Fakat yansıttığı ortam aslında gelecekteki tüm Türkiye'yi temsil ediyor. Yüksek binalar, puslu bir ortam, baskıcı yönetim gibi unsurlar ülkenin her tarafına yayılmış durumda yönetmenin dünyasında. Aynı zamanda bu unsurlara karşı duran bir grup var. Bu grup sürekli devlet ile çatışarak karşı koymaya çalışıyor. Fakat bize bu grubu asla göstermiyor. Taa ki filmin sonuna kadar. İşte burada başlıkta belirttiğim gibi ''Resistance to All'' durumu var. Yani yönetmen baskıcı bir Türkiye portresi çizerken aynı zamanda kahraman olmayan, aslında yönetim gibi aynı şekilde insanlara baskı uygulayan bir ''ütopya'' çiziyor. Distopyanın karşısına genelde ütopya çıkartılır. Yani karanlık gelecekte bir grup kötü düşman varken bir yandan da karşısında onla savaşan iyiler vardır. Fakat geçen haftalarda gösterdiğim Lobster gibi aynı şekilde filmde bir ütopya yok. Direnişçi kesim de kahraman olarak gösterilmiyor. Yani ''herkese karşı direniş'' söz konusu. Yönetmenin politik görüşünü az çok biliyorum. O görüşteki bir insan bu filmi çok farklı şekilde gösterebilirdi. Fakat o durumlara tarafsız kalıp sadece gelen tehlikeyi göstermeye çalışmış. Yönetimler değişse de değişmese de şu anki düşünce yapısı ve eğitimsizliğin sonu Abluka filmindeki gibi olacaktır. Bunu kesinlikle diyaloglarla vermeyip sinemanın görüntü sanatını kullanarak yapabilmek de Emin Alper'in yönetmenlik becerisidir. Bu yüzden de Venedik Film Festivali gibi bir çok önemli festivalden ödülle döndü. Filmi izlemediyseniz, bir an önce izlemenizi tavsiye ederim. Emin Alper'in distopik dünyasından herkes kendi düşüncesini çıkarabilir. Bu yüzden Abluka için Türkiye'nin nadir yaratıcı filmlerinden biri diyebiliriz.

Sources: 1, 2, 3, 4

follow_vitruvianman.gif

Sort:  

Bu anlatımdan sonra merak uyandı bende. Bir fırsatta izlemeyi düşünüyorum...

Mutlaka izleyiniz efenim

denemedik ama bir ara deneyelim

Alışılanın dışında bir film gibi duruyor, ilgimi çekti. Teşekkürler paylaşım için elinize sağlık..

Oldukça dışında, orjinal bir yapim

Kesin izleyecem. Acayip anlatmışsın be abicim

Kesinlikle izleyiniz :)

Hocam tamda ne izlesek derken paylasim ilac gini geldi...
Anlatiminiz 10 numara
Tesekkür

bu tarz filmler nedense fazla izlenmiyor.Teşekkürler paylaşımınız için

Maalesef kötü filmerin salonları doldurmasi ve bu tarz yapımların festival dışında gösterim alamamasındandır, rica ederim

Yönetmenin ilk filmi "Tepenin Ardı". İzlemeyen arkadaşlar listesine eklemeli bence. Merak ettiğim nokta eğer film çekerse Mehmet Özgür'ü oynatıp-oynatmayacağı. Tarantino'nun çoğu filminde Christoph Waltz'dan vazgeçmemesi gibi, Emin Alper de Mehmet Özgür'den vazgeçmiyor.

Yönetmenler genelde iyi anlaşabildiği oyuncu bulunca bırakmıyorlar. Mehmet Özgür hem iyi oyuncu hem de karakter olarak mukemmel bir insan. Umarım bir dahaki filminde de onu görürüz.

3 uzun metrajlı filmini çekmiş. Konunuzu görmesem haberim olmayacaktı. Mehmet Özgür görebildiğim kadarıyla yok kadroda. Filmin ismi ÇukurcalıÜç Kız Kardeş.

Color gradingi ve ufak bir kaç efekti o zamanlar çalıştığım Sinefekt'de yapılmıştı. Boş zamanlarımda bende bir kaç plana dokunmuştum. Sadece o planlara bakarak değişik bir film olacağı belliydi.

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.13
JST 0.027
BTC 58539.27
ETH 2627.11
USDT 1.00
SBD 2.40