Bilimkurgu Romanı - Yerşehir - Bölüm 2

in #yersehir5 years ago

image.png

Bölüm 1

Bölüm 2

Ordin yeryüzünden dönmeyince Sitta bu olaya karıştığı için büyük bir pişmanlık duymuş ve Ordin’le birlikte gerçekleştirdikleri eylemi anne ve babasına itiraf etmişti. Kentte üç bacaklı şeytanların halkı kandırmak için uydurulan bir yalan olduğunu düşünen küçük bir azınlık da vardı, ancak hiçbiri Ordin’in yaptığı gibi yeryüzüne çıkmaya cesaret edememişti. Sitta’nın babası olayı sadece ahırlarda çalışan yakın bir arkadaşına anlatmış ve arkadaşı kendisine verilen sırrı koruma basiretini gösterememişti. Şarap içtiği karanlık bir mahzende meseleyi orada bulunan arkadaşlarına açmış ve haber halk arasında hızla yayılmıştı. Olay Yerşehir halkı üzerinde öyle büyük bir etki yapmıştı ki ertesi akşam neredeyse tüm mahalle forumlarında bu konu tartışılıyordu. Ordin’in doğup büyüdüğü Yenitünel Mahallesi de bunlardan biriydi. Mahalledeki minik amfi tiyatroda kürsüye çıkmış olan berduş görünümlü adamın heyecanlı olduğu her halinden belli oluyordu.

“Ben cahil bir adamım. Onun için bugüne kadar bu kürsüye çıkmaya cesaret edememiştim. Ama herkes gibi benim de aklım var. Bu akşam kendi kendime dedim ki bu insanlar senin insanların, çık onların önüne konuş”

Forum epeyce kalabalıktı, seyircilerden birkaçı konuşmacının söylediklerini onayladıklarını göstermek üzere ellerini salladılar.

“Bu mahallenin öz evladı olan Ordin bugün aramızda yok. Çünkü yukarıda vahşi bir cinayete kurban gitti. Bu acımasız canavarlarla neden kent yönetiminin yerine çocuklarımız yüzleşiyor? Benim ne kadar işe yaramaz bir adam olduğumu bütün mahalle bilir. Peki kent yönetimi ne yapıyor? Bize elektriğin hayatımızın kolaylaştırdığını ve acayip ilerlediğimizi anlatıyorlar. Eğer durum buysa o canavarlara neden savaş açmıyoruz? Buradan herkese söz veriyorum, eğer onlara savaş açılırsa Ordin’de sonra yukarıya çıkacak ikinci kişi ben olacağım”

Dinleyici topluluğu içinde Yerşehir’in ünlü filozofu Akman da vardı. Uzunca bir zamandır ne bir konuşma yapmış ne de kil tablet yayınlamıştı. Yaşlandığı için artık düşünme yetisini kaybettiğini, hatta delirdiğini ileri sürenler vardı. Kürsüde konuşan berduşa sempati duymuştu, elini havaya kaldırıp hafifçe salladı. Topluluk içinde savaş fikrinden hoşlanmayanlar olmuştu, bu düşüncelerini kollarını çapraz bir biçimde havaya kaldırarak ifade ettiler.

“Eğer yanlış şeyler söylediysem sizden özür dilerim. Yüreğim bana diyor ki Ordin aslında başına geleceği biliyordu. O bize bir işaret verdi. İşaret fişeğini yakabilmek için canını feda etti. Bence bu asil çağrıya kulak verelim. Ve son olarak diyorum ki korkmayın, korkmayın, korkmayın.”

Şehrin üzerinde gerçekleşen üzücü olaydan kent yönetimi anında haberdar olmuştu ve aslında konunun halk tarafından duyulmasını hiç istememişlerdi. İnsanlık yüzlerce yıldır yeryüzüne çıkamıyordu. Bu yönde bir girişim yapılacaksa bu operasyonun popülist duygu ve kaygılardan uzak bir biçimde icra edilmesi gerekiyordu.

Geniş bir platonun içine kurulmuş olan kentin üzerinde olup bitenler aynalı düzeneklerle içeriden gözlemleniyordu. Başkan Omay gözlem odalarındaki üç ayrı görevliden olayın gerçekleşme biçimini en ince ayrıntısına kadar dinlemişti. Ordin’in başına gelen durum malumun ilanı gibiydi. Tarihte çok kez yeryüzündeki kimliği belirsiz zorbalara karşı koyma girişiminde bulunulmuştu ama bu denemelerin tamamı hüsranla sonuçlanmıştı.

Erkesi gün başkanlık yerleşkesinin giriş katında bulunan loş salonda kent yüksek konseyi toplandı. Toplantının yapıldığı salonun zemini mavi damarlı beyaz mermerle, duvarları ise kırmızı tuğlalarla kaplıydı. Kollarında aslan ve pars heykelleri olan başkanlık koltuğunun arkasındaki duvarda kentin sembolü olan çift başlı kartalın bir resmi asılıydı. Resmin iki yanında karpit lambaları yanıyordu. Bu lambalar aydınlatmanın yanı sıra oksijen seviyesini tespit için bir tür sensör işlevi gördükleri için elektriğin yaygınlaşmasından sonra kullanılmaya devam edilmişti.

Başkan Omay’ın yaptığı kısa girişten sonra kent meclisi başkanı Hader söz aldı.

“Saygıdeğer hemşerilerim, hepinizi saygıyla selamlıyorum. İki gün önce bir kardeşimiz ebedi hayatına intikal etti. Tüm hemşerilerimiz başı sağ olsun. Gönül bu genç kardeşimizin örf ve adetlerimize uygun bir biçimde davranmış olmasını isterdi. Henüz hayatının baharında olduğu için bilmeden yanlış bir hareket yapmış ve ne yazık ki sonuçları ağır olmuş. Neyse ki iç güvenlik teşkilatımız bu elim olayın tekrarlanmaması için gerekli önlemleri almış bulunuyor. Ben böylesi bir olayın bir daha tekrarlanmayacağını düşünüyorum.

Beni asıl halk arasında yeryüzüne yönelik bir sefer başlatmamız yönünde oluşan eğilim endişelendiriyor. Böylesi bir girişime kesinlikle karşı olduğumu ifade etmek istiyorum. İnancımıza göre atalarımızın işlediği bazı günahlar nedeniyle yeraltında yaşamaya mahkûm edildik. Ancak Yerşehir halkının sağduyu ve feraseti sayesinde burayı yeryüzünü aratmayacak bir yurt haline getirdik. Demek ki tanrılarımız bizi aslında cezalandırmamış ve son yıllarda bizlere sunulan armağanın kıymetini anlayabilecek duruma geldik. Bu korunaklı şehirde yazın kavurucu sıcağından, kışın dondurucu soğuğundan, salgın hastalıklardan, yağmurdan, kardan, fırtınadan korunuyoruz. Yeraltına indiğimizden beri insanlığın baş belası olan savaşlardan kurtulduk. Kötü cinlerin ve habis iblislerin kışkırtmasıyla imparator ve kralların birbirine girdiği, kardeş kanının oluk oluk aktığı günler geride kaldı. Demokratik bir yönetime sahibiz ve halkımızın refahı günden güne yükseliyor. Serbestçe ibadet edebiliyor ve Tanrılarımıza bizlere sağladıkları olanaklar için şükrediyoruz.

Ben Tanrıların bir gün halkımızın yeryüzüne çıkmasına izin vereceğini düşünüyorum. Bunun alametleri belirdiğinde anlayacak durumda olacağımızı sanıyorum. O güne kadar sabırlı ve dirayetli bir duruş sergilemek zorundayız. Sağduyuya ve göreneklerimize uygun hareket edersek çok daha güzel günler göreceğimize inanıyorum. Sakın ola ki bir çılgınlığa kalkışıp halkımızın huzuru bozmayalım.”

Kent meclisi başkanı Hader kısa boylu bir adamdı, çenesinin altında iki yana doğru hilal gibi kıvrılan sakalları vardı. Halk arasında çatal sakallı olarak anılan Hader konsey başkanlığının önemli adayları arasında görülüyordu.

Hader’den sonra kentteki kolluk güçlerinin komutanı olan Amara söz aldı. Amara uzun boylu, esmer, geniş yüzlü bir kadındı. Sıkı sıkıya örülmüş saçlarının örükleri silahlı kuvvetlerin kullandığı makineli pistol, ağ atma tabancası, iğneli topuz, elektroşok bombası gibi silahları temsil eden minyatür tokalarla tutturulmuştu.

“Sözlerime Yerşehir halkının hissettiği üzüntü ve öfkeyi paylaştığımı belirterek başlamak istiyorum. Silahsız bir delikanlının yeryüzüne çıkmasına verilen ölçüsüzce karşılığı halkımıza yapılan bir hakaret olarak görüyorum. Kişisel görüşüm üç bacaklılara karşı bir harekât düzenlenerek gereken karşılığın verilmesi yönünde. Üç bacaklılar kentimizin üzerindeki araziyi terk etmeli. Silahlı kuvvetler bunu sağlamak için gereken tüm fedakarlıkları yapmaya hazırdır”

“Doğrusu Amara gibi ben de çok öfkeliyim. Tepemizde bizlere yüzyıllardan kan kusturan bir zorbalar ordusu var. Onlarla er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacağız. Kaçınmak istesek bile halk bizi aksiyona zorlayacaktır. Herhangi bir çatışmaya girmeden önce düşmanı tanımak ve kapasitesini anlamak gerekir. Bu konuda ne yazık ki iyi bir noktada değiliz. Sezgilerim bana olağanüstü günlerin yaklaşmakta olduğunu söylüyor. Sıra dışı zamanlar alışılmadık önlemleri gerektirir. Kent seçkinleri arasındaki nahoş ününe rağmen filozof Akman’ı bu sürece ilişkin danışmanlık görevine getirmeyi düşünüyorum”

“Her ne kadar gençliğinde büyük eserler vermiş olsa da şimdilerde bunamış olduğu sadece seçkinler nezdinde değil halk arasında da kabul gören bir görüş” dedi Hader.

“Akman henüz 71 yaşında ve delirmiş ya da bunamış değil. Gençliğinde de farklı bir insan değildi. Bizlere faydalı öneriler getireceğinden eminim” dedi Omay.

Hader iki eliyle çatal sakalının iki parçasını sıvazlayarak “ben her iki konuda da uyarımı görevimi yerine getirmiş oldum. Takdir sizindir” dedi. İçine sinmeyen bir durumu kabullenmek zorunda kaldığında hep sakalını sıvazlardı.

“Tepemizdeki zorbalar hakkında mümkün olduğunca çok bilgi toplamaya, Akman’ı bu süreçte danışman olarak kullanmaya ve üç bacaklılar konusunda halkın nabzını dikkatlice tutmaya karar vermiş olduk. İlave bir yorum yapmak isteyen yoksa toplantıyı sonlandırabiliriz" dedi başkan Omay.

Görsel Kaynağı: https://pixabay.com

Sort:  

Tebrik ederim. Bu hikayeyi devam ettirip, romanlaştırmanıza sevindim. Gayet güzel ilerliyor. 3 bölümü merakla bekliyorum .)

Beni de sardı. Yazmak keyifli oluyor.

This post has received an upvote from Jumanji Bot!

To listen to the audio version of this article click on the play image.

Brought to you by @tts. If you find it useful please consider upvoting this reply.

Congratulations @bilimkurgu! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

You received more than 7000 as payout for your posts. Your next target is to reach a total payout of 8000

Click here to view your Board of Honor
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

To support your work, I also upvoted your post!

Do not miss the last post from @steemitboard:

Meet the Steemians Contest - Intermediate results

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Coin Marketplace

STEEM 0.30
TRX 0.11
JST 0.033
BTC 64243.42
ETH 3152.93
USDT 1.00
SBD 4.28