Orlando Gezisi Part I : Telaş, stres, hintli dayı ve konferans
Merhabalar!
5 günlük bir ara sonrasında işe geri döndüğümde, yokluğumda olan saçmalıkları düzeltmek için gereğinden fazla efor sarfetmiş olmalıyım ki gezi yazımı yazmak aklıma bile gelmemişti. Ama işler az da olsa düzelince, haftasonunun da gazıyla bir geziyi daha kelimelerle geçmişime perçinliyorum. Aslında bu yazı biraz gezdiklerim gördüklerimin ön yazısı olacak. O yüzden Orlando'yu 2 bölüm şeklinde yazmayı düşünüyorum. 1 gün de Tampa'ya gittim o da hepsinden sonra gelecektir.
Peki o zaman gelelim bu seferki lokasyonumuz olan Orlando'ya! Orlando Disney World, Universal Studios gibi parklara ev sahipliği yapmasıyla biliniyor. Çocukları bahane edip bu parklarda gününü gün eden ailelerden bolca görmek mümkün.
Açıkcası ben de bu parklara gittiğimde çocuklardan daha fazla eğlendiğimi belirtmek isterim. Zaten 6 yaşında çocuğu getiriyorlar. Çocuk 10 sene sonra hatırlamıyor bile ne olduğunu. Bence bu parklara gelmek için ideal yaş 18 :)) Bu arada ben gideli de 8 yıl olmuş. Zaman çok çabuk geçiyor :)
Orlando'ya gitme nedenim bazı arkadaşların da bildiği gibi bu parklara gitmek değil aksine işle alakalı bir araştırma konferansına katılmaktı. Akıllı turizm tekniklerini konu alan bu konferansa tematik konuşmacı olarak çağrıldım. Çağrılmasına çağrıldım da konferanstan bir gün önce çok önemli iki toplantı gerçekleşti ofiste. Haliyle ona da katılmak zorunda kalınca, sabah kalkan ilk uçağa bilet almak zorunda kaldım. Size o 2 günlük planımı aşağıda infografik olarak paylaşıyorum.
Designed by Freepik from www.flaticon.com
Bu yoğunluk arasında tabi ki bazı şeyler yolunda gitmedi. Bunu buraya koymamın nedeni en ufak gecikmenin bir sonraki olayı ne kadar etkileyeceğini göstermek için. Aradaki boşluklarda da bir yandan sunumu hazırlıyor ve uçakta nasılsa pratik yaparım diyordum kendi kendime.
Havaalanına Otobüs Yolculuğu
İlk terslik otobüse binmeye çalıştığımda gerçekleşti. Uçak biletini New Jersey'deki havaalanından bulduğum için gecenin yarısı Manhattan'a trenle gidip otobüse binmek zorunda kaldım. Havaalanına giden bu otobüsün durağını genel otobüs garının olduğu yere koymuşlar. Çarşamba sabahı 2'de gidince pek de kimseler yoktu etrafta. Ama Manhattan haftaiçi gece gidilince bir ayrı güzel. Bütün sokakların keyfini doya doya sürüyor insan. Normalde insan denizi içinde yüzmeniz gerekiyor bu sokaklarda ilerleyebilmek için. Umarım bir yazıda da Broadway'i ve şovlarını anlatma imkanım olur. Şimdilik bir resimle geçistiriyorum. Dönelim otobüse binmeden olanlara. Şu aşağıdaki fotoda duvara yaslanmış boş bir sandalye görüyorsunuz. İşte otobüs görevlisi o koltukta oturuyordu. Ben yaklaştığımda kafasını kaldırıp bir baktı. Otobüsü mü bekliyorum diye sordu. Ben de evet dedikten sonra kafasını çevirdi. Cebinden bir tomar para çıkartıp saymaya başladı. Aklımdan yahu gecenin yarısı, etrafta kimsecikler yok, sen nasıl bir yürek yedin arkadaş da çıkarıp bir tomar para sayıyorsun diye geçiriyordum.
O esnada o fotoğrafta gördüğünüz beyaz aracın yanından birisi bize doğru haykırarak yürümeye başladı. Otobüs görevlisi şakır şakır paraları sayarken gelip bir anda durdu önünde. Görevli devam etmesini söylese de pek önemsemedi. Paraları saymayı bıraktı ve tomarı cebine koydu görevli. Çok soğukkanlı bir şekilde arkanda ne saklıyorsun dedi adama.
Ben açıkcası o dakikaya kadar adamın arkasında bir şey sakladığını görmemiştim fakat baktığımda elinde maket bıçağı vardı. Zilzurna sarhoş olan bu yabancı ısrarla birilerinin parasını çaldığını söylüyordu. Görevli koşar adımlarla uzaklaştı ve adamla ben kaldım sırada. Hintli olduğunu düşündüğüm bu adam bana da derdini anlatmaya çalıştı fakat elindeki bıçak ister istemez tedirgin etti beni. Ona yardımcı olamayacağımı fakat otobüs garının polis istasyonu olduğunu söyledim. Bana doğru yaklaşacaktı ki 2 polis yolun sonunda belirdi. Otobüs görevlisi polislere haber vermiş olacak ki adamı alıp götürdüler.
Polisler gelmeden hemen önce hintli adam bana cüzdanını gösterdi. İçinde yaklaşık bin dolar kadar para vardı. Sanırım gerçekten de parası çalınmıştı. Bu adamın hikayesini bilemeyecek olmak kafamı bulandırdı biraz ama geç olsa da otobüs geldi durağa o esnada. Otobüse atlayıp havalanının yolunu tuttum.
Uçuş, Varış ve Otel
Üstümdeki gömlek takımımın parçası değildi fakat bir yere sunum yapmaya gidiyorsam genelde ceketimi üzerime giyerim. Birkaç defa da kaybettiler ceketimi uçağın içerisinde o yüzden ceket asılan yerlere de koymaktan çekiniyorum artık. Herneyse dedim çok önemli değil, gömleğimi ütüler onu giyerim sadece. Amerika'da konferanslarda yazılı olmayan kurallardan birisi de şudur.
Eğer ki ceket giyiyorsan, kravat takman gerekmez. Kravat takıyorsan da ceket giymen gerekmez.
Tabi ki hem ceket giymek hem de kravat takmak idealdir. Aksi durumlar için geçerli bu kural. Haliyle kravatımı takar gömleğimi giyerim mantığıyla gittim ben otele. Plandan da göreceğiniz gibi otele girişim 11:30 civarındaydı. Benim aklıma gelmeyense şu oldu. Otel odası saat 2 buçukta hazır olacaktı. Ben erken gidince de haliyle bana odanın hazır olmadığını söylediler. Şimdi elimde yırtık ceket bir de üstüne kırışık bir gömlek vardı. Otel görevlisi bana restoranın guest room'u olduğunu söyledi ve istersem üstümü orada değişebilirmişim. Bir de duş almak için yerleri varmış. Fakat orada ütü olmadığını söyledi. Gömleğimi saç kurutma makinesiyle ne kadar düzleştirebilirsem düzleştirdim. Bir zaman sonra amaan nolcak dedim ve giyip konferansın olacağı kampüse gittim.
Konferans
Sonunda kampüse varabilmiş, sunum için birkaç saat pratik yapabilmiştim. Açılış konuşmasının hemen ardından 2. konuşmacı olarak sahne aldım ve başarıyla misyonumu tamamladım. 3 günlük konferansın ardından çektiğimiz resmi de aşağıda paylaşıyorum.
İnanılmaz yorucu 2 günün ardından otelime geri döndüm ve sonunda odam hazırdı. Bir sonraki yazıda otelle alakalı daha çok bilgi olacaktır diye düşünüyorum. Ben Amerika'da hiç bu kadar büyük bir otelde kalmamıştım daha önce.
Okuduğunuz için teşekkürler,
@steinhammer
Anladım, palmiyeleri çok seviyorsun :) Harry Potter köyü çok ilgi çekici. Oraya @sudefteri'ni göndermemiz lazım :))
Uçakta yaşadığın talihsizliğe üzüldüm. Saç kurutma makinesi ile gömlek düzleştirme de iyi fikirmiş. Aklımızda bulunsun. Oteli şimdiden çok merak ettim. Ellerine sağlık. Güzel bir gezi yazısı olmuş.
Evet! Palmiyeleri cok severim :)
Valla aklima direk o geldi zaten yazarken. Dedim su satonun fotosunu da koyayim bari.
Yorumun icin tesekkurler @damla! Oteli de yazarim bugun yarin :)
:)) buna sevindim teşekkür ederim:)
rica ederim @sudefteri, hakkaten büyüleyici bir yer :)
evet ya ne hoş olurdu di mi:)
gezi programlarında harry potter çekim stüdyolarına gidiyorlar, onları izlemek bile keyif veriyor bana:)
Anlatımın çok hoş, böyle giderse sevdirecen şu Amerika'yı 😃
beni zaten kultur elcisi sececekler yakinda, tesekkurler @avina :))
Aynen hocam ya valla ben bu cümleyi okuyana kadar öyle sanıyordum :) Söylediğiniz iyi oldu.
@sudefteri hocam buna kesinlikle bayılacak, ünlü Harry Potter hayranı.
Hocam siz nasıl bir insansınız, bunun bile infografik halini yapmışsınız valla pes :)
Vay ya gezi yazısı bir anda aksiyon filmine döndü harika :) Valla ucuz atlatmışsınız, görevlide maşallah tecrübe akıyor.
Hocam adamın derdi neydi acaba, maket bıçağı ile ne düşünüyordu ki, ilginçmiş gerçekten. Ben de merak ettim.
Ceketinizin makus kaderi, diyecek söz bulamadım. Ama şu kuralı
çok akıllıca buldum.
Çok güzel bir yazı olmuş hocam keyifle okudum, elinize sağlık. Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Gercekten de parasi calinmis olabilir ama kendisi zaten cok sarhostu. Belki de kaybetti parasini. Ama bicagi nerden buldu diye dusunuyorum, cevap bulamiyorum acikcasi.
herkes öğrendi galiba artık:)
evet çok güzel ya harry potter ile ilgili her şey:)
sanki benim için bırakılmış hissine kapıldım 🙆♀️
çok güzel ya ama o insan seli neydi öyle :)
saç kurutma makinesiyle kıyafet kuruttuğum olmuştu yurtta ama ütü de iyi fikirmiş:)
yine çok güzel bir anlatım ve güzel bir gezi yazısı olmuş, yoo hiç kıskanmıyoruz:))
bu arada geçmiş olsun büyük tehlike atlatmışsın..
buranin bos oldugu bir zaman yok @sudefteri :)
aman kiskanmayin sakin, aman diyorum...
tesekkur ediyorum biraz sansim yardim etti.
Trproje küratör ve projelerin önerdikleri Türkçe yazıları desteklemeye devam ediyor. Proje ekibi tarafından seçilen yazılar ayrıca edebiyat, gezi, trliste, hosgeldin ve C² küratörlerine oy için önerilmektedir.
Siz de beğendiğiniz yazıları oylama için önermek isterseniz Trproje discord sunucusuna buradan ulaşabilirsiniz.
Tesekkurler!
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır. @c-squared hesabı topluluk witness'ı olarak faaliyet göstermektedir. Projemizi desteklemek isterseniz bize buradan witness oyunuzu verebilirsiniz.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by steinhammer from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
You got a 2.66% upvote from @minnowvotes courtesy of @steinhammer!
Defended (100.00%)
Summoned by @steinhammer
Sneaky Ninja supports @youarehope and @tarc with a percentage of all bids.
Everything You Need To Know About Sneaky Ninja
woosh