Para ve Devlet #2: Mevcut Okul Sistemine Karşı Olmak #2
Önceki "Para ve Devlet #1: Mevcut Okul Sistemine Karşı Olmak #1" yazısında, okulların, eğitimden anladığının -hatta bir tercih olarak amacının- EĞmek olduğuna değinmiştim.
Bu kez, onca zaman (rakamla 4+4+4+4 = "16 YIL" +) boyunca yolunu arşınladığımız okulların, ne derece başarılı olduğuna kısaca bir bakalım..
Çok basit iki soru;
- Hangi okulda okudunuz?
- Şu anda hangi işi yapıyorsunuz?
Bu ikisinin büyük oranda kesişmediğini söylemek için kehanete ya da araştırma raporlarına gerek yok. İlk yazıda bahsi geçen "sınav gemlerimiz" takılmış, nereye gittiğimizi bile bilmeden koşuyoruz.
Üstelik, ne acı ki bu esnada en sert kırbacı vuranlar: aileler. Ve daha da acı ki; kırbaçla büyümüş, sadece aldığı puana göre bir yerlerde okumuş, sonrasında "boşuna mı okuduk?" sorusu eşliğinde hem okuluyla alakasız hem de istemediği bir işte çalışan, üniversite mezunlarımız anne-baba olduklarında, çocuklarını daha yumuşak bir kırbaçla, daha sık kırbaçlıyor.
Niçin?
Yıllarca İngilizce dersine "maruz kalsın" ama bir turistle konuşabildiği tek şey "turn left" olsun diye mi?
Bu nasıl bir şaka?
Mevcut okulların, inanılmaz bir şekilde insanların yıllarını aldığı halde, konulan hedefe ulaşmakta başarısız olduğu enikonu ortada.
Bir sonraki yazıda, daha işin başındaki "hedefin ve cetvelin yanlışlığından" bahsetmek üzere burada virgül koyalım.
Ben konunun eğitim sistemiyle çözüleceğine inanmayı çoktan geçtim. Kişinin kendini eğitme isteğiyle doğru orantılı olduğuna inanıyorum. Çarpım tablosunu öğrenmek isteyen birisinin ve/veya bu çarpım tablosu ile birşeyler başaracağına inanan bir insanın, onu öğrenmek için önünde hiç bir engel yok. Herşeyi merkezi bir sistemden bekleyip, önümüze sunulanı olduğu şekilde yemeye çalışırsak zaten o işe/statüye layık değiliz demek oluyor. Gençken yapılan tercihlerin bazısı aile baskısı, bazısı para kazanma uğruna yapılmış tercihler olabilir, her geçen gün değiştiğimiz, kendimize farklı heyecanlar bulduğumuz için kendimizi de yenilememiz gerekiyor. Ben bu sorunun cevabını bilmeyene kızamam. Ben ona bildiği birşeyi açıklayamazsa veya bilmediği bir şeye biliyorum derse kızarım. Daha da uzatmayayım :)
Neden eğitim(!) sistemiyle çözülmeyeceğine de geleceğim ;)
Meslek lisesinde okudum ve lisedeki arkadaşlarımın %80'i eğitimini aldığı işi yapıyor. Üniversite de makine okudum ve yine oran bu şekilde sanırım benim şansıma böyle denk geldi. Ama bakınca meslek lisesi mezunları genelde kendi işlerini yapıyorlar bu oran meslek yüksek okulunda da aynı. Bence düz liseleri azaltıp meslek liselerine ağırlık vermek olmalı hatta 4+4+4+4 ün son 3 kademesi hep mesleğe yönelik olmadı. Bu meslek illaki ticaret vs gibi meslek liselerinden ziyade spor bölümleride olmalı. Bakıyorsun Macaristan 15-20 milyon nüfuslu ama uluslararası arenada Türkiye den daha çok madalyası var. Bi çocuk illaki avukat mühendis öğretmen olmak zorunda değil sporcu da olsun.
Meslek lisesinin memleket meselesi olduğuna inananlardanım ama önce meslek lisesine giden öğrencinin işe yaramaz olduğu düşüncesinden kurtulmamız lazım. Ayrıca mesleğinde ilerleyerek mühendisliğe erişebilmeli insan istiyorsa elbet. Yanılmıyorsam Almanya’ da sistem bu veya benzeri bir şekilde.
Meslekler arası kast sistemi de ayrıbir mevzu.
Yapmak istediklerin için meslek lisesine gidip ve devamını da getirdiysen ne mutlu sana..
Yapmak isteklerim değil anlatmak istediğim aldığım eğitim ve yaptığım iş konusunda paralellik olması arkeoloji okuyup kasiyerlik yapmıyorum gibi. Ve tanıdığım tüm meslek lisesi mezunları da eğitimini aldığı işi yapıyor. Yani arada bi paralellik var.
Hayata cetvel koyarak yapamazsınız, çünkü hayat dalgalarla dolu! , herkesin eğitim anlayışın sonucu olarak üniversite okumaksa yanılıyorlar... sınavda şu puanı aldım suraya giderim mantıgıyla yapılan tercihler. İnsanın bütün hayatını etkileyebiliyor. Bence ilk basta insanın kendini tanıması lazım.ondan sonra diğerleri bir sekilde gelir.
Mozart günümüz Türkiye sinde yaşasaydı üniversite sınavından kaç alırdı? :) Yada hadi aldı okudu nerede ne iş yapardı? Bazen düşünüyorum da demokrasi doğru bi sistem değil gibi geliyor bana. Dünya ya yön veren dahilere öncülere bakıyorsun hep krallar döneminde yaşamış. Mozart olsun Newton olsun Kafka olsun. Hepsini geçtim Atatürk gibi bi dehayı çıkaran Osmanlı'nın en zayıf dönemindeki eğitim sistemi. Sadece Atatürk de değil o zamanki paşalara bakıyorsun hepsi mükemmel şekilde kariyer yapmış insanlar. Çoğu kişi bilmez bunu ama ilk mecliste jean-jacques rousseau tartışılıyordu. Ama malesef 80 yıllık Cumhuriyet döneminde bunların yarısı kadar bile olmayan nesiller yetişti ve devam ediyor. Bi şeyleri çok fena yanlış yapıyoruz.
öyle kritik elmasları, öyle cam parçalarıyla tartıyoruz ki.. :/
Eğitimci olarak bu durumumuzdan utanç duyuyorum. Basit bir çarpma işlemini bile yapamayan,bir cümleyi en kolayından ögelerine ayıramayan nesil yetişiyor. Bu durumun olmasından öncelikle iğneyi kendimize batırmalıyız eğitimciler olarak.
Başka bir sokak röportajında, "bir itirafta bulunabilir misiniz?" diyor. Kanalın pek yapmadığı bir şekilde, yüzü sansürlenmiş kişi şunu diyor: "lise sırf kopya çekerek okul birincisi ve böylece üniversiteyi kazanmam ve şimdi öğretmen olmam"
Bu uç örneklerden olabilir ama "uçlardan biri buysa, ortalama nedir" sorusuna ışık tutabilir.
"Sınav, sınav, sınav"! gerisi önemli değil. Canlı bomların yaptığını makul görmesi gibi, yaptığın çok da sorun görmüyor ve neredeyse keyifle bunu anlatıyor.
Sistem öyle bir virüs yayıyor ki; Kızmak yerine üzüldüm kendisine.
İçeriğiniz coogger projesi tarafından seçilmiş olup 13 hesap
tarafından upvote atılmıştır içeriğinize upvote atan cooggerup botu hakkında ve
bu oluşum hakkında detaylı bilgileri aşağıdaki adrese tıklayarak öğrenebilirsiniz.
https://steemit.com/coogger/@coogger/cooggerup-nedir-ve-discord-kanalimiz
Bizimle discord üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
Discord : https://discord.gg/QC5B3GX
Bir dahaki sefere sizi daha hızlı bulabilmemiz için coogger etiketini kullanabilirsiniz.
Seçilen diğer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.
Yey!
@coogger ve kürasyon izindeki hesaplar, Teşekkür ederim.
Rica ederiz.
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz ve eğitimden anladığımız kısmın kesinlikle “ Eğ”olduğuna katılıyorum. Eğilmeyeni de sistemin dışına atıyoruz😔 Üstelik çok yanlış yerlere takılıyoruz eğitimde.
Nasıl yani mühendis değil kokucu olmak istiyorsun?
Ne balerin olmak mı istiyorsun?
Sen ciddi ciddi aşçı olmak istiyorsun öyle mi?
Baka sana iyi(?) bir tavsiye: Boş ver böyle maceraları(?). Aç kalırsın sonra..
Malesef takındığımız ve olması gereken olarak benimsediğimiz tavır bu😔
Bilgisayar Muhendisligi okudum ve bilgisayar muhendisligi yapiyorum :) bende galiba tutmuş :)
Bu puana göre değil de isteğe göre ise, şanslı azınlık arasındasın demektir. Senin için harika olmalı.. ;)
Ben eşit ağırlık mezunuyum. 1 yıl oturdum ve bu okula gelmek için çalıştım ve istediğim noktaya ulaştım. O zamanlarda bu kararımı destekleyen babam olmasa büyük ihtimal bir yerlerde memur felandım :) Teşekkür ederim.
Öncelikle yazınızı cok begendigimi belirtmek isterim. Guzel bir yazi dizisi olacak gibi ellerinize saglik.
Simdi kendimden örnek vereyim. Ben fen lisesi mezunuyum. Bölüm olarak da elektrik elektronik mühendisliği okuyorum. Okuduğum bölümü sevsem de buraya zorla gönderildim. Yani surekli bir seyler için itilmis gibi hissediyorum. Burada olmak guzel de olsa ben radyo sinema gibi halkla iliskiler gibi bolumlerde okumayi da cok isterdim. Ama sistem o kadar guzel ki (!) Fen lisesi okuyunca sayisal bolume gidersin o kadar...
Teşekkürler ;)
Tarih boyunca sıfatlar hep olmuş. "BeyinOS" gereği bu kaçınılmaz olarak var. Ama "Usta", "Üstad", "Erdemli", "Bilge", "Kalender" gibi sıfatlar değerliyken, şimdilerde "maaşı çok" olan sıfatlar daha değerli hale gelmiş durumda.
++ Niçin doktor olmak istiyorsun?
-- Doktor bu, Adı yeter
++ Her gün ölüm riski bile olan ağır işlerde çalışanlar 1500 TL alıyor. Doktorlar da 1500 TL maaş alacak olsa ama adın yine Doktor olacak olsa?
-- O zamaan şey.. Olmaz ki öyle, neden böyle olsun ki..
ÖSYM milleti çok uğraştırmamak adına yakında kılavuzlara Maaş bilgisi de yazarsa şaşırmamak lazım..
//Ben de fen lisesi mezunuyum.
Her zaman biyolojiyi cok sevmisimdir. Aileme genetik muhendisligi istediğimi söylediğim zaman bana dedikleri tek sey bitirince nerde is bulacaksindi. O yuzden su an bu bolumde okuyorum. Dediginiz gibi maasi olan veya maasi cok olan sifatlar kategorisine zorla girdim :( tekrar teşekkürler bu guzel post icin