1 Yapımcı: Chuck Lorre

in #tr6 years ago (edited)

Bu da televizyon dizilerinin dâhi çocuğu.
Şimdi ilk iş bu cümledeki üç yanlışı bulalım. Bir kere Chuck Lorre “çocuk” değil, 66 yaşında. İkincisi, “televizyon dizileri” çok geniş bir ifade oldu, sitcom diye daraltmak lazım. Üçüncüsü, başarısı ortada ama “dâhi” biraz abartılı olmuş olabilir. Chuck Lorre’a dâhi dersek, Steven Moffat’a ne diyeceğiz? Ki aklıma gelmişken sıradaki de o olsun.
Buna rağmen niye böyle başladım? Çünkü Chuck Lorre dendiğinde aklıma ilk bu cümle geliyor.
Öncelikle The Big Bang Theory yüzünden. Beynim, Sheldon’ın dehası ile yaratıcısını direkt birbirine bağlıyor bir şekilde. Üstüne bir de Young Sheldon gelince, 66 yaşındaki koca adam bir de gözümde “çocuk” oldu, iyi mi?

Zıtların aşkı, x large aşk derken…

Lorre’un Dharma & Greg’ini pek hatırlamıyorum. Yani izlemişliğim -herhalde bir şekilde rastlamışlığım- var, konuyu falan biliyorum ama dizilerin televizyondan izlendiği bir dönemdi ve aslına bakarsanız benim hayatım boyunca televizyondan takip ettiğim, gününü ve saatini bilip de ekran karşısına geçtiğim hiçbir dizim olmadı. Bunun DVD’sini de alıp izlemedim ve sonra zaten çok eski kategorisine girdiği için tekrar dönüp bakmadım.
Mike & Molly de aynı şekilde. Gerçi ona televizyonda daha fazla denk gelmiş, daha çok izlemişimdir. Bence güzeldi ama şimdi açıp izlemem.

Kimmiş salak? Charlie Sheen mi Chuck Lorre mu?

Two and a Half Man ─ bak o başka. Ona televizyonda denk geldiğimde bayağı bayağı sevinirdim ve Charlie Sheen 2011’de diziden kovulduğunda da bayağı bayağı üzülmüştüm.
Charlie Sheen bir radyo programında yapımcıya “saydırdığı” için kovulmuştu. İyi de, dizinin yıldızı, nihayetinde bir yapımcıya laf ettiği için niye kovulsun, niye yapımcıyı kovmamışlar ki diye düşündüm ben tabii sıradan bir izleyici olarak o zaman.
Chuck Lorre’un ismini ve bir dizinin arkasındaki “güçleri” işte o zaman öğrendim.

Neyse, olaylar şöyle gelişiyor: Charlie Sheen dizideki rolüne kendini fazla kaptırmış olsa gerek, alkolü ve uyuşturucuyu öyle abartıyor ki artık sarhoşu oynamıyor, bizzat yaşamaya başlıyor ve sette ancak mobilyalara tutunarak ayakta duracak hale geliyor. Sonrası işte rehabilitasyon vesaire. Bu dönemde Chuck Lorre, bölüm sonlarına koyduğu şu meşhur vanity card'larından birinde “egzersiz yapıyorum, sağlıklı besleniyorum, içkim-sigaram yok, önüme gelen yatmıyorum, şu Charlie Sheen benden uzun yaşarsa feci gıcık olacağım” mealinde bir şeyler yazıyor. Charlie Sheen bir radyo programında bununla ilgili bir soru üzerine başlıyor saydırmaya. Adamın ne palyaçoluğu kalıyor ne salaklığı.
Ardından o sezon dizi erken final yapıyor, Charlie Sheen kovuluyor*, biz de dizi yayından kalktı zannediyoruz. Derken Ashton Kutcher’la devam kararı geliyor.
Ne yalan söyleyeyim, bunu duyunca ben de “Charlie Sheen az bile söylemiş. Şu Chuck Lorre denen herif salak ötesiymiş,” diye düşünmedim mi? Düşündüm.
Sonra Kutcher’lı bölümleri de zevkle izleyince Chuck Lorre’un ismi hafızama kazınmış oldu.

Gülelim dinlenelim

Bitmoji
The Big Bang Theory zaten baştan beri favorim. Arada çok kaçırdığım bölüm vardı doğal olarak ama geçen yıl tüm bölümleri baştan sona izledim. İtiraf edeyim bu sezon eski tadı yoktu sanki, artık biraz sıkıcı gelmeye başladı. Yine de ya biterse diye ödüm koptu; neyse ki devam kararı alındı.
Bu arada niye bir sitcom bitecek diye ödümün patladığını, niye bağımlılar gibi sitcom’suz kalacağım diye anksiyete atakları yaşadığımı da açıklayayım – sonuçta beni tanımıyorsunuz, psikopat falan zannedersiniz şimdi. Ben sitcom’la dinleniyorum. Bunu birkaç yıl önce keşfettim ve yoğun çalışan herkese de tavsiye ederim. Yoğun bir günün sonunda bir sitcom açıp, hiçbir şekilde çaba harcamadan, arada gözünü kapatıp uyuklamaktan da çekinmeden, nasılsa bir şey kaçırmayacağını bilerek ve gülerek dinlenmek gibisi yok.
Bunun bir istisnası var, o da Mom; onda bazen ağlıyorum.
Mom’a sadece Chuck Lorre isminin yüzü suyu hürmetine başladım ve dediğim gibi arada ağlatıyor. Bu da artık nasıl sitcom’sa!?! Yine de seviyorum.
Mom için de önümüzdeki sezon devam kararı alındı, üstelik aynı zamanda değişim kararı da alınmış ve artık daha neşeli olacakmış.

47 yaşından sonra Büyük Patlama

Bu arada, olur ya bir şekilde dünya sinemasında ya da televizyonlarında bir iş yapacaksanız bu da kulağınıza küpe olsun, niyetiniz iyi, kalbiniz temiz bile olsa aman diyeyim ucu Yahudiliğe bağlanacak bir şey söylemeyin. Charlie Sheen’in, Chuck Lorre’a saydırırken eski ismi olan “Chaim Levine”i kullanması da “anti-semitik” olarak yorumlandı (Chaim Levine isminin nasıl olup da Chuck Lorre’a dönüştüğüne gelince, onun da hikâyesini Lorre’un şu vanity card’ında bulabilirsiniz.)
Neyse, ben şunu yazarken bile çekiniyorum, biri çıkar şimdi “anti-semitik” falan der. Sonuçta Lars von Trier gibi bir yetenek Cannes’dan atıldı ve Charlie Sheen gibi bir yıldız pat diye işinden oldu. Tabii bir diğer ortak noktaları da alkol sorunları.
Ah, Mom’daki karakterler de alkolik biliyorsunuz. Peki, yarattığı diziler ile adamın kendisini bağlama huyum yüzünden bu post’u yazarken Chuck Lorre’un acaba annesi alkolik miydi diye bakmadım mı? İtiraf ediyorum, ona da baktım. Annesine dair bir şey bulamamakla birlikte kendisi 47 yaşına kadar alkolün, uyuşturucunun dibine vurmuş.
Öncesinde de başarılı işleri var ama en başarılı işleri sanki “temiz” dönemine ait. Öte yandan 47 yaşına kadar sefih hayat az bir şey değil; yani Charlie Sheen’den uzun yaşaması gerektiğini iddia etmeseymiş iyiymiş.
İkisi de beni güldürüyor, ikisi de uzun yaşasın.

Sort:  

.D
çok iyi yazmışsın, severek okudum, emeğine sağlık .)

Teşekkürler. Steemit bazen suya yazı yazmak gibi. Böyle bir yorum görmek süper.

evet o konuda sana katılıyorum, ben de elimden geldiğince sarfedilen emeklerin boşa gitmediğini hatırlatmaya çalışıyorum .)

Güzel yazı için teşekkür ederim hocam

Okuduğunuz için ben teşekkür ederim.

güzel ve keyifli bir yazı olmuş tebrikler

Teşekkürler.

Ne güzel yazmışsın. Okurken "Seth MacFarlane hakkında da yazsa nasıl olur acaba?" diye düşündüm. Okumak isterdim :)

Bu arada ben oldum olası Charlie Sheen'i hiç sevmedim. Mantıklı bir neden söylemem ama filmci içgüdüsü, sette sorun çıkaracak insan olduğu her halinden belli adamın, ondan sanırım :)

Onu da yazarım, Seth MacFarlane süper bir adam.
Yapımcılığı ayrı, sunuculuğu ayrı olay. Buna günlerce gülmüştüm:


Sayende hatırladım, yine izledim, yine güldüm.

Ya biliyorum, bir kadın olarak komik bulmamam lazım, çok haince; ama Naomi Watts'ın yüz ifadesine her seferinde kahkaha atıyorum. Kate Winslet'a bir sürü film sayması falan. Neyse, linki verdim ama sonra kendimden utandım, açıklayayım dedim, sanırım iyice batırdım çünkü hâlâ gülüyorum.

yazı için teşekkürler. birçok dizi izlememe rağmen tanışma imkanım olmadı.

Ben teşekkür ederim yorum için.

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.13
JST 0.027
BTC 60531.60
ETH 2905.83
USDT 1.00
SBD 2.33