Bilimkurgu Romanı - Yerşehir - Bölüm 22

in #mkb5 years ago

image.png

Robotların ana karargahına yapılan seferi izleyen günlerde Omay evinde dinlendi. Ateşi düşmüş ve yüzüne bir parça renk gelmişti, yine de sağlığına tam olarak kavuştuğu söylenemezdi. Kopan sol bacağında oluşan yara zaman içinde iltihaplanmış, sürülen merhemler yaranın tam olarak iyileşmesini sağlamamıştı. Evinde biraz daha dinlenmeyi, robotları incelemek için kurulan bilim komitesiyle bir durum değerlendirmesi yapmayı ve ardından yeryüzüne yapılacak taarruza son şeklini vermeyi planlıyordu. Evinde evrenin oluşumuna dair “Yaradılış Teorileri” isimli kitabı okurken Pers ülkesinden bir elçi geldiği haberini aldı. Gri saçlarını yedi belik oluşturacak biçimde ördürdü, çift başlı kartal işlemeli kıyafetini giydi, aslan ayaklı koltuk değneğiyle elçiyi karşılamak üzere evinin salonuna geçti.

Birkaç dakika sonra Pers elçisi Agad salonun kapısında belirdi. Agad kararlı bakışları olan, kıvırcık saçlı, uzun boylu bir adamdı. Kenarları işlemeli kaftanı, fildişi plakalarla süslü kemeri ve uçları sivri çarıkları başka bir kültürün insanı olduğunu ele veriyordu. Saygılı adımlarla ilerleyip hafifçe eğilerek Omay’ı selamladı.

“Hoş geldiniz. Bu ne güzel bir sürpriz” dedi Omay.

“Sıcak karşılamanız teşekkür ederim” dedi Agad. Dikdörtgen biçimli uzun sakalı ve sürmeli gözleri yüz ifadesine dramatik bir hava katıyordu.

“Bize ne haberler getirdiniz?”

“İmparatorumuz size iyi dileklerini ve selamlarını iletmemi istedi. Bunca zamandan sonra yeniden dışa açılmanıza memnun olduk. Sayenizde Akdeniz ticaretimiz ciddi şekilde canlandı. Duyduğumuza göre yukarıdaki şeytanlarla başa çıkmakta zorlanıyormuşsunuz.”

“Kim zorlanmıyor ki?”

“Yeryüzünde kalıcı olabilen tek ülkeyiz. Bırakın saldırmayı, artık yeryüzündeki üssümüze yaklaşmaya bile cesaret edemiyorlar”

“Bunu nasıl başardığınızı sorabilir miyim?”

“Kalın duvarları olan bir kale inşa ettik. İçeriye giremiyorlar.”

“Nasıl bir yöntemle inşa ettiniz, hangi malzemeleri kullandınız, daha net bilgiler verebilir misiniz?”

“Aslında imparatorumuzun size iletmemi istediği teklif tam da bu konuyla ilgiliydi. Bize vergi vermeyi kabul etmeniz halinde Pers İmparatorluğu olarak sizi yukarıdaki şeytanlardan korumaya hazırız. Askeri gücümüz ve teknolojik olanaklarımız buna elveriyor. Teklifimizi kabul ederseniz iç işlerinde serbest olacaksınız. Bir tür özerklik olarak düşünebilirsiniz.”

“Böylesi bir teklifi hangi cüretle dile getirebiliyorsunuz! Bu nasıl bir cehalet, aymazlıktır! Bugün Yerşehir ordusu bütün Pers ülkesini başınıza yıkacak güçtedir.”

“Kendimi yanlış ifade ettiysem özür dilerim. Niyetim size ya da halkınıza saygısızlık etmek değildi. Sadece dostane bir teklifte bulunmayı düşünmüştük.”

“Madem o kadar güçlüsünüz neden komşunuz ve müttefikiniz olan Nemrut dağı halkına yardım etmiyorsunuz?”

“İmparatorumuz Nemrut kralının kendisine bağlılığını bildirmesini bekliyor.”

“Deneyimli bir diplomata benziyorsunuz. Köklü bir kültürü olan asil Pers halkını temsil ediyorsunuz. Dünyadan haberi olmayan acemi imparatorunuza eğer bir daha böylesi bir teklifle karşıma çıkarsa tünelleri kapatacağımızı iletin. O zaman Akdeniz ticaretini bir daha rüyasında görür. Giderken yanınızda getirdiğiniz o süslü püslü hediyeleri de beraberinizde götürün. Yerşehir’in seçilmiş başkanına hediye vermek hiçbir imparatorun haddine değildir. Şimdi çıkabilirsiniz.”

Elçi odadan çıktıktan sonra Omay’ın öfkesi bir süre devam etti. Ünlü bir marangozun hediye ettiği aslan ayaklı koltuk değneğiyle salonda bir sağa bir sola yürüyor, böylesi bir teklifte bulunmayı gerektirecek ne gibi teknolojilere sahip olduklarını düşünüyordu. Ticaret bahanesiyle Pers ülkesine gitmiş olan Yerşehir ajanları devasa toplar ve robotlar karşısında işe yaramayacak evcil fillere sahip olduklarını rapor etmişti. Cüretleri büyük bir ihtimalle imparatorun aymazlığından kaynaklanıyordu, yine de Omay istihbarattan sorumlu konsey üyesine Pers savaş teknolojisinin daha ayrıntılı bir biçimde araştırılması için talimat verdi.

Elçi Agad’la yaptığı görüşme evde birkaç gün daha dinlenme planının değişmesine yol açmıştı. Bilim komitesine onları akademide ziyaret edeceği bilgisini iletti.

Omay kireç taşından yapılmış olan akademi binasının kemerli kapısından girip sola yöneldi ve asansörle dört kat yukarıya, akademi toplantı salonuna çıktı. Bu salon akademinin iki yuvarlak kulesinden birinin en üst katında yer alıyordu. Çoğu eşi Tulpar’ın çalışma arkadaşı olan komite üyeleri Başkan Omay’ı görünce ayağa kalktılar. Omay ayağını kaybettikten sonra Yerşehir’deki saygınlığının ciddi biçimde arttığını gözlemlemişti. İnsanlar birkaç gündür ona insanüstü bir varlıkmış gibi muamele yapıyordu. Eliyle oturmalarını işaret etti ve güneş sistemini tasvir eden renkli mozaiklerin üzerinde yürüyerek yuvarlak masada kendisi için ayrılmış koltuğa oturdu. Masada komite üyesi bilim insanlarının yanı sıra filozof Akman ve ordu komutanı Tamra da yerlerini almıştı.

Komite başkanı Timo “Hepiniz hoş geldiniz. Bildiğiniz gibi birkaç aydır yukarıdaki metalik canlılar hakkında bilimsel araştırmalar yapıyoruz. Öğrendiklerimizin aktarılması konusunda sayın başkanın tercihine göre ilerleyebiliriz. Soru cevap ya da sunum biçiminde olabilir” diyerek toplantıyı açtı.

“Ben soru cevap yöntemini tercih ederim” dedi Akman.

Timo “Ben aslında sayın başkanın tercihini merak etmiştim” diye cevap verdi.

Omay “Soru cevap yöntemi benim için de uygundur” diyerek ikilinin arasında doğabilecek bir polemiğin önüne geçti.

Akman “Sizce yukarıdaki metalik yaratıkların özgür iradeleri var mı, yoksa hayvanlar gibi içgüdülerine göre mi davranıyorlar?” diye sordu.

“Kişisel görüşüm içgüdüleri uyarınca davrandıkları yönünde. Belli ki bir nedenle insanlara düşmanlar” dedi Timo.

“Eğer öyleyse ahırlarımıza yaptıkları koordineli saldırıyı nasıl açıklayacağız?” diye sordu Akman.

“O sırada birileri tarafından yönlendirilmiş olmalılar”

“Sizce onları kim yönlendirdi?” dedi Akman.

“Bu konuda hiçbir fikrim yok.”

Omay Akman’a dönerek “İşin bu yanını neden önemsiyorsun?” diye sordu.

“Motivasyonlarını anlamaya çalışıyorum.”

“Aynen diğer canlılar gibi yaşamak, çoğalmak ve hükmetmek istiyorlar” dedi Timo.

“Mayınlar patladıklarında kendilerini yok etmiş oluyorlar. Üç tekerlekli kamyonların bütün ömürlerinin yük taşımakla geçtiği anlaşılıyor. Üç bacaklı robotlar çoğunlukla bir ağaç gibi hareket etmeksizin bekliyor. Ne biçim canlı bunlar? Karargâh binalarında gördüğümüz metalik böceğin tümünü yönlendirdiğini mi varsaymalıyız?”

“Türün devamlılığı için intihar etme davranışını hayvanlarda, hatta insanlarda bile görebiliyoruz. Robotların sadece çok gerekli olduğunda hareket ettiklerini anlıyoruz. Karargâhta gördüğünüz böcek bir tür asalak olabilir, metalik canlıların iş bölümünde herhangi bir yere oturtamıyorum. Belki görmediğimiz başka türler de vardır” dedi Timo.

“Nasıl büyüdüklerini Amara’nın gözlemlerinden öğrenmiştik. Sizce nasıl doğuyorlar?”

“Metalik canlıların herhangi bir parçasının kara gölün içinde uygun koşulları bulduğunda yeni bir birey haline geldiğini tahmin ediyoruz."

“O zaman ana karargâh ne işe yarıyor?” diye sordu Omay.

“Dünya dışındaki yöneticilerin dünya üzerindeki metalik bireylerle iletişimini sağlıyor olabilir. Kulelerin bulutların içinde kalan kısmında verici ve alıcılar olduğunu tahmin ediyoruz. Ya da belki dünya üzerindeki başka merkezlerle haberleşmek için kullandıkları bir binadır.”

“Her şey sisler içinde. Öğrendiklerimiz yeni sorulara yol açıyor” dedi Tamra düşünceli bir sesle.

“Dört ay öncesine göre oldukça iyi bir noktadayız” dedi Omay.

“Kendimiz hakkında da daha fazla şey biliyor değiliz. Dünyada hangi amaçla bulunuyoruz? İradelerimiz özgür mü, yoksa bizler de intihar eden metalik mayınlar gibi önceden belirlenmiş iç yönelimlerimize göre mi hareket ediyoruz?”

Omay gülümseyerek “Olaya değişik bir boyut getirdin Akman. Burada ülkemizi robotlardan nasıl kurtaracağımızı tartışmak için toplandık.” dedi.

“Bilim komitemiz daha büyük toplar ve mayınlara karşı koruma sağlayacak güçlü metalik plakalar geliştirmek konusunda bize yardımcı oldu” dedi Tamra.

Omay “Bilim komitemize çalışmaları için gönülden teşekkür ediyorum. Kentimizin yüzeyini robotlardan arındırmak için yapacağımız operasyonun planlamasına Timo da destek versin” diyerek toplantıyı sonlandırdı.

Sort:  

To listen to the audio version of this article click on the play image.

Brought to you by @tts. If you find it useful please consider upvoting this reply.

Calling @originalworks :)
img credz: pixabay.com
Nice, you got an awesome upgoat, thanks to @bilimkurgu
BuildTeam wishes everyone a great Christmas and bullish Holidays
Want a boost? Minnowbooster's got your back!

Coin Marketplace

STEEM 0.30
TRX 0.12
JST 0.033
BTC 64093.86
ETH 3123.80
USDT 1.00
SBD 3.94