Şanlıurfa Halfeti'ye Yolculuk

Cumartesi sabahı şirketten telefon geliyor imzalamam gereken evraklar varmış 2 saat sonra şirkete varıyorum ve ertesi günde yola çıkacağımızı tekrar Gaziantepe gideceğimizi öğreniyorum pazar saat 10'da Ankara'dan Gaziantepe doğru yola çıkıyoruz. Akşam saat 11 gibi oteldeyiz bir duş alıp uyuyoruz. Ertesi gün saat sabah 7'de kahvaltıdayım ekip arkadaşlarım uykuyu alamamış olacak ki saat 9 da geliyorlar saat 10'da Yavuz Elindeyiz. Öğlene kadar yapacağımız yerlerin planını çıkartıp yerin altından geçireceğimiz boruları bekliyoruz ama boruların Kilis'den yola çıktığını ve ertesi gün geleceğini öğrenince iş bitimine gezmeyi planladığımız Rum kaleye doğru yola çıkıyoruz.

Ve Rum Kaledeyiz elimde bir tane daha panoramik fotoğraf var. Resimleri yeni sekmede aç diyerek tamamını görebilirsiniz. .

Ortada gördüğünüz Rum kalesi tamda Merzimen çayı ile Fırat nehrinin birleştiği yerde. İsa'nın 12 havarisinden biri olan Johannes'in İncil'i burada olduğunu ve eski bir mağarada şuan sadece özel izinlerle girilebilen bir mağarada olduğunu öğrendik. Rum kale restorasyonda olduğu için ziyarete kapalı olduğu için çıkılamıyormuş oradaki teknecilerden Şanlıurfa Halfetiye 2 saatlik bi tur olduğunu öğrendik biraz pazarlık ile 70 liraya anlaştık ve yola çıktık.

Burası tekne turuna başladığımız yer.

RUM KALE

Kalenin ana karayla bağlantısını kesen tamamen insan işçiliği olan oymayla yapılmış bir köprü ile bağlantı sağlanıyormuş ama sadece köprünün ayakları günümüze kadar dayanabilmiş.

Antik çağda oyma sanatıyla insanların yaptığı oyma mağaralar bu tarihi yerlere hiç bir önem verilmiyor ne yazık ki buraların içine sprey boya ile yazılmış yazılar ve çobanların ahır olarak kullanmaya başladığı hiç bir değeri yokmuş gibi bir hal almış inanın buraları gördüğümde içim cız etti.

Burası Eski Halfeti Savaşan köyü. 2000 yılında Birecik barajının faaliyete girmesiyle birlikte bir çok köy Savaşan köyü gibi sular altında kalıyor öğrendiğime göre köyde bir ilk okul da varmış şuan burada yaşayan kimse yok köy mezarlığıda sular altında kalmış bizi suyun üstünde yıkılmadan kalan cami minaresi selamlıyor.

Eğer farklı bir tatil geçirmek isterseniz buralara gelip görmenizi tavsiye ederim.

Ve Halfetideyiz şu güzelliği başka nasıl berbat edebilirim demişler ve tepesine büyük bir otel dikmişler onun dışında mükemmel bir yer dar sokakları kilit taşları döşenmiş yürürken heryerden bir tarih fışkırıyor adeta eski evleri ile muhteşem bir yer nehirin içine iskele kurulup balık restaurantları açılmış aç olmadığımız için tadına bakamadık zamanımız kısıtlı olduğu için 30 dakika kadar gezip bir çay içip geri dönmeye yola çıktık doğuya gideceklere ufak bir tavsiye doğuda nere giderseniz gidin kaçak çay kullanılır ve insanlar kaçak çaya alıştığı için onlara normal gelir ama buradan oralara gidince kendi damak tadınıza uygun çaya hasret kalabiliyorsunuz çayların cidden çok acı bir tadı var.
Ayrıca Halfeti siyah gülün yetiştiği dünyadaki tek yerdir.

Yeni Halfeti merkez cami gördüğünüz 1840 yılından Osmanlı dönemimde yabılmış yapımında kesme taşlar kullanılmış ve bu camide namazgah dışında kalan yerleri sular altında Gittiğimizde ziyarete kapalıydı caminin camları kırılmış içerisi görünüyordu keşke bakmasaydık Halfetinin sahip çıkamadığı bir tarih daha içerisindeki duvarlara sprey boyayla yazılmış yazılar o kadar çoktu ki inanın boşluk kalmamış ve içeriden çok kötü kokular geliyordu.

Halfeti asma köprü oda tarihe yenik düşmüş ve artık kullanıma kapatılmış.

Muhteşem bir olay.

Tekrar Antep'deyiz ve gün batımı.

Dip not: Sürekli oralar ne güzelmiş keşke gidebilsek demek yerine kendi şehrinizde gezebileceğiniz yerleri gezin önce Türkiye'nin her şehrinde muhteşem tarihi yerler var.