7 - Bir Anlığına Uzun Bir Hikaye(Bölüm 1)

in #tr6 years ago (edited)

image

Başınıza ne oldu?
Önemli değil. Sadece bir kaza geçirdim
Peki, sorununuz nedir?
Yedi.
Yedi mi? Sorununuz yedi mi yani? Peki, neden yedi?
Bilmem. Belki de sevdiğim için. Yedi, benim için birine âşık olmak gibi.
Uğurlu sayınız yedi mi?
Evet.
Peki, nasıl oluyor da bu sayı size uğur getiriyor? Ya da herhangi bir şekilde uğur getirdi mi?
Uğur getirmesini dilediğim için daha çok benim takıntım.
Takıntınız mı?
Bu sadece bir inanç meselesi değil. Aynı zamanda-hatta çoğunlukla- bir takıntı halini alabiliyor.
Onu düşünmeden durabiliyor musunuz?
Pek az. Hatta her şeyimi ona göre ayarlama zorunluluğu hissediyorum. Bazen her şey ''yedi'' olmak zorundaymış gibi geliyor. Onsuz bir şeyler eksikmiş gibi.
Mesela?
Altı gibi biraz eksik ya da sekiz gibi biraz fazla…
Peki, neden ''beş'' değil?
''Beş'' çekici değil. Diğer sayılar gibi daha itici.
Anladım. Peki, buna benzer başka takıntılarınız var mı?
Evet, neredeyse bir düzine dolusu hem de…
Peki, sizden en belirgin üç takıntınızı sıralamanızı istersem bunlar hangileri olurdu?
En belirgin yedi tanesini sıralayabi…
Hayır. Sadece ilk üçünü istiyorum sizden.
Peki, ilki yedi, ikincisi aşırı düzen ve titizlik.
Bunlar sizi neredeyse mükemmel biri yapar. Neredeyse…
Ben ''neredeyse'' mükemmel biri olmak istemiyorum. Arkadaşlarım bu durumumdan artık rahatsızlık duyuyorlar.
Anladım. Peki, evde neler yapıyorsunuz? Bu durum gündelik yaşantınıza engel oluyor mu?
Sıradan şeyler… Ancak yapacağım şeylerin yeri ve zamanı ve elbette bir ölçütü var.
Örnek verebilir misiniz?
Mesela kitabımı çalışma masamda ve her gün saat 21.30'da okurum. Yalnız okumamı yedi veya katları sayfa kadar okumadan da bırakmam.
Peki, ya o sayılar kadar okuyamadan kitap biterse?
Şey… Aslında aldığım kitapların tümü yediye tam bölünebiliyor.

Gülüştük. Sinirlerim bozulmuştu her zaman ki gibi. Ve sanırım psikiyatrisin sinirleri de öyle.
''Peki.'' dedi doktor. ''Haydi, bana bunların tam olarak nereden başladığını anlat bakalım. Tüm bunların bir başlangıç noktası olmalı değil mi?'' diye de devam etti.
''Sanırım bu uzun bir hikâye.''
''Bizim oldukça çok zamanımız var.'' diye cevaplarken Dr. Erdem Öz anlamsızca odanın kapısını göstermişti.

Otobüs kalktığında saat 10.30'u gösteriyordu. Hayatımı tamamen değiştirecek o yolculuğa çıktığımda, yanımda götüreceğim pek bir şeyim yoktu. Kol çantam, üniversiteye kayıt için belgeler ve bunların dışında son dört yılda çalışıp biriktirdiğim 10850 lira vardı yanımda.

Uzun otobüs yolculuklarını o zamanlar da sevmezdim. Neyse ki cam kenarı yer ayırtmıştım ve sanırım yanım boştu. Yolcuk hiç olmazsa rahat geçecekti. Ben bunları düşünürken ve otobüs henüz yeni kalkmışken yavaşlayıp durdu.

Sırt çantalı, uzun ve kıvırcık saçlı, küpeli ve oldukça uzun genç bir adam bana gülümsedi ve yanıma oturuverdi. Omuzlarım düştü. Hayallerim yıkılmıştı. Ne olurdu sanki rahat bir yolculuk yapsaydım? Neyse ki cam kenarım ve otoban çizgilerim vardı.

''Merhaba, ben Ali.'' dediğinde deniz mavisi gözlerini yeni fark etmiştim. ''Senin adın nedir?'' ses tonu yabancı filmlere dublaj yapıyormuş gibiydi. Sanki o sadece dudaklarını oynatıyordu.

''Benim adım Ezgi.'' nedense kısık çıkmıştı sesim.
''Nerelisin?'' işte şimdi bu muhabbet sıkıcı oldu olacak diye düşündüm.
''Doğma büyüme İzmirliyim. Peki, ya sen nerelisin?'' inci tanesi beyaz dişlerini gösterircesine gülümsüyordu. Cevap vermeyeceği çok açıktı.
''Neden 8 numara?'' burada soruları ben sorarım der gibiydi. Afallayıp kaldım.
'' Ne demek, neden 8 numara?'' sorusuna karşı bir soruyla cevap vermiştim. Bu genç adamın nesi vardı böyle? İnsanlar yeni tanıştığı birine böylesine garip sorular sormamalı.
''Bir nedeni olmalı. Bu hayatta her şeyin bir nedeni vardır.'' yine gülümsüyordu.
''O zaman söyle bakalım neden 7 numara?'' bu soruyu sorarak ben kazanmış oluyordum.
''Nedeni apaçık ortada. Yediyi seviyorum.'' sanırım bir deliyle yan yana oturuyordum ve bu yolculuk eğlenceli geçecek diye düşünmeden edemedim bir an.

''Sen sekizi sevmiyor musun?''
''Hayır, canım ne münasebet?'' diyerek çıkışmıştım. Tahammül edemiyordum artık garip sorularına. Ne alakaydı şimdi bir insanın sayıları sevip sevmemesi?
''Neden garip sorular soruyorsun?'' çıkıvermişti ağzımdan. Elimde olmadan ağzımı kapamıştım iki elimle.
''Peki.'' dedi gülümseyerek. ''Antalya'da ne yapıyorsun? Tatile mi gelmiştin?''
''Hayır. Burada çalışıyordum. Şimdi de memleketime üniversite okumaya gidiyorum. Ya sen?''
''Ben buralıyım. Ve sanırım memleketine çalışmaya gidiyorum.''

Mola vermiştik. Serince bir havada, iki şekerli hayallerimizi karıştırdığımız çaylarımızı yudumluyorduk. Birlikte çaylarımızı içerken Ali, tüm olup bitenleri anlatmaya başlamıştı bile.

Ali, zengin ve köklü bir aileden geliyordu. Babası Antalya'da turistik bir otelin sahibiydi. Annesi de ünlü bir modacıydı. Ancak Ali, henüz 7 yaşındayken çıktıkları bir yolculukta geçirdikleri kaza ile anne ve babasını kaybetmiş. Ailesinin ölümünden sonra ne otel işlerini umursamış ne de moda sektörünü.

Hayat ne garip değil mi? Çaylarımı yudumladığımız şu cam bardaklar gibi. Saydam ve bir o kadar da kırılgan… Ve her şey bizim elimizde…

''Yediden nefret etmen gerekmiyor mu?'' koltuğuma yerleşiyordum.
''Hayır. Tüm mesele yaşadığımız trafik kazası değildi. Kazandığım üniversite, tercihlerim arasında yedinci sıradaydı. Hatta o üniversiteyi yedincilikle bitirdim. Kimlik numaram bile 7 ile başlıyor. Sanırım ben doğmadan o, beni seçmişti.''
''Hiç tesadüf diye düşündün mü?'' burada soruları artık ben soruyordum.
''Tesadüf diye bir şey yoktur Ezgi.'' gözlerimin içine bakıyordu. O buna tamamen inanıyor gibiydi.
''Bak sana yedinin nasıl bir şey olduğunu anlatayım.'' bu sefer onay bekliyordu. Başımı hafifçe salladım.

''7, 6 ile 8 arasındaki tam ve asal sayıdır. Yedi sayısı insanlık tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Yedi, tamamlanmışlığın, bütünlüğün, birliğin, göksel uyumun, devriliğin, tekâmülün mükemmel düzenin, Göksel Yönetim’in İşlevselliği’nin sembolü olarak bilinir. Tam bir periyodu ifade eder. Eril olan üç ile dişil olan dördün evliliği olarak da ifade edilebilen yedi sembolünün, dünyanın meydana getirilişini de sembolize ettiği görülmektedir.

Yedi, dünya ve bedenle birlikte hem ruhsal hem de dünyaya ait olanı kapsayan ilk sayı; evrenin sayısı ve makro kozmostur. Güvenlik, korunma, huzur, bolluk, yeniden birleşme, sentez ile ilişkilendirilen yedi aynı zamanda bakireliğin sayısıdır.
Güneşin yedinci ışını insanın bu dünyadan bir sonrakine geçtiği yoldur. Bu yedi aşamayı tamamlayanlar, sonsuzluk kapısını çalarak dünya ile ilgili aşamaları geçip bir sonrakine hak kazanırlar.

Yedi gün, oruç ve tövbe periyodudur. Herhangi bir sayının yedinci gücü Philo’ya göre hem karedir hem de küptür, dolayısıyla da büyük öneme sahiptir. Üçlünün ve dörtlünün birliğini kapsar ve dolayısıyla ona sıra dışı bir değer bahşedilmiştir.
Uzayın yedi yönüne (yani varoluşla ilgili altı boyut ve bir de merkez), aynı zamanda üçgenin karenin üzerine konulmasıyla karenin üçgenle birleşimine tekabül eder. Görünenin ardındaki görünmeyen yedi sayısı ile yeryüzünde tezahür eder. O nedenle de Yönetim Mekanizmalarının sayısıdır ve Ruhsal Yönetim Kadroları insanları ikili dengeler içinde sınadıklarından, iki yönlüdür.

Yedi, müzik notalarının temel serisini oluşturan sayıdır ve aynı zamanda renklerin ve gezegenlerin olduğu gibi onlara tekabül eden tanrıların; aynı zamanda cezası ölüm olan günahların ve bu günahların zıddı olan olumlu eylemlerin sayısıdır.
İyilik ve kötülük, ying yang ikilemi sadece Tanrısal Makamlarda asıl tekliğine ve birliğe kavuşur, onun dışında insan için her zaman kötülükten korunmak ve iyiye yönelmek asıl yapılması gerekendir.

Ezoterik tradisyonlarda ve Herman Hesse gibi gizemci yazarların romanlarında sık kullanılan ve yedi harften oluşan gizemli Abraxas ismi bu Tanrısal ikilemi, Tanrı’nın iyi ve kötüyü aynı anda barındırdığını ve insanın iyiyi kendi özgür iradesiyle ve isteyerek seçmesi gerektiğini anlatmaya çalışır. O nedenle de özgür irade ile seçilen kötünün yaşanması da kaçınılmaz olmakta ama özgür seçim nedeniyle tüm getirilerine katlanılması da bir karma olarak kişinin karşısına çıkmaktadır.

Yedi kimi kavimlere, toplumlara ve inanışlara göre kötülüğün, uğursuzluğun sembolü de olabilmiştir. Yedi, oluşumun yapı taşlarını simgelemektedir. Düzenin ezelden ebediye bir parçası olabilmiş bir sayıdan bahsediyoruz. Bu matematiksel simge, gizemi, uğuru, yasakları, mükemmeliyeti, inançları, hem uhrevi hem de dünyevi alanı simgelemektedir.''

''Bir sayıya bu kadar bel bağlamak ne kadar doğru bir şey ki?'' hiçbir şey demedi.
''Su içmek ister misin? Daha anlatacağım çok şey var.''

Suyumdan bir yudum aldım ve beklemeye başladım. Gerçi bu deli genç adamı dinlemekten başka bir şansım da yok gibiydi.

DEVAM EDECEK...

Sort:  

Çok güzel bir hikaye devamını bekliyoruz 😃
Sayoıların uğuru bence de var 😄

Teşekkür ederim. Gelecek :)

Tebrikler! Yazınız @tryardim topluluk hesabından oy kazanmıştır. #tr tagi altında kaliteli içeriklerizi görmekten mutluluk duyarız. Detaylı bilgi için Tryardım Desteklenen İçerikler 2 Haziran 2018 bağlantısını ziyaret edebilirsiniz.

post_banner_gf.gif

Teşekkür ederim. Çok naziksiniz :)

Coin Marketplace

STEEM 0.17
TRX 0.15
JST 0.029
BTC 57668.08
ETH 2381.55
USDT 1.00
SBD 2.42