Oscar Movies Serie 2017: Moonlight - Best Picture Award

in #tr6 years ago

This serie about movies that are nominated for Oscars. First, I started with the 2018 Oscar awards. You can reach them below the link. I want to introduce and criticize all Oscar movies last 10 years. I watched them all. I'm not cinephile but I love to watch Oscar movies. Because every year 1 or 2 Oscar movie become my legend. In 2017 my legend movie was ''Manchester by the Sea'' It's won the Best Actor reward in 2017 Oscars. This post about Moonlight. It got Best Picture Award in 2017 Oscars. So, people decided that it's the best film in 2017. But I'm not agree with them. It's very politic and planned film for Oscar. Afro American - Homosexualism - Bullying All film about this problems. Yes it's important that show these problems to the world. But they are using these problems for get an Oscar. The people who watched the movie know it's really a bad movie. The only reason why it gets an Oscar is that he has these problems. That's all.


Source


Oscar 2017 filmlerine incelemeye devam ederken her zamanki gibi en sevdiğim filmden sonra Oscar'ın en sevdiği filmi yani En İyi Film Oscar'ı kazanan filmi inceleyeceğim: Ay Işığı (Moonlight) Filmin konusu en basit bir şekilde özetlemek gerekirse; siyahi bir birey olan Juan'ın toplum karşısında kendine yer bulma çabasını izliyoruz. Bu çaba içerisinde karakterin çocukluğunu da yetişkinlik dönemini de görüyoruz. Yani tam bir zamana odaklanmıyor. Bireyin hayatının her alanına değinmeye çalışıyor. Bu şekilde baktığımızda oldukça naif bir film gibi gözüküyor. Fakat işler aslında öyle değil. Bu filmi 3 pencereden incelememiz gerekiyor: Siyahiler - Eşcinsellik - Kabadayılık. Amerikan toplumunda büyük bir sorun olmaya devam eden bu üç başlığı film tek bir potada eritiyor. Yani eşcinsel olan bir siyahi karakterin sıklıkla toplum tarafından itilişi ve kabadayılığa uğrayışını izliyoruz. Tam da bu yüzden film bana naiflikten oldukça uzak geliyor. Daha önceki incelemelerimde bahsettiğim gibi Oscar Akademisi tamamen liberallerden oluşan bir sistemin içerisinde yer alıyor. Yani filmleri seçip ödül veren jürilerin çok büyük kısmı (belki de tamamen) liberallerden oluşuyor. Bu da seçilen filmlerde sürekli liberal sloganların dile getirdiği filmleri görüyoruz.


Source


Siyahi sorununa zaten çok fazla değinmeye gerek yok. Amerikan kamuoyunda bu hala gündemi meşgul eden bir konu. Tabii ki bugün süper güç dediğimiz bir ülke uzun yıllar kölelik sistemiyle yürürken (ki köleliğin artık barbarca görüldüğü bir dönemde) bir anda her şeyin çözülmesini bekleyemezsiniz. Bu sorun daha onlarca yıl devam edecektir. Her ne kadar üstünden asır geçmiş olsa da. Fakat bir yerde bu durum kullanılmaya başlanıyor. Sinemacılar bu konunun tuttuğunu bilerek sırf buna oynayarak ses getirmek için filmler çekiliyor. Bu Oscar'da yıllardır süren bir durum. Hatta bir keresinde Oscar'da neden siyahi oyuncu en iyi aktöre aday değil diye olay çıkarmışlardı. O zamanın filmlerini de gayet iyi biliyorum ve kesinlikle aday olabilecek bir siyahi oyuncu da yoktu. Bu tarz olaylar Oscar için bu tarz filmler yapmaya yönlendiriyor. Tabii ki bu film sadece bunla da yetinmiyor. Siyahi sorunun üstüne bir de eşcinsellik sorunun ekliyor. Karakter hem siyahi hem de eş cinsel. Bu durum gene Amerika'da gündemi meşgul eden bir konu. Bazı eyaletlerde her şey serbestken bazı eyaletlerde ise (özellikle Güney'de) çok sıkı kurallar ve onlara karşı kötü bir bakış var. Yönetmen bunu da alarak siyahi sorunun üstüne ekliyor. Böylece her yerden vurup ödül alırım diye düşünüyor. Çokça insan bunun samimi bir yakarış olduğunu söylese de ben kesinlikle inanmıyorum. Ortada insanlara sunulan bir şov var. İşin beni en rahatsız edilen kısmı da sinemayı bir araç haline getirmeleri. Gerçi hangi Oscar yılında sinema araç haline gelmiyor ki ?


Source


Tüm bu sorunların yanında çokça duyduğumuz bir başka sorun var Amerikan toplumunda. Bullying yani Kabadayıların güçsüzler üzerinde şiddet uygulaması. Bu da Amerikan okullarında çokça yaygın bir konu. Bununla ilgili bir çok programlar yapılıyor ve eğitimler veriliyor. Fakat önü bir türlü kesilemiyor. Yönetmen karakterin lisede geçen hayatında buna da yer veriyor. Zaten hem siyahi hem de eşcinsel olan bir karakter doğal olarak Bullying'e uğrar diye düşünüyor ve bunu da yediriyor. Evet böyle bir karakter kesinlikle buna da uğrar fakat bunu üstüne basa basa göstermesi, bunun üzerinde durması kamuoyunu tamamen yanına alma çabasından başka bir şey değil. En çok üzüldüğüm nokta da bu sorunlar gerçek sorunlar. Bunlar zaten varlar. Fakat haydi hepsini bir filmde toplayalım ve Oscar kazanalım derdi beni rahatsız ediyor. Avrupa festival filmlerini izlerseniz yönetmenin bir derdi olduğunda onu samimi bir şekilde abartıya kaçmadan anlatmaya çalıştığını görürsünüz. Maalesef Amerikan Oscar filmcileri olayları aşırı dramatize ederek, karakterleri karikatür haline getirerek kamuoyu toplama peşinde oluyor. Tabii bu eleştirim bu tarz film yapanlara. Bir önceki yazımda Yaşamın Kıyısı'nda filminden bahsettim. Orada da bir sorun var ve bu gayet en samimi şekilde anlatılmış. Önemli olan da bu zaten. Samimiyet.


Source


Tüm bu eleştirileri yaparken neden Oscar izliyorsun veya neden onla ilgili seri yapıyorsun derseniz, buradaki eleştirilerim tamamen yönetmenlerin amacı üzerine. Oscar filmlerindeki sinematografik kalite hala dünyada neredeyse eşi benzeri yok. Ana karakterden yan oyunculara kadar herkes işini en güzel şekilde yapıyor. Verilen yüksek bütçe en iyi şekilde harcanıyor. Hiç bir yerden kısılmıyor ve hep en kalitelisi yapılmaya çalışınılıyor. Beni de Oscar filmlerinde çeken de bu zaten. Fakat her yıl bu tarz politik amaçlar taşıyan ve kamuoyuna oynayan filmler beni rahatsız ediyor. Buna benzer bizden bir örnek vererek yazımı tamamlamak istiyorum. Mahsun'un Güneşi Gördüm filmini çoğumuz izlemiştir. Filmde doğu sorunundan tutun fakirliğe, köyden kente geç sorununa ve eş cinsel nefretine kadar her şey işlenmişti. Üzgünüm ama sinema böyle yapılmamalı. En güzel film her zaman en basit konuyu, en ufak olayı ele alıp onu seyirciye samimi bir şekilde anlatan bir filmdir. Aşırı dramaya kaçan bu tarz filmler yıllar geçtikçe karikatür olarak anılıyorlar. Belki de yönetmenlerin amaçları bu değil. Özellikle de Mahsun kesinlikle bir dert anlatma çabasında. Fakat gene de kendilerini daha basite indirgeyemezlerse asla kalıcı filmler yapamazlar. Moonlight gibi bir film asla kalıcı olamaz ve gelecekte asla kendini yeni nesillere izletemez. Bu da sinemanın en büyük gücünü kullanamamak demek oluyor: Kalıcılık ve nesiller arası duygu iletişimi.

follow_vitruvianman.gif

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.13
JST 0.027
BTC 59169.46
ETH 2597.10
USDT 1.00
SBD 2.42