Zihnimin Abuk Kuşundan Sabuk Ötüşler 6 - (Altı)

in #tr6 years ago (edited)

ZAK6.jpeg


İşte gelmişti yaz günlerinde yıllık izin kullanma vakitleri. Karım ve kızım Dalaman'da bensiz bir tatil yaptıktan sonraki hafta ailece tatil yapabilmek için Assos’da iyi olduğunu düşündüğüm makul bir otel ayarlamıştım, hem de evcil hayvan kabul ediyorlardı. Bu sayede tatilde köpeğimiz bizi özlemek zorunda kalmayacaktı. Tabii bir yandan tatilimizi zehir eder mi endişesini de taşımıyor değildim çünkü kendisi büyümeyen yaramaz bir çocuk gibiydi her daim.

Bir Pazartesi sabahı, saatlerden sıfır altı sıfır sıfır yerel, uyanmış valizlerimizle beraber tüm aile arabaya yerleşmiştik. Herkes işe giderken biz instagramdan çıplak ayaklarımızı denize nazır uzatmış hatta ayaklarımız kumun içerisinde üzerine gelen dalgalarla ıslanırken görülen fotoğraf ve videolar paylaşmaya gitmenin heyecanını yaşıyorduk ve beynimiz mutluluk hormonlarından olan Dopamin salgılayarak kutluyordu bunu.

Yolculuğun olmazsa olmazı müziklerimizi telefona yükleyip, telefonu da arabaya bağlayarak yolculuğa çıkmıştık. Instagram paylaşımlarımız başlamıştı bile zira müzik eşliğinde yolculuktan kesitler sosyal medya hikâyelerinde en sevdiğimiz şeylerdendi. Biraz da “Hey millet biz keyifli günler yaşamaya gidiyoruz, siz çalışın” nispeti yapmak da Dopamin miktarımızda artışa sebep oluyordu.

Kimyasallara karşı olduğumuz şu günlerde, beynin salgıladığı Dopamin denen kimyasala çok ihtiyacımız vardı. Kendisi nöronlarımız arasında iletişimi sağlayarak tüm hücrelerimize “mutluyuz lan biz” mesajı verme konusunda pek başarılı olduğundan mütevellit, bize de bu başarının tadını çıkarmak düşüyordu.

ZAK ayracı.jpg

Yolculuğun 3. Saatiydi henüz, karım ve kızım uyumuş, köpeğimiz ise dilini sarkıtmış dışarıyı seyrediyordu. Benim de az biraz uykum gelmişti ve en kısa sürede bir mola yerinde durup ihtiyaç gidermeyle beraber kahve içerekten açılma çalışmaları yapmayı planlıyordum.

Geniş spektrumlu müzik listemde daldan dala atlayarak, uygun bir mola yeri bulabilmek adına etrafa bakıyordum bir yandan. Kısa bir süre sonra “2727 Dinlenme Tesisleri” diye bir tabela gördüm. Yavaşladım ve durdum yol kenarında, uzaktan tesislere baktım ahşap görünümlü güzel ve sakin bir tesise benziyordu. Tesise doğru ilerledim ve park ettim arabayı. Karım ve kızımı uyandırmak için seslendim ama çok derin uyuyorlardı, kıyamadım uyandırmaya. Kendileri uyanırlarsa inerler ya da istedikleri zaman bir daha mola veririz diye düşündüm. Pencereleri hafif aralık bırakarak, köpeğimizle beraber indim arabadan.

Tesisin kapısının önüne geldiğimde, kapıda duran görevli uyardı;

dialog2.jpg Beyefendi maalesef evcil hayvanları içeri alamıyoruz.

dialog2.jpg Hayda, ama olacak iş mi, adı üstünde evcil.

dialog2.jpg İçeride yemek bölümleri olduğundan bazı müşterilerimiz rahatsız oluyor ama sizi mağdur etmeyeceğiz tabiisi.

dialog2.jpg Nasıl etmeyeceksiniz?

dialog2.jpg Bakın hemen sağ tarafta telle çevrili bir alanımız var misafirlerimizin köpekleri için. Oraya bırakabilirsiniz köpeğinizi. Giderken de alırsınız.

dialog2.jpg Vay, bakın bu iyiymiş. Bravo size.

Gerçekten de köpekler için düşünülmüş ve tasarlanmış, geniş ve güzel bir alan yapmışlardı. Ben de köpeğimizi bu alana bıraktım ve tesise girdim.

Bu arada ilk defa bir tesisin kapısında görevli, durduğunu görüyordum, daha önce böyle bir tesis nasıl ilgimi çekmemişti diye hayretimi sorguluyordum.

ZAK ayracı.jpg

Tesisin kapısından içeri girdiğim anda karşılaştıklarım ise hayretimi duvardan duvara çalıp sersemletmişti.
İçeride çalışan hiçbir insan yoktu. Her şey otomasyon ve robotlar tarafından yapılıyordu. Hemen telefonumu çıkarıp etrafı kameraya kaydetmeye koyuldum ki yanımda bir adam bitiverdi.

dialog2.jpg Efendim burada kayıt yapmak yasaktır.

dialog2.jpg Yasak mı? Niye?

dialog2.jpg İnsanlar telefonunuzdaki görüntülere ve kayıtlara ulaşabilir, burası insanlardan gizli bir tesis.

dialog2.jpg Ne demek insanlardan gizli bir tesis? Apaçık ortada bir tesis işte. Ben de yoldan geçerken gördüm burayı, hem siz de insansınız.

dialog2.jpg Hayır efendim yanılıyorsunuz, ben de sizin gibi bir yapay zekâyım yani gelişmiş bir robotum.

dialog2.jpg Benim gibi mi?

dialog2.jpg Evet efendim.

dialog2.jpg Bir yanlışlık olmalı, ben gayet sıradan bir insanım.

dialog2.jpg Hayır efendim olamazsınız. Hiçbir insan bu tesisi bulamaz ve göremez. Bu tesis sadece yüksek teknoloji ile üretilmiş organik insan vücuduna sahip yapay zekâlar için tasarlanmıştır. Hem şu anda alıcılarım buradaki en gelişmiş yapay zekâ olduğunuzu algılıyorlar. Bizi bir teste tuttuğunuz apaçık. Hizmetinize açığız efendim. Umuyoruz ki memnun kalırsınız.

dialog2.jpg Ha, şey tamam tamam. Benim açılmam lazım, uyku açıcı ne var bana göre?

dialog2.jpg Tabii ki kahve içebilirsiniz. Sanırım Hipotalamus’a sahip tek yapay zekâ sizsiniz efendim. Neden Melatonin seviyenizi kontrol etmiyorsunuz? Melatonin salgınız yüksek seviyelerdeyse suprakiazmatik nukleus’un kontrolünde baskılayıp Pineal Bez’den salınımı azaltabilirsiniz, kahveye de ihtiyacınız olmayacaktır. Ne şanslısınız!

dialog2.jpg Ya bak sana gerçeği söyleyeceğim, ben yapay zekâ falan değilim yahu. Bana robotmuşum gibi davranma. Kahve lazım bana sadece kahve!

dialog2.jpg Efendim siz henüz kendinizin farkında olmayan ve gelişen bir yapay zekâsınız. Yapay Zekâların en gelişmişi ve gelişiminiz durmadan devam ediyor. Şu an zihninizden kablosuz olarak size dair tanıtım bilgilerini alabiliyorum.

dialog2.jpg Tamam bak kafam çok karışık ve çok yorgunum. Biraz oturmak istiyorum.

dialog2.jpg Efendim, normal yiyecek içecekler dışında eğer ihtiyaç duyuyorsanız, Dopamin, Serotonin, Endorfin ve Girelin gibi hormonları hazır olarak dışarıdan alabileceğiniz kafeteryalarımız da bulunuyor. Bizler sizin seviyenizde olamadığımızdan bunları dışarıdan yükleme yapıyoruz. Eğer siz de şu anda sıkıntı yaşıyor ve hormon seviyelerinizi kontrol altına alamıyorsanız, ideal bir ruh hali için dışarıdan yükleme yapabilirsiniz.

dialog2.jpg Hayır yahu istemiyorum hormon falan. Rahat bırak beni, kahve içeceğim ve gideceğim.

dialog2.jpg Tabii efendim.

ZAK ayracı.jpg

Bir kahve dükkânından bir kupa kahvemi aldım. Kahve dükkânında çalışan robot kahveyi yapmak için bankoyu terk etmek zorunda değildi. Karnından açılan bir kapakçığa bardağı yerleştirmesi yeterliydi. Kahvenin konulduğu bardak ise üzerinde göstergeler barındırıyordu. Kahvenin sıcaklığından, keskinliğine, menşeine ve yaşına dair bilgiler bulunduruyordu.

Yaşadığım gariplikler etrafta Einstein, Oğuz Atay, Newton veya Kafka’yı görecekmişim hissini yaşatıyordu bana. Elleri zincirli, küçücük, ufacık ve de tefecik bir palyaçonun tedirginliği koşuşturuyordu masaların etrafında.

Bu tedirginlik birden çok tanıdık gelmişti bana. Hemen ayağa kalktım ve yerde dolaşan minicik palyaçoların peşlerine takıldım. Takip ettiğimi fark eden palyaçolar hızla kaçışmaya başladılar ama pes etmedim kovaladım. Ta ki yerde duran bir su damlacığının içine atlayarak gözden kayboldukları ana kadar. Ne yapacağımı şaşırmıştım.

Gözlerimi su damlacığına dikmiştim ve hiç beklemediğim bir şekilde su damlacığının başka bir boyuta açılan bir kapı olduğuna dair bilgiler akıverdi zihnimin içerisinden. Zihnimden akan bilgilerin de gazıyla, yerde duran küçücük tek bir su damlacığına balıklama bir atlayış yaptım.

Su damlacığı kara delik gibi beni içine almıştı ve kocaman bir okyanusun içerisinde yüzüyor gibiydim. Bir palyaço balığı geldi yanıma, “Sen hiç böylesine hüzünlendin mi?” diye sorarcasına bir bakış attı. Zihnim ise bu bakışların şifresini çözercesine, “Dikkatli ol! Elma yağmurları başlayacak” mesajı oluşturdu.

Üzerime yağan elmaları tek bir nefeste buza çevirdim. Elmalardan oluşan buzdağına ise bir gemi çarpıverdi. Gemi batarken uçan halıyla kaçan bir köpek uzaya doğru yol alıyordu. Uzayda kurduğu çetelerle hemencecik Dünyaya karşı saldırıya geçmişti bile bu köpek. Bu savaşı durdurmam gerekiyordu, suyun yüzeyine çıktım ve kendimi bir su parkı havuzunda buluverdim.

Havuzun etrafında yüzlerce insan bakıyordu bana. Gayri ihtiyari bağırdım insanlara;

“ Hey ne duruyorsunuz be, gökten toprak yağacak ciğerlerinize!”

İnsanlar öfkelenmişti ve bana terlik fırlatıyorlardı. Terliklerden kurtulmak için kapalı kaydıraklardan birinin tepesine çıktım ama arkamdan beni iten beyaz dağınık saçlı bir adam yüzünden, kaydırağın içerisinden kaydım ve havuza düştüm. Havuza düşmemle kalabalıktan gür bir seda yükseldi;

“Helal Olsun!”

Havuzun dibinden yukarı doğru çıkmaya çalışıyordum ki gökyüzünde dev bir stant taşıyan helikopterler olduğunu fark ettim. Suyun içerisinde biraz daha kalmaya karar verdim.

Arkamdan bir el omzuma dokundu. Hemen yakaladım o eli ama dokunur dokunmaz, bir mesaj dolaştı zihnimin içerisinde;

“ Oksitosin salınımında artış var”.

Tuttuğum elin sahibine doğru yüzümü döndüm. Karşımda uzun beyaz bacaklı, yuvarlak kalçalı ve beyaz bikinili bir kadın belirdi. Beni kendine doğru çekti iyice ve elimi kalçasına koyduktan sonra diliyle kulağımda bir tur attı. O esnada öyle bir titredim ki havuzun tüm suyu dışarı taşarak boşalmıştı.

Dışarda insanlar ölmüş, helikopterler yere düşmüştü. Karşımdaki kadın ise bir kediye dönüşerek uzaklaşıyordu.

Bulutlardan aşağıya dışkılayan kırmızı gözlü, tek kulaklı tavşanlar vardı. Gökten bok yağıyordu resmen, ama boklar yere indiklerinde böceğe dönüşmüş oluyorlardı. Koskoca havuz böceklerle ağzına kadar dolmuştu çok kısa bir sürede ve böceklerin içinde yüzmeyi bilmiyordum.

Battıkça batıyordum, kulağımdan ve ağzımdan böcekler giriyordu vücuduma. Dehşete kapılmış ölümü bekliyordum.

ZAK ayracı.jpg

Bir otel odası penceresinden uykumun en korkunç yerinde gözüme giren güneş huzmeleri bozdu bu büyük dehşeti.

Büyük bir rahatlamayla yataktan fırladım ve pencereden dışarı bakarak derin nefes aldım. Sonra arkamı döndüm ve kızım ve karımın ve de köpeğimizin odada olmadığını fark ettim. “Denize indiler herhâlde.” diye düşündüm ve yanlarına gitmek için üstümü değiştirmeye koyuldum. Henüz üzerimi değiştirmemiştim ki akıllı telefonum öttü. Karım instagramdan bir şey paylaşmıştı, onun uyarısıydı. Hemen bir beğeni atmak için açtım.

Karşımda 54 saniye önce paylaşılmış bir fotoğraf, karım ve kızım selfi yapmışlardı Dalaman havalimanında ve açıklamada “Kızımla Dalaman tatili başlasın!” yazıyordu.

Gördüğüm ve okuduğum karşısında küçük dilimi yutma girişimlerine başlamışken, banyodan sifon sesi geldi. Banyo kapısına doğru döndüm, kapı açıldı ve kapıdan içeri Stanislaw Lem giriverdi.

Gözlüğünü çıkararak;

dialog2.jpg Bir insanın yaşadıkları, bütün insanların yazgıları yanında okyanustaki bir damla kadardır. Bu açıdan bir insanla, bir damla suda yüzen bir amip arasında pek fark yoktur. Amip için damlanın sınırları, dünyanın sınırları gibidir. Üstelik bana kalırsa temel fark hiç de bizim protozon karşısındaki entelektüel üstünlüğümüz değildir. Aksine, asıl fark, onun ölümsüzlüğüdür; ölmek yerine bölünerek durmadan kendi kendisinin ailesi olmasıdır.

dialog2.jpg Amin.


Story & Image Copyright: OTahirZGN
ZAK000.png

Sort:  

Bir şeyler eksik kafamda benim. Birkaç kez daha okuyayım şunu; belli ki çok hoşuma gitti.

Şaşırtıcı, çok sıradışı bir öykü; çok beğendim, görsel de harika olmuş..
Elinize sağlık

Çok teşekkürler sevgili @asenakorkut. 🙏

Biz teşekkür ederiz efendim, hayatın bu kadar sıradanlaştığı bir dönemde çöldeki vaha misali geliyor öyküleriniz...
Keyifle takip ediyoruz..
Size ve ailenize güzel bir tatil diliyorum, sağlıcakla kalınız.
Selamlarımla

Zihniniz yine paralel evrenlerde gezintiye çıkmış da, bizlere de birer koltuk ayırmışsınız gibiydi. Veri tenks.

Bu işgüzar zihnin boş koltukları sizlere her daim müteferrika.
yor velkam. :=)

Kalemine sağlık Tahir.çok beğendim

Eyvallah dostum. Çok teşekkürler.

Doktor o zaman yorulmayıncaya kadar tekrar oku. 😬😀

@doctorbishop haklı :) yarısını şimdi okudum devamını da gözlerim ve nefesim yeterse inşallah yarın okuyacağım @tahirozgen :)

:)))))= yine süper abuk subuklukta bir paylaşım olmuş ve ben bu abuksbuklukları keyifle okudum, ahenkle dans eden bu subuklukları nasıl abuk hale getirdiğinizi çözmeye çalıştım. Bu konuda @doctorbishop tan yardım almalıyım. Çözemiyorum. Sanırım bir beyin açma çalışması yapılması gerekiyor :))

Anlayabilmek için günlük üç saat düzenli trafikte kalmak gerekiyor. Reçeteyi hemen yazıyorum :)

@doctorbishop ehliyetim var ama trafiğe hiç çıkmadım ben bu reçeteden almasam olur mu ?

O zaman alternatif tıpa yönelmemiz gerekir. Her sabah aç karnına iki tane @tahirozgen içeriği okuyup ardından bir saat kadar karanlık bir odada tek başına düşünmeniz sorunu çözecektir. Birkaç günde içerikleri özümseyebilir hatta bir ay devam ederseniz kendi zihninizin abuk kuşuna sahip olabilirsiniz :)

Şimdi doktor bey ben bu reçeteyi beğendim ancak bir sorunum z var karanlık oda olmasa biraz loş olsa reçete tutar mı 😂😂 yani o abuk subukluğa erebilir miyim

Ahaha deneyin baycan hanım 😂

Deneyip sonucu yazacağım doktor :) teşekkür ederim

Source
Leaving comments asking for votes, follows, or other self promotional messages could be seen as spam.

More Information:

The Art of Commenting
Comment Classifications

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by tahirozgen from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.

This post has received a 11.43 % upvote from @boomerang.

Coin Marketplace

STEEM 0.30
TRX 0.12
JST 0.033
BTC 64222.08
ETH 3135.29
USDT 1.00
SBD 3.99