Bugün çok yoğun bir gün geçirdim ve maalesef yazdıklarımı İngilizceye çevirecek vaktim olmadı, Bir an önce paylaşım yapıp, @baycan arkadaşımın düzenlediği profil resmi yarışması için çalışmaya başlamam gerekiyor. Aslında benim için çok özel bir yazı, çok önemli bir konudan bahsediyorum benim için. Muhtemelen bir sonraki videomun altına bu paylaşımın İngilizcesini yazarak paylaşacağım.

HAYATIMIN ANLAMI NEDİR?

İnsanlık, tüm tarihi süreç boyunca bu tip sorulara cevap aramıştır. Ben kimim? Bu dünyaya neden geldim? Neden varım?
Dünya hangi amaçla var edildi? Öldükten sonra bana ne olacak?
Hepimiz içinde bulunduğumuz çevrenin yardımıyla bu sorulara kendimizce tatmin edici ya da değil, cevaplar bulur, avuturuz kendimizi. Bulduğumuz cevaba olan yaklaşımımız bize bu cevabı öğreten sisteme ne kadar güveniyorsak o kadar sağlam olur ve benliğimizde kabul görür. Böylece hayata dair kendimize göre bir bakış açısı geliştirmiş oluruz. Ne için yaşıyorum sorusu günlük hayatımızda yaşadığımız zorluklar da üstüne eklendiğinde çekilmez olur. Ve bu duyguyu hisseden insanların tüm dünya yüzüne yayılmış olduklarını söylersek yanlış olmaz. Neden hayatta sıkıntılar çekmek zorundayız?

Bu soru, her zaman rahatsız edicidir. Kabul ediyorum. Çok istediğimiz bir şeyi elde etsek bile, ondan hemen sıkılıp başka bir şeyin peşine düşeriz. Hadi ama, sizin için de öyle değil mi? Sahip olduğumu anladığım anda ilgim başka bir yöne kayar. Amacına ulaşan insan hemen sahip olduğu başarıyı kanıksar ve ondan sıkılır. Sonra da olan şudur: o kadar çalışmaya ve yorulmaya değmediğini görmektir. Yıllar süren bir eziyetin sonunda yaşanan mutluluk ne kadar büyük olursa olsun, bu sevinç onu elde etmek için harcadığın çabadan çok daha küçüktür. İnsanlar, sorularının cevabını her yolla aramaya devam ediyor. Hem biyolojik olarak hem de zekâ olarak, psikolojik çalışmalar, meditasyon yöntemleri, farklı inançlar… hepsi geçici bir mutluluk ve huzur verse de sorular olduğu yerde duruyor. Bu çeşit çeşit geçici çözümlerin çoğu, insan olarak özelliklerimizi hiçe sayar. Kimisi yeme düzenini, kimisi nefes alışverişini değiştirmeye çalışır. Bunların hepsi bu sorular aklımızı meşgul etmesin diye insanların eline verilmiş oyalama araçlarıdır. Böyle şeyler yaparak sorularımıza cevap bulamayız. Sadece huzurlu olduğumuzu sanırız, yani bir nevi psikolojik rahatlama sağlamış oluruz. Ama bu sorular bir kez aklımızı kurcalamaya başlamışsa artık geri dönüş yoktur. Kendimizi ne ile oyalarsak oyalayalım kaçış yoktur.

Her zaman zihnimiz mantıklı bir çözümü özleyecektir. Varoluşumuzun ilk gününden beri doğayı izlememizin, üzerinde araştırmalar yapmamızın sebebi de budur. Anlamaya çalışırız. Ancak araştırdıkça daha karmaşık, bitmeyen bir bilgi yığınının içine düşüyoruz.

Bilim adamları, belgeseller, okulda anlatılanlar falan zaten sanki bir filmdir. Bize bilim kurgu bir öykü anlatırlar sanki. Çünkü onlar da bir sürü şey anlatıp sonunda yine bizi sorularımızla baş başa bırakırlar. Net bir cevap veremezler çünkü ona sahip değiller. Bu soruların cevabını bulmak için yeni bir metoda ihtiyacımız var. Öyle bir metot olmalı ki, neden yaşadığımıza dair gizli cevabı herkesin kendi hayat serüveninde uygulayarak öğrenmesini mümkün hale getirsin. Şimdiye kadar sürekli alarak yaşadık. Her şeyi almak istememizin sebebi, gerçeğe olan özlemimizdir. Zengin olmak istemek, anne olmak istemek, yemek yemek istemek… aklımıza ne gelirse aslında bu cevaba duyduğumuz özlemden gelir. Ama bir metot var ve deneysel. Henüz bizlerin geçmediği yollardan geçen insanlar tarafından ortaya atılmış, ben onlara bilgeler diyorum. Onlar bize göre olağan üstü, kedilerine gör olağan olan serüvenlerini aşama aşama paylaşmışlar. Tamamen tecrübe ve uygulamadan oluşuyor. Ben de elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım paylaşımlarımda.

İNSAN GELİŞİMİNE BİLGELERİN BAKIŞI

Hayatın anlamını keşfetmiş olan bilgeler, içinde yaşadığımız dünyada, aslında mutlu olma isteğinden başka hiçbir şeyin olmadığını düşünürler. Bu ise, her şeyi oluşturan güçtür. Bu istek, üst sistem tarafından kasti olarak oluşturulmuştur. Bu sebeple bizler bu gücü mutluluk olarak hissederiz. Üst sistemin gücünün yokluğu ise, bedenimizde acı hissetmemize, hastalanmamıza, sebep olur. İşte bu sebeple, sadece mutluluk ve mutsuzluk hissederiz. Diğer tüm hisler bu ikisinden türemiştir. Aklımız sadece bize gereken maddi şeyleri elde edebilmemiz için çalışır. Bu yüzden bir şeyin faydalı mı zararlı mı olduğunu ayırt etmek için donanımlıdır.

Bu konu son derece uzun ve mutlaka geri döneceğim.

STEEMİTİN GÜZEL İNSANLARI BÖLÜMÜ

Hakkınızda yazacak çok şey var tabi ki ama bugün vaktim kalmadı, mutlaka bir sonraki postumda özelliklerinize de yer vereceğim sevgili @arafs @banum @basak ve @batuhoca lütfen kusura bakmayın, her birinizden bahsetmeyi çok istiyorum.

🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨🎨

STEEMİT
YOUTUBE
D-LİVE
D-TUBE
FACEBOOK
INSTAGRAM

WHO AM I?