Öykü: Cezaevinde İlk Gece

in #tr6 years ago (edited)


CEZAEVİNDE İLK GECE


Hakan bir çok kez olduğu gibi gene Cumhuriyet Savcısı' nın karşısındaydı. Daha önce bu anı o kadar çok kez yaşamıştı ki bedeninde en ufak heyecan belirtisi bulunmamaktaydı. Bir an önce salıverilmeyi ve tekrar sokaklara, yarım bıraktığı işlere dönmeyi bekliyordu. Her seferinde de böyle olmamış mıydı? Fakat bu sefer durum farklıydı. Savcıya verdiği ifadeden sonra yanındaki iki polis ve kollarındaki kelepçe ile adliye koridorunda beklerken hakkında tutuklu yargılanma kararı verildiğini öğrendiğinde beyninden vurulmuşa döndü.

Önce şaka sandı, daha sonra durumun ciddi olduğunu anlayınca dizlerinin bağı çözüldü. Adliyede bir çok dosyası olsa da daha önce hiç cezaevine girmemişti. Bu durum ona çok ağır geldi ve polislere kendisini cezaevine götürmemeleri için yalvarmaya başladı. Israrla bir daha yapmayacağını söylüyordu. Fakat polisler ona: "Sözlerinin boş olduğunu, kendilerinin emirleri uyguladığını, Savcının kararlarını uygulamak zorunda olduklarını" söylediler. Fakat Hakan durumun verdiği psikolojik çöküntü ile yalvarmanın şiddetini artıyor ve kendini yerlere atıyordu. Kendisini zapt etmeye çalışan polis memurları kendisini yatıştırmak ve bir an önce sağlık kontrollerinden geçirip en sıkıntısız şekilde cezaevine teslim etmek için " formaliteden tutuklanıyorsun, bir iki güne mahkemen görülür adli kontrol ile serbest kalırsın, iki gün dişini sık içeride delikanlı adamsın " gibi sözler söylüyorlardı. Hakan bu sözler neticesinde biraz rahatladı. Sonuçta kimseyi öldürmemişti, kimseye tecavüz de etmemişti onu içeride ne kadar tutabilirlerdi ki ? Hem cezaevinden çıkınca namı daha da yayılırdı. Yavaş yavaş kendine gelen Hakan hastanede gereken sağlık kontrollerinden geçti.

Hastanede işlemleri tamamlanan Hakan polis aracı içerisinde cezaevine yaklaşırken önce yüksek kuleleri gördü. Daha sonra duvarların önündeki demir kapı yavaş yavaş küçülmeye başladı ve kendilerini ilk karşılayan Jandarma oldu. Polislerden bir tanesi polis aracından indi ve jandarma komutanı ile konuşmaya başladı. Daha sonra Jandarma Hakan' ı teslim aldı ve cezaevinin mahkum kabul kapısına doğru yürümeye başladılar. Yürürlerken Hakan kendisini çok özel hissetti. Kulelerde, duvarlarda ve diğer her yerde bulunan Jandarma personelinin kendisini izlediğine ve kim olduğunu merak ettiğine emindi. Ayrıca geldiği için Cezaevinin alarma geçtiğini ve tüm personelin hazır olduğunu düşünüyordu. Fakat bu düşünceler cezaevinin mahkum kabul bölümünde yok oldu. Çünkü Hakan kimsenin umurunda değildi, kimse kendisiyle ilgilenmiyor, bir şey sormuyor sadece dosyasına bakılıyordu. Her gün onlarca kişi cezaevine geliyor ve onlar kişi tahliye olup gidiyordu. Kendisi özel değildi. Hiç bir zaman da özel olmayacaktı.

Bir anda küçük dağları ben yarattım psikolojisinden çıktı ve tekrar karamsarlığa büründü. Karamsar düşünceler zihnini sarmaya başladı. İnfaz koruma memurları giriş işlemlerini tamamlarken birazdan dayak yiyeceğine çok emindi. Aklına izlediği cezaevi dizileri ve filmleri geliyordu. Mutlaka memurlardan dayak yiyeceğini sonra da verildiği koğuşta mahkumlar tarafından da dayak yiyeceğini hatta tecavüze uğrayacağını düşünüyordu. Fakat bu böyle olmadı. En azından memurlardan dayak yemedi.


Koğuşu belirlenen Hakan B10 koğuşuna verildi. İçeriye girdiğinde tüm koğuş ona bakıyordu. Kendisi o an ne yapacağını bilemedi. Ağzından "Selamun Aleykum" sözcüğü zorlayarak da olsa çıktı. Mahkumlardan bazıları yarım ağızla Aleykum Selam dedi. Kimisi başıyla selam verdi kimisi ise hiç oralı olmadı. Kendisi gasp ve yaralama suçundan tutuklandığı için kendi suç grubundan mahkumlar ile aynı koğuşa konulmuştu. Buradaki herkes birilerine zarar vermişti ve kimse tekin durmuyordu. Dövmeli suratlar, jilet kesiğinden görünmeyen kollar, berbat bir ter kokusu, kirli yataklar... Hiç bir şey güzel görünmüyordu.

Her yatakta birilerinin eşyasının olduğunu gördü ve bu yüzden yataklara yanaşmaya cesaret edemedi. Bir kenara çöktü ve beklemeye başladı. İçi içini yiyordu. Henüz kimse kendisiyle konuşmamıştı. Kendisi de kimseyle konuşmaya cesaret edemiyordu. Dışarıdaki bitirim Hakan içeride bir hiç olmuştu. Ne yapacağı konusunda en ufak fikri yoktu. Acaba annesi ve babası kendisinin nerede olduğunu biliyor muydu? Cezaevine düştüğünü öğrenince ne yapacaklardı? İçeriye girerken cebinden olan elli Türk Lirasından başka parası yoktu ve bu kadar para ile ne kadar idare edebilirdi. Acaba yemek verecekler miydi? Eğer tahliye olmazsa yıllarını burada nasıl geçirecekti?

Bunalım tüm bedenini sararken kapının mazgalı açıldı ve bir infaz koruma memuru akşam yemeği getirdiğini söyledi. İçeriye tencereler ile yemekler verildi. Yeteri kadar makarna, tavuk butu, domates çorbası ve yanında kazandibi tatlısı gördü. Gördüğü yemekler biraz moralini düzeltti. En azından yemeklerin iyi olduğunu ve burada aç kalmayacağı fikri kendisini iyi hissettirdi. Daha sonra herkesle beraber ortak masaya oturdu. Koğuş meydancısı herkesin yemeğini dağıttı ve kendisi de payını aldı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes sadece yemeğini yiyordu. Kendisi konuşmalı mı konuşmamalı mı bilemedi. Fakat umursanmadığından emindi.

Gece iyice bastırana kadar herkes bir şeylerle oyalandı ve vakit böylece geçti. Mahkumlar yavaş yavaş yatağına çekilip yatmaya başladı. Yere yatan bazı mahkumlar gördü. Yatakta yatamayacak tek kişinin kendisi olmadığını farketmek biraz iyi hissettirdi. Kendisi de sandalyeye oturdu ve karamsar düşüncelerle dolu kafasını kollarının arasında masaya koyarak uyumayı denedi.

Hakan gece boyunca sık sık uyandı. Her uyuya kalışında kabus görüyordu. Fakat son uyanışı bir çığlık sebebiyle oldu. Gözünü açtı ve karanlıkta yerde debelenen bir insan gördü. Debelenen bu kişi yandım diyerek bağırıyor su istiyordu. Daha sonra yataktan bir başkası fırladı ve ışığı açtı. Işık açılır açılmaz bir mahkumun elinde su ısıtıcısı olduğunu ve yerlerin de ıslak olduğunu gördü. Anladı ki mahkumlardan biri diğerinin üzerine kaynar su dökmüştü. Bir başka mahkum hemen koğuşta bulunan kırmızı butona bastı. Hakan şok olmuş yerinde dururken ve koğuş karışmışken içeriye bir düzine infaz koruma memuru girdi. Yaralanan mahkumu koğuştan çıkardılar ve kimin yaptığını sordular. Su ısıtarak yatan mahkumun üzerine döktüğünü itiraf eden diğer mahkum görevliler tarafından koğuştan alındı ve koğuş kapısı kapatıldı.

Koğuştaki herkes uyanmıştı. Kimisi olayı umursamadan geri yatağına yattı. Kimisi ise olayı diğer mahkumlarla konuşmaya, neden olduğuna dair komplo teorileri üretmeye başlamıştı. Hakan ise hayatında hiç bu kadar korkmamıştı. Bu olay neden olmuştu ki? Bir gün aynısının başına geleceğinden emindi. Bu şekilde nasıl tekrar uyuyabilirdi. Birisinin kendisini yakmayacağını ya da kırdığı bardakla boğazını kesmeyeceğini nasıl bilebilirdi? Kafasındaki paranoyalar iyice kendisini sardı ve psikolojik olarak dibe vurdu. Kendisini bu cehennemde nasıl savunabilirdi ki? Fakat emin olduğu tek bir şey vardı. Dışarıda yaptığı o yanlış eylemler sebebiyle hayat kendisinden intikam alacaktı....


Posted from my blog with SteemPress : https://hkmusic.timeets.com/2018/09/04/oyku-cezaevinde-ilk-gece/

Sort:  

Congratulations @hkmusic! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

Award for the number of upvotes

Click on the badge to view your Board of Honor.
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Do not miss the last post from @steemitboard:

SteemFest³ - SteemitBoard support the Travel Reimbursement Fund.

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Coin Marketplace

STEEM 0.19
TRX 0.15
JST 0.029
BTC 63818.94
ETH 2624.28
USDT 1.00
SBD 2.78