İlkeler liste yapılsa aslında on maddeyi geçmez, hemen tüm ulusları, dinsel ve etnik kökeni de kapsar kanısındayım. Ortak iyilik için gerekenler çok basit temellere oturuyor; yalan söylememek, hak yememek, adil olmak gibi...
İlkeler yapıları itibarı ile üzerlerinde tartışma yapılamayacak kadar insan iyiliği sonucuna dayandığı için kabul edilme oranları da yüksek olacaktır.
Toplumdaki kanaat önderleri ve veya siyasiler genel toplumsal beklentiden ivmelenir, ilkeleri olan bireyler ilkeli siyaset talep ederler.
Binlerce alt kola ayrılabilir, detaylandırıblir ama kötünün ilke olarak alınması hayatın olağan akışına ve eşyanın tabiatına aykırı olacağından kabul görmez, zorlama şartlar altında kabul görse de ancak belirli bir dönem için geçerli olur. Tarihte birçok örneğini görebileceğimiz gibi bu dönem bitmeye mahkumdur. Biterken yerine getireceği ilkeli dönemi de hazırlar aslında...
Toplum ne kadar ilkelerine sahip çıkarsa o kadar mutlu oluyor görüşündeyim, yukarıdan tasarlanan sistemler içselleştirilemediği için sağlam temellere oturamıyor.
Batı medeniyeti dediğimiz temeli hukuk olan sistemin başarısının altında ya da, yükselen doğu medeniyetinde temeli çalışkanlık olan benzer ilkeler sisteminin yattığını söyleyebiliriz sanırım.
Kendi medeniyetimizi yaratmak kendi ilkelerimizi tanımakla, uygulama azmiyle başlayacak...Ama tabandan başlayacak..
Görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ediyorum, yeni tartışmalarda görüşmek üzere :)
Selamlar