Petrol Kaynakları

İsveç Kraliyet Teknoloji Enstitüsü, Kungliga Tekniska Högskolan (KTH) araştırmacılarından V. Kutcherov, A. Kolesnikov ve A. Gocharov ortak çalışmaları 26 Temmuz 2009'da Nature Geoscience dergisinde " Üst-Manto Şartları Altında Üretilen Metan Kaynaklı Hidrokarbonlar" başlığı altında yayınlanmıştır.

İlgili araştırmacılar, ham petrol ve doğal gazın alışılagelen, hiç sorgulama gereği duyulmadan kabul edilen bitki ve hayvan fosillerinden kaynaklanmak zorunda olmadığını kanıtlamışlardır.

Çalışmanın özetinde, varolan mevcut kanının aksine, üst-mantoda üretilen hidrokarbonların, Dünya kabuğundaki sığ bölgelere derin faylarla taşınabileceği ve petrol rezervlerine katkıda bulunabileceği önerilmiştir.

Çalışmalarında, metan ve etanın üst-manto koşullarında kimyasal reaktivitesini İzlemek için lazer ısıtmalı elmas örs hücrelerinde in situ Raman spektroskopisi kullanılmıştır.

In situ Raman analizi nedir?

Numunenin bir kısmının, yerinden çıkarılmasının mümkün olmadığı ya da tercih edimediği araştırmalarda kullanılan bir yöntemdir. Nitel analiz, saçılan radyasyonların yoğunluğunun ölçülmesi ile yapılabilirken nicel analiz dağınık radyasyonların frekansı ölçülerek yapılabilir.

Araştırmacılar, çalışmanın detayında, metanın, 2 GPa'dan daha yüksek basınçlara ve 1000-1500 K aralığındaki sıcaklıklara maruz kaldığında 2-4 karbon içeren doymuş hidrokarbonlar ( etan, propan ve bütan), moleküler hidrojen ve grafit oluşturmak için kısmen reaksiyona girdiğini göstermişlerdir.

Diğer taraftan etanın benzer koşullara maruz kalması metan üretimiyle sonuçlanır ki bu durum doymuş hidrokarbonların sentezinin tersine çevirebileceğini gösterir.

Çalışmanın tümü incelendiğinde, ulaşılan sonuçların, metandan daha ağır hidrokarbonların üst mantoda abiyogenik süreçlerle üretilebileceğinin önerildiği görülebilir.

V. Kutcherov'a göre, bu sonuçlar, ilgili alanda çalışan araştırmacı ve uzmanların uzun zamandır korkusu olan, petrol kaynaklarının kurumadığının açık bir göstergesidir.

Aynı zamanda, fosil kaynaklı petrolün, yerçekimi ya da başka güçlerin yardımıyla petrol yatakları açısından zengin olan ABD'nin Teksas eyaleti gibi 10,5 kilometrelik bir derinliğe kadar inmesini olanaklı kılma şansı olmadığını da ekliyor akademisyen...

"Bizim araştırmamızın ham petrol ve doğal gazın fosiller dahil edilmeden meydana geldiğini gösterdiğine hiç şüphe yok!"

Çalışmanın petrol bulmadaki başarı oranını, %20 lerden %70 lere taşıyarak kayda değer sonuçlar getireceğini belirten Kutcherov, oldukça pahalı bir süreç olan petrol sondaj maliyetlerinin radikal şekilde değişmesiyle, ilgili şirketler ve son kullanıcı açısından olumlu sonuçlar getireceğini de bellirtiyor.

Profesöre göre, Dünya bir çeşit ince örgülü kafesle bölünmüş olup, bu kafes şebeke halinde, yer kabuğunun altında yatan, göç yolları olarak da bilinen, çatlaklara eşdeğerdir.

Bu çatlakların kesişim noktaları petrol sondajı için en uygun noktalardır.

Profesör, sıradaki araştırmalarının, bu kesişim noktalarının daha doğru ve verimli olarak saptanabilmesi için yeni deneyler yapmak olduğunu ifade etmektedir.

Bu konuda yapılan araştırmalar, yukarıda örneği verilen çalışmanın neredeyse yüz yıl ötesinden başlamıştır.

Alman bilim insanı A. Wegener' in Tektonik Plakalar çalışmasından tutun, Prof. V. A. Krayushkin ' e kadar değişik ülkelerden birçok uzman, abiyotik teori üzerinde büyük emek vermiş, teorilerini kalıplaşmış fosil yakıt teorisine karşı, günümüz bilim-engizisyon mahkemelerinde Galilei'den çok daha güçlü savunmuşlardır.

Batı bilim dünyası ancak 1990'ların ortasında, o da doğu kökenli bilim insanlarının zorlamalarıyla, konuyu tartışmaya ancak açabilmişken, SSCB'de Stalin döneminde, 1950'lerde bu çalışmaların başladığını araştırmacıların gayretleri ile öğrenebiliyoruz.

Aklımdaki fosil yakıt ezberini diğer pek çok çalışmasına ek olarak değiştiren bu araştırmacılardan belki de en çok severek takip ettiğim birini kaynak olarak belirtmeyi zorunluluk olarak görüyorum; F. William Engdahl...

Bizim aydınlar ! onun çalışmalarından parçalar koparıp, kitap satışı peşine düşmeden sizler asıl kaynaktan okuyun lütfen...Türkiye'de yayımlanan birçok eseri mevcut olduğu gibi İngilizce kaynaklardan, sosyal medya üzerinden de takip edebilirsiniz.

Bilim, sürekliliği olan, sürekli sorgulanması gereken, ancak bu yapısıyla uygarlığa değerli katkı sağlayan bir konudur. Dogmalar yerine gerçekleri koyar karşımıza...

Son olarak sizlerden bir ricam var;

V. Kutcherov ve arkadaşlarının tariflediği kafes/ yerkabuğu çatlağı kesişimleri ve hidrokarbon üretimi bağlamında aklınıza gelen potansiyel sondaj noktalarını bir düşünün lütfen...

Tektonik hareketlerin fazla olduğu, fay hatlarının sadece yeni betonlaşma için bahane olarak kullanıldığı bir yerler var mı bildiğiniz?

Doğal felaket dediğimiz sakın doğal ezberciliğimiz olmasın?

Kaynak ve detaylı bilgi için:
1-
https://www.researchgate.net/profile/Anton_Kolesnikov2/publication/235968183_Methane-derived_hydrocarbons_produced_under_upper-mantle_conditions/links/02e7e53395f110fdf2000000.pdf

2-
https://www.kth.se/en/aktuellt/nyheter/lattare-att-hitta-olja-1.43372
3-
https://www.engineering.com/DesignerEdge/DesignerEdgeArticles/ArticleID/12361/Does-Petroleum-Have-to-Come-from-Squashed-Dinosaurs.aspx
4-
http://www.williamengdahl.com
5-
https://www.thermofisher.com/blog/metals/oil-well-construction-casing-and-tubing/