Fütursuzca İzlenmesi Gereken Filmler #10: To Kill a Mockingbird (1962)
Hello everybody. I am talking about films, in this series. I will criticism about films I watced. Actually, it is not exactly criticism. It is more like comment. Because I am not critic. I just talking about films. I say features or scenes what I liked. If I watched another films by the same director, I tell about them too.
Herkese merhaba arkadaşlar. Sndbox için türkçe bir film serisi bu. Seri bayağı uzun sürecek büyük ihtimalle. Önce eski hazırladığım listedeki hoşuma giden filmlerden bazılarını paylaşacağım sonra da yeni filmler izledikçe sürekli olarak her gün ekleyeceğim onları seriye. Daha önceden de sndbox a film serisi yapmıştım ama onu ingilizce yazıyordum. Bu türkçe olacak. Bu postta eskiden yazmış olduğum filmlerden biri olan To Kill a Mockingbird filminden bahsediyorum. Eski yazdığımı okuyan olmuştur belki.
Size yalnız akşamlarınıza eşlik edecek, kahvenizi yudumlarken izleyebileceğiniz, hani şöyle değişik bir film olsa da izlesek diyeceğiniz anlar için ya da lan birisi steemitte yazmıştı şöyle bir film dur bir açıp izleyim bakayım neymiş diye düşüneceğiniz anlar için güzel bir film serisi bu. İzlediğim filmlerden böyle biraz değişik olanları, yani bu fularlı kesim nasıl diyorsa işte biraz sanatsal olanları sizlerle paylaşacağım bu seride. Filmler üstüne biraz konuşacağım. Gerçi pek beceremem film yorumu yapmayı ama kendi çapımda izlerken hissettiklerimi anlatacağım işte size. Fazla da kasmaya gerek yok.
Filmin konusundan bahsedeyim biraz. Filmde 1930' ların Amerikasında bir beyaz kadına tecavüz suçlamasıyla yargılanan bir zenci var. Biliyorsunuz o zamanlarda siyahiler aşağılanıyor. Ve davada çevresinden gelen tüm baskılara rağmen bu zenciyi savunan bir avukat var. Harper Lee' nin kitabından uyarlanmış film. Kitabı da var bende ama henüz okumadım. Filmi bile böylesine güzelse kitabı muhteşemdir diye tahmin ediyorum. Ama kitabı okuyan bir arkadaşım filmin kitaba göre çok eksik kaldığını söyledi. Çoğu şeyi atlamışlar filmde.
Benim filmdeki eksik gördüğüm ya da şöyle olsaydı daha güzel olurdu dediğim şeyler şunlar oldu. Mesela filmdeki mahkeme sahnesi biraz daha uzatılabilirdi. Kitapta ne kadar süreyle anlatıldığını bilmiyorum ama. Ve zencinin ölümü de çok ani oldu. Neden kaçmaya çalıştı, nasıl vuruldu, mahkeme neden umudu kesti, filmde bunların hiçbirinin ayrıntısı yoktu. Bu açıdan, filmin eksik olduğunu düşünüyorum. Biraz daha ayrıntılı sahneler olmalıydı film biraz daha uzun olsa gayet iyi olurdu. Hatta filmin uzamasına da gerek yok gereksiz sahneler çıkarılıp dha iyi bir kurgu yapılabilirdi. İzlemenizi tekrar tavsiye ederim. Eğer boş vaktiniz varsa izleyin ama dediğim gibi önce kitabı okumak bu film için çok daha memnun edici olur. Kendinize iyi bakın azizim...
azizim bu aralar nedendir bilmiyorum, öz eleştiri yapıp sürekli kendimi yargılıyorum bundan mıdır bilemedim suç, psikoloji, gerilim tarzı filmler-diziler hoşuma gitmeye başladı. Prison Break ile bu serüvene çıktım şimdi de bu yazıyı görünce filmi izlemeden olmaz sanırım :)) elinize, yüreğinize sağlık.
insan öyle ruh hallerindeyken suç filmleri iyi gidiyor dediğiniz gibi. prison break ı ben daha izlemedim vala :) efsanelerden biri ama daha fırsat olmadı fazla dizi izlemiyorum ben aslında şimdiye kadar şunları izledim:
aklıma gelenler bunlar izlediğim dizilerden. sırada izlemeyi düşündüklerim ise:
falan filan var işte...
ben de bunları kendi listeme ekleyeyim dizi kültürümü oluşturmak istiyorum. The Sopranos dikkatimi çekti bununla iyi bir başlangıç olur gibi :)
ooğ güzel olur azizim. o çok sade bir dizi. mafya ailesinin günlük hayatını anlatıyor. aslında hiçbir çekici yanı yok baktığınızda ama bir süre sonra bağımlılık yapıyor. Gotfather ın dizi halini düşünün öyle bir şey :) hazır suç dizileri de izliyormuşsunuz madem :)
Fringe kesinlikle bu diziyi izlemeni tavsiye ederim
@oknbrt evet azizim o diziyi de övüyorlar bayağı. ben de listeme ekledim onu