Bir balık avı hikayesi: "Levreğe giden yolda çekilen çile kutsaldır!"
Levrek avına bulaşmadan önce kendi halinde bir amatör balıkçı idim. Ne balık varsa ona çalışırdım. Lüfer varsa lüfere çalışırdık, istavrit varsa istavrite, eşkina varsa eşkinaya, olmadı kefale iskorpite... Ama olmadıkları zaman ya da avlarına gidemediğim zaman da pek krize falan girmezdim... Dahası yaptığım tek masraf arada bir alınan çapari, kurşun, çinekop takımı vs olurdu. Tabiri caizse kendi yağımda kavrulurdum :)
Taa ki paşayla tanışana kadar...
Sürekli boş dönsek de daha önce de arkadaşlarla arada denemelerimiz oluyordu. Paşa ile tanışma şerefine ise geçen sene Ağustos ayında nail olduk :) İlk vuruşu 4 Ağustos'ta almıştım. Silikonu kaptığı gibi ters istikamette son sürat kalama alıp makinayı cırlatan paşa beni bir kaç saniyelik şoka sokmuştu. Sonrasında, pek aksiyona fırsat vermeden selamını çakıp gitmişti. Daha sonra levrek uzmanı arkadaşımız Yasin 'in bize "levreği alacaksınız" dediği gün olan 12 Ağustos sabahı 40cm üzeri bir levrek tutmak nasip olmuştu. İlk av olduğu için büyük mutluluk yaşamıştım ama hava henüz ağarmamıştı ve balık da tam kıyıda atladı, gitsin gezinsin, makina cırlasın aksiyon olsun diye kalamayı daha da gevşetsem de kalama da alamayınca fazla bir aksiyon olmadı...
İşte o günden itibaren paşanın zehirini tam anlamıyla kapmıştım artık. Diğer balıklar bir yana paşa bir yanaydı. Diğerlerinde artık gözüm yoktu. Levreğe gitmeliydik, levrek tutmalıydık. Hergün hava durumunu, dalga boyunu takip eder olmuştum. Ne zaman ne taraftan rüzgar esecek, su nasıl olacak onları düşünür olmuştum. Başka sahtelerde almalıydım. Belki daha iyi bir kamış ve makina da fena olmazdı!
Zehiri kapmıştım kapmasına ama arabası olmayan biri için bu hiç de iyi bir şey değildi! Çoğu ava birlikte gittiğimiz arkadaşım Kayhan da uzak diyarlarda gezmelerde olduğundan tabiri caizse dımdızlak ortada kalmıştım! İlk levreğin üzerinden neredeyse 1 hafta geçmişti. Balık beni çağırıyordu resmen ama gidemiyordum. Gece yarısı sigarası biten sigara tiryakisi nasıl olursa ben de o haldeydim resmen. Ne yapıp ne edip meralara gitmeliydim. En son liseli aşıklar gibi arabesk şarkılar dinliyordum ki eşim sağolsun parlak bir fikir attı ortaya; "Annemlere gidip kalalım oradan belki meralara ulaşman daha kolay olur"...
Diğer arkadaşlarla da bir av organizasyonu yapamayınca artık tek çarem buydu. Çünkü levrek beni çağırıyordu. "Gel artık bitsin bu hasret, al beni" diyordu!
En sonunda cuma günü oradan daha uygun meralara taksiyle veya yürüyerek ulaşabileceğim kayınvaldemlere gidip kalmaya karar verdim. Ertesi gün biraz gecikmeli de olsa sabah 5'te çıktım oradan, Fakat tüm taksi durakları boştu. Ama bunu zaten göze almıştım ve hemen en yakın uygun bölgelere yürümeye başladım. Yola düşmüş bir levrek hastasını kim yolundan geri döndürebilir? Fakat sandığım kadar da yakın değilmiş :) Yol git git bitmek bilmiyor. Üstelik otoyol kenarındayım, yanımdan son hız geçen arabalar, kamyonlar, tırlar var. Uykulu veya alkollü bir şoför arkadaş kenardan ufak bir dürtse pestilim çıkabilir. Epey yürüdükten sonra asıl hedeflediğim yerin daha berisinde bir yerden deniz kıyısına indim. Hem hayati tehlikeden kurtarırız. Hem de uzunca bölgeyi tarayarak belki şansımı artırırım diye düşündüm. Aslında ilk indiğim bölge de fena değildi, potansiyel olarak levrek alabileceğim bir meraya benziyordu. Orada bir yarım saat şansımı denedikten sonra asıl hedeflediğim bölgeye doğru arada atışlar yaparak ilerlemeye başladım. Ama arada herhalde bir kaç yüz metre var ve bazı yerlerde oldukça zor yerlerden geçmem de gerekti :)
Asıl hedeflediğim bu bölge, ilk vuruşu kaçırdığım, ilk levreği aldığım yer ve sanırım buraya saat 7 civarı varabildim. Evden çıktıktan sonra buraya kadar kaç km yürüdüm bilmiyorum. Normalde bu saatte bu kadar tempolu yürüsem epey yorulurum ve hemen eve gidip kahvaltı falan yapmak isterim ama o an aklıma levrekten başka hiçbirşey gelmiyor ve yorgunluğu da hissetmiyorum. Tam buraya vardığımda açıkta gökkuşağı gördüm. Sol taraf da muhtemelen yağmurlu görünüyor. Eyvah dedim onca yoldan sonra yağmur yağarsa halimiz yaman. Hem sırılsıklam ıslanma, hem de yıldırım riskinden de korkuyorum. Neyse ki hava biraz çiseleyip teğet geçti.


Foto: Saat 07:45 - Vuslata çeyrek kala...

Deniz dalgalı, ama aşırı değil, iştah kabartan güzel bir dalga.Su bulanık değil fazla... Havası, suyu herşey levrek için müsait gibiydi sanki. Tek dezavantajım saat biraz geç olmuştu. İlk olarak, ilk levrek avımın kahramanı Sandeel Curl Tail silikonu denemeye başladım burada. her 5-10 atıştan sonra biraz sola ilerleyerek devam ettim. Sığ bölgeye vardığımda biraz daha ileride kayalık bölgede çok güzel bulanık bir su vardı. Orta kısım bulanık, kenarlar daha açık. Ve tabi kırılan dalgalar köpükler var. Hani hep "levrek bulanık sularda pusuya yatar berrak sudaki yeme atlar" denir ya, Hemen oraya koşturdum ve burada silikon çok takıldığından Kayhan arkadaşımın verdiği Kendo Blade Minnow 125F 23 renk kodlu sahteyi denemek üzere taktım. Bulanıklığın 1 metre kadar yanına paralel atışlar yapmaya başladım. Henüz belki 2. 3. atışımdı ve hooop levrek yapıştı!
O kadar yol teptim, büyük bir şevkle de olta sallıyorum, Levrek de yapıştı yapışmasına da peki ben o balığı nasıl alacaktım? :) Kimse yok, kepçeyi de benim evde unutmuştum. Gripper desen o da yok. Olanlar oltanın ucunda bir levrek, kıyıda kaygan kayalar ve kıyıya vuran güzel bir dalga...
Levrek sahteye ortalarda bir yerde atladı ve pek kalama almayıp debelenmeye başladı. (Bu ikinci levreğim ve bu da kalama alamadı, ilk kaçırdığım, biraz gevşek kalamayla da olsa deli gibi makinayı cırlatıp kurtulan levrek nasıl bir şeydi her seferinde o aklıma geliyor)
Bir ara vücudunun bütün hatlarını göstererek su üzerine çıktı. Bende heyecan doruktaydı. Levrek ise "Bak ben ne kadar güzel bir balığım, yandın oğlum sen! Hadi beni tuttun tutmaya ama sudan çıkaramazsan sıkıntı büyük!" der gibiydi.
Normalde balıktayken düz kuru kayalarda bile temkinli yürürüm. Islak kayalara ise hayatta basmam. Buradaki kayaların durumu ise daha fena. Ama oltanın ucunda da levrek var... El mecbur, azim ve cesaretle ıslak yosunlu kaygan kayalardan aşağıya inmeye başladım. Tabi bir yandan kamışı dik misinayı gergin tutup balığa fazla boşluk vermemeye çalışıyorum. Bir ara çok hafif boşluk vermiş bulundum, tekrar sarıp asıldım, fazla bir ağırlık yoktu. Eyvah dedim balık kurtuldu! Neyse ki hemen sonra "Şaka len şaka buradayım hala" dercesine kendisini hissettirdi. Kıyıya yakın biraz bastı ve kalama sesini kısa süreliğine de olsa duyabildim :) İkimiz de aynı anda kıyıya ulaşmıştık. Burada dalganın etkisiyle bir kayanın alt kısımlarına sürüklendi balık. Tabii o dalga bir yandan da beni ıslatıyor :) Anlık olarak, 3 kancalı sahtenin tümümü yutmuş olduğunu görmemin de verdiği cesaretle, kamışa misinaya kuvvet deyip yavaşça biraz havaya kaldırdım balığı ve uzanıp boğazından kavradım. Artık kavuşmuştuk! Eğer ki dönüşte yukarı çıkarken de kayıp düşmezsem, balığı düşürmezsem, sıkıntı olmazsa işlem tamamdı! Ki yine sıkıntısız şekilde yukarı çıktım.
3 kanca da ağzındaydı. Biri yanaktan çok sağlam takılmıştı diğerleri emanet duruyordu. Belki bu sahte değil de tek kancalı silikon olsa balık bir ihtimal o hengamede kurtulabilirmiş. Ama kısmet işte :) Sahteyi çıkardıktan sonra hemen bu paylaşıma eklediğim videoyu çektim. Av heyecanıyla gözüme daha büyük görünmüş olabilir çoğu zaman olduğu gibi.. Balık 51 cm 1300gr geldi. İlkine göre biraz artış var :)



Saat geç olmuştu ama kahvaltı saatine daha vakit olduğundan 1,5 saat kadar daha bölgeyi taradım. Başka hareket olmadı. Balığı alırken fazla debelendiği için orada bulunması muhtemel diğer levrek ya da levrekler ürküyor diye tahmin ediyoruz.
Yine de onca kriz ve sıkıntıdan sonra çok meşekkatli de olsa bu avda skor yapmam çok iyiydi ve huzura ermiştim bir süreliğine de olsa... Levrek ısrarla beni çağırmıştı, davete icabet ettik o da beni karşıladı!
Geldiğim o uzuuunca yoldan elimde levrekle, büyük bir zafer kazanmış edasıyla dönerken ki halimi görmeliydiniz!

Note for cheetah: All contents in this post (text, video, images) are belong to me and i published them in a few platforms before. For example here :)
My video is at DLive
Hay Maşallah güzel levrek
Teşekkürler başkan. En yakın zamanda tazelerini paylaşmayı ümit ediyorum 😆
harika bir yazı olmuş üstadım..
balık hastası biri olarak, süper bir anlatım..
Yazmayı severim, hele konu balık olursa..
Beğendiğine sevindim teşekkürler :)
sonuna kadar soluksuz okudum hocam..kalemine sağlık.. hem akıcı bir yazı olmuş. hemde macera gayet orjinal :)
vayyy hocam rastgele bizde gideriz ama tatlı su levreğine :D hoş bizim Adana da sazandan levreğe yer kalmıyor :)
Öyleyse sizlere de rastgele :) Balık avının her türlüsü ayrı keyifli ama bu deniz levreği apayrı bir hastalık yaptı bizde :)
Congratulations, your post received 18.00% up vote form @spydo courtesy of @curtaintwitcher! I hope, my gratitude will help you getting more visibility.
You can also earn by making delegation. Click here to delegate to @spydo and earn 95% daily reward payout! Follow this link to know more about delegation benefits.
Bizde kefal tutalım nerde adalet :)
rastgele abi :D
Vay vayy ne de güzel yaa
Darısı bu sezona olsun :D