Bilimkurgu Romanı - Yerşehir - Bölüm 27

in #tr6 years ago

image.png

“Beni çağırmışsınız sayın başkan, size nasıl yardımcı olabilirim?” dedi Akman.

“Danışmak istediğim konular var.”

“Yardımcı olabilirsem ne mutlu bana.”

“Benimle danışmanım olarak değil dostum olarak konuşmanı istiyorum.”

“Nasıl istersen. Yorgunsun ve moralin bozulmuş. Yanılıyor muyum?”

Umay önündeki sudan bir yudum aldı. Akman’ın gözlerinin içine bakarak “Başkanlıktan istifa etsem mi acaba?” diye sordu.

“Mükemmel bir başkan değilsin. Hatalar yapıyorsun.”

“İşte ben de bu yüzden…”

“Kimsenin bilmediği bir konuda ilerlemek için hata yapmak gerekir.”

“Ama insanlarımız ölüyor.”

“Bu aşamada bırakamazsın. Zaten bu işi senden iyi yapabilecek biri yok.”

“Yüreğim bana istifa etmem gerektiğini söylüyor.”

“Üzgün ve yorgun olduğun için sağlıklı düşünemiyorsun. Saçma bir fikre kapılmışsın.”

“Bunları beni avutmak için söylemiyorsun, değil mi?”

“Ben düşündüklerini açıkça söyleyen bir adamım. Bunu sen de biliyorsun. Ama söylediğim gibi…”

“Haklısın, bu konuyu geçelim.”

Akman Umay’ın feri sönmüş bal rengi gözlerine baktı. Göz bebeklerinde seyretmeye doyamadığı harelerden eser yoktu. Umay’ı avutmak için “Çözeriz, üzülme bu kadar” dedi.

Umay sanki konuşmanın başından beri böyle bir vaat bekler gibiydi. Umut yüklü bir ses tonuyla “Nasıl?” diye sordu.

“Metal sinekler gelene kadar işler fena gitmiyordu, seni umutsuzluğa sürükleyen onlar oldu, değil mi?”

“Sayıları o kadar çok ki nasıl başa çıkabileceğimizi bilmiyoruz.”

“Bataklığı kurutmalıyız.”

“Nasıl?”

“Kara göle cıva ya da zehirli başka bir madde dökebiliriz.”

“Böylece üreyemezler. Zor, ama imkânsız değil. Teşekkür ederim, güzel fikir. Şimdi izin verirsem biraz yatıp dinleneyim.”

“Önce akademiye gidip operasyonun altyapısını konuşalım.”

“Bu saatte mi?”

“Onlar dostun değil mi?”

Umay durgunluğunu üzerinden atmış, canlanmıştı. “Akademidekiler de fena değildir ama senin gibi değiller. Hemen bir haberci göndereyim. Biz de bu arada birer çay içelim.”

Robotları İnceleme Komitesi Başkanı Timo kısa boylu, tombul bir kadındı. Akademide sert bir hoca olarak tanınıyordu, ancak işini iyi yaptığı konusunda herkes hemfikirdi. Yanında komite üyesi iki bilim adamı ile birlikte salona girer girmez heyecanlı bir ses tonuyla “Bizi emretmişsiniz” dedi.

“Hoş geldiniz, masaya geçelim isterseniz” dedi Umay.

Akman “Robotların kökünü kurutmak istiyoruz” diyerek konuya hızlı bir giriş yaptı.

Timo robotları topluca öldürmek için kullanılabilecek olası yolları zihninde evirip çevirirken zaman kazanmak için “O metal şeylerin her türlü zehre karşı dirençli olduklarını düşünüyoruz. Hatta korkarım ki zehirlemeye kalkışırsak onları güçlendirebiliriz” dedi.

“Bu işlerden pek anlamam ama örneğin cıva işe yaramaz mı?” diye sordu Akman.

“Son çarpışmadan sonra gövdelerini oluşturan mineralleri inceleme fırsatı bulduk. Bedenlerinde demir ve karbonun yanı sıra cıva, arsenik, kurşun gibi bizler için zararlı olan metaller bulunuyor” dedi Timo.

Timo’nun solunda oturan ufak tefek adam ürkek bir tonda “Yapay gölde yaptığımız çalışmalar dokularını elektrik yükleri aracılığıyla organize ettiklerini gösterdi” dedi.

Timo çalışma arkadaşına dönüp sabırsız bir tonda “Bu ne anlama geliyor?” diye sordu.

“Kara göle elektrik verirsek onları bozabiliriz” dedi Arkas ürkek tavrını sürdürerek.

“Bunu bize söylemek neyi bekliyordun, hepimizin açlıktan ölmesini mi?” diye sordu Timo, enikonu öfkelenmişti.

“Yani bundan emin değilim. Kendi kendilerini düzenleyen metaller çeşitli voltaj seviyelerinde farklı şekiller alıyorlar. Optimum bir voltaj aralığına ihtiyaç duyuyor olmalılar. Yüksek voltaj onları deforme edebilir. Eğer bir savunma mekanizmaları yoksa tabii.”

“Bunca bunca zaman içinde göle elbet bir yıldırım düşmüştür” dedi Umay.

“Kısa süreli elektrik etkilerine dayanıyor olabilirler. Ya da diğer göllerden yeni tohumlar getiriyorlardır” dedi Arkas, konuştukça yüreklenmişti.

Akman kendisiyle konuşur gibi “Gölü yüksek gerilim hattına çevirecek miktarda elektriği oraya nasıl ileteceğiz?” dedi.

“Fikrimin işe yarayacağından emin değilim. Yüksek gerilime dayanıklı olabilirler” dedi Arkas telaşlanarak.

Umay göle elektrik verme fikrinin işe yarayacağına inanmak istiyordu. “Bunu denemek zorundayız. Peki elektriği oraya nasıl götüreceğiz?”

“Yerşehir’den kara göle elektrik kablosu çekmemiz gerekiyor. Muhtemelen uçakla götüremeyiz. Üzerine makara takılı bir römorkörle olabilir” dedi Timo.

“Sanayiden sorumlu konsey üyemiz Mitridat ile görüşüp gerekli talimatları vereceğim. Elektrik mühendisleriyle oturup gerekli tasarımları yapmanızı rica ediyorum. Göle iki-üç ayrı hattan elektrik götürmeyi planlayalım. Başımıza bir kaza gelirse B ve C planlarımız olsun. Katkılarınız için teşekkür ederim. Yarın tasarımlar, üretim planları ve operasyon detayları eşliğinde ofisime gelmenizi rica ediyorum” dedi Umay. Metalik sineklerin resme dahil olduğu muharebeden sonra ilk defa içinde bir umut ışığı doğmuştu.

Görsel Kynağı: https://pixabay.com/tr/arcades-arcade-mimari-%C5%9Fehir-3428490/

Sort:  

Merhaba,

Yazınız C² ekibi değerlendirmesi ile Trliste kürasyon kuyruğu tarafından oylanmıştır.


Kürasyon kuyruğuna katılarak Steemit'te Türkçe yazılara siz de destek olabilirsiniz.

Sevgiler @trliste


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here

Calling @originalworks :)
img credz: pixabay.com
Nice, you got an awesome upgoat, thanks to @muratkbesiroglu
BuildTeam wishes everyone a bullish new Year!
Want a boost? Minnowbooster's got your back!

Coin Marketplace

STEEM 0.18
TRX 0.16
JST 0.030
BTC 60736.77
ETH 2370.72
USDT 1.00
SBD 2.63