Tarihin Başladığı Yer...

in #travel6 years ago

Note: For English Version Please Refer This One

tarihinbasladigi yer.png

İnsanlık tarihi ne kadar geriye gidebilir? Tam olarak nereden başlamaktadır bizim geçmişimiz? Bu post'ta size "Tarihin Merkezi" olarak adlandırabileceğimiz bir yerden, Göbeklitepe'den bahsedeceğim. Burası tarih ile ilgili bilgi ve düşünceleri kökünden değiştiren bir yer olarak nam salmıştır.



INTRODUCTION

İnsanlık tarihini incelediğimizde göreceğimiz en genel olgu, sürekli gelişimdir. Bu sürekli gelişim en basit şekilde, tarih öncesi ve tarih sonrası dönemlerin kronolojik olarak belirli çağlara ayrılmasıyla gösterilmektedir. Tarih bilindiği üzere yazının icadı ile başlar. Yazının icadından önceki döneme, tarih öncesi; yazının icadından günümüze kadarki döneme ise tarih sonrası dönem denir. Yazının icadına kadar gelen süreç içinde insanlık çok ciddi bir gelişim göstermiştir. Yazının icadı gibi önemli bir sıçrayış ile sonlanan bu süreçte ciddi bir gelişim olmadığı kesinlikle düşünülemez. Yazının icadını, insanlığın en önemli sıçrayışlarından biri olarak görebiliriz.

İnsanlığın yaşamış olduğu tüm gelişim, yine insanlığın ihtiyaçları dolayısıyla gerçekleşmiştir. Yazı da önemli bir ihtiyaçtır ve icat edildikten sonraki sürecin daha hızlı gelişmesine neden olmuştur. Öyle ki; yazıyı icat edenler ve sonrasındaki dönemde yazıyı kullanan insanlık, bugün bizler ile iletişim kurmaktadır. Bu iletişim aracı, tarih sonrası dönemler hakkında çok daha fazla bilgiye sahip olmamıza imkân tanımaktadır. Ancak, tarih öncesine ilişkin bilgi sahibi olmak bu kadar kolay değildir. Tarih öncesine ilişkin sahip olduğumuz bilgiler, şu ana kadar yapmış olduğumuz araştırma ve kazılardan elde ettiğimiz bulguların yorumlanmasından ibaret.

Elde etmiş olduğumuz her yeni bulgu ve keşif, daha önce bildiklerimizin doğruluğunu sorgulatan bir nitelik taşıyabilir. Bu da tarihin geçmişe dönük bir süreci incelemesinden kaynaklanmaktadır. Tarih dün elde etmiş olduğumuz bilgiler çerçevesinde dönemlere ayrılır. Bugün elde etmiş olduğumuz yeni bilgilerin, bu dönemlerin zamansal aralıklarını değiştirmesi mümkündür.


Göbeklitepe’nin, arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biri olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz. Yapılan kazılarda insanlık ve uygarlık tarihinin doğru varsayılan tüm kuramlarını değiştirecek veriler bulunmuştur. Elde edilen veriler insanoğlunun sahip olduğu bilgi ve inanç geleneğinin yeniden yazılmasını gerektirecek niteliktedir.

Göbeklitepe'de her bir dikili taş en az 40-50 ton ağırlığında ve 4 ile 6 metre uzunluğundadır. Bunların yanı sıra daha da ilginç olan; bu kireç taşlarının bu noktaya muhtemelen 2 km uzaklıktan getirilmiş olmasıdır. Tapınakların 12000 yıl öncesinden günümüze kadar bozulmadan nasıl geldiği de akıllarda soru işaretleri yaratan bir konudur.


Göbeklitepe Nerededir?


Bereketli hilal olarak gösterilen yukarı Mezopotamya, insanlık tarihinin en kadim yerleşim yeridir. Bölge, Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde bulunan Urfa ve Harran coğrafyasıdır. Harran ovasına hakim bir konumda bulunmaktadır. Şanlıurfa’nın kuzeydoğusunda merkeze bağlı Örencik (Karaharebe ) köyünün 2,5 km doğusunda bulunan dağlık alan üzerinde yer almaktadır. Neolitik döneme ait bir inanç merkezidir. Neolitik döneme göre en büyük fark; yerleşim yerlerinin su kenarı, vadi veya ovada olmayıp, Harran Ova’sını kuzeyde sınırlayan uzun bir yükselti üzerinde, manzaraya hakim bir konumda olmasıdır. 200-300 metre yüksekliğinde ve kireçtaşı kayalıklarından oluşan bir höyüğün üzerine inşa edilmiştir.

Dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor.

Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaşılmıştır.


Şanlıurfa; bilim, inanç, sanat, hukuk ve edebiyat konularında, insanlık tarihi boyunca uygarlığın doğuşuna ve gelişmesine ev sahipliği yapan bir şehir olmuştur. Ova görünümde olan ve Arap platformunun kuzeyi ile Güneydoğu Torosların orta bölümünün güney eteklerinde bulunmaktadır. Tek Tek Dağları’nın üzerinde bulunan Göbeklitepe, Fırat ve Dicle nehirleri ile filizlenen Mezopotamya’nın, bulunduğu yer itibari ile “Bereketli Hilal” olarak bilinen coğrafyanın bir parçasıdır. Bereketli Hilal; tarihteki ilk yazının, bürokrasinin ve devletin ortaya çıktığı, uygarlığın başlangıç noktasıdır. Bereketli Hilal, Anadolu ve Mezopotamya’yı içine alan, Akdeniz’in güneydoğusunda yer alan, sulama yapılmadan tarımın yapılabildiği, yarım ay biçimde olan coğrafyayı ifade etmek için kullanılır. İnsanlığın avcı-toplayıcılıktan yerleşik tarım toplumuna geçtiği, hayvanı evcilleştirdiği, Mezopotamya kültürünün doğduğu, uygun yaşam koşullarına sahip bir bölgedir.

Göbeklitepe'de her bir dikili taş en az 40-50 ton ağırlığında ve 4 ile 6 metre uzunluğundadır. Bunların yanı sıra daha da ilginç olan; bu kireç taşlarının bu noktaya muhtemelen 2 km uzaklıktan getirilmiş olmasıdır.




Göbeklitepe de bulunan yapılar ve bunları inşa edenlerin belirli ritüelleri yaptıkları düşünülmektedir. Zeminin sıvıyı geçirmeyecek nitelikte olması ve su kanallarının bulunması muhtemelen sıvı kullanılan (kan, su, şarap) kurban tarzı bir törenin yapıldığını göstermektedir.

Göbeklitepe’de tapınakları yapanlar, kalabalık iş gücünü doyurmak için tarımı keşfetmiş olabilirler. Şölenler etrafında bir araya gelmenin sonucu bazı kişilerin nüfuz edinmesi ve toplumsal hiyerarşi ve örgütlenmeyi tetiklemesi mümkündür.


Göbeklitepe’nin Tarihi


Mahmut Kılıç, 1994 yılında tarlasını karasaban ile sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götürmesi ile Göbeklitepe kazı çalışmaları başladı. Kazı çalışmaları, Şanlıurfa ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ile ortaklaşa yürütülüyor. 1994 yılında bölgeye gelen Klaus Schmidt, 1995 yılında kazılara başlamış ve verimli sonuçlar elde etmiştir. Schmidt’e göre, bölge biliniyor fakat tanınmıyordu. Kazı bölgesi vadi ortasında saklı bir alan değil, aksine en yüksek tepenin doruğunda etrafa hakim bir noktadır. Aslında 1964 yılında başlayan Çayönü kazıları ve 1978 yılında kazılan Nevali Çori Taş Çağı ile ilgili bilinenlerin tekrardan düşünülmesi gerektiğine dair ipuçları bulunmuştu ama değerlendirilip anlamlandırılamamıştı.

Tapınakların bir kısmı hava etkisi ve erozyon gibi doğal olaylar ile kapanmışken geri kalan kısmı yapıldıktan yaklaşık bin yıl sonra yüzlerce metreküp taş, toprak vs. malzeme kullanılarak insan eliyle gömülmüşlerdir. Başka bir ifadeyle, insanlar elleriyle yaptıkları mabetleri yine kendi elleriyle gömmüşlerdir.

Göbeklitepe insanının niçin bu şekilde hareket etmiştir sorusu çok önem arz etmektedir. Bu soruya cevap olarak; zorunlu göç, beklenilen bir doğa olayı, iklim değişikliği, savaş durumu, açlık ve kıtlık gibi muhtemel senaryolar üretilebilir. Bu, çok büyük bir olasılıkla bir savaş ya da doğal bir afettir.


Prof.Schmidt, Fırat vadisinde kazı yaparken, diğer yandan da höyükler ile ilgili raporları incelemeye başlar. Göbeklitepe Höyüğünün bir dağın başında olması ilgisini çeker. Höyükler, genel olarak ovalık yerlerde bulunur ve yüzyıllar içinde yapı yıkıntı katmanlarının üst üste yığılması ile büyüyüp höyük halini alırlar. Çevresinde hiç su kaynağı bulunmayan dağın başında, böylesine büyük bir höyüğün oluşmuş olması gereken teoriye uymaz. Göbeklitepe höyüğünün kapladığı alan yaklaşık olarak 90 dönümdür ve höyük için inanılmaz büyük bir alandır. Schmidt, teorideki uyuşmazlığın farkına vardığında Göbeklitepe’yi görmeye gider ve hiç kiremit kırıntılarının olmaması dikkatini çeker. Ayrıca etrafta gördüğü, bol sayıdaki taşlar, kazındıktan sonra kalan artıklar (yonga), keskin yüzeyli keski taşları, burada taş heykeller yapıldığına dair ipuçları vermiştir.

Neolotik Dönem ve Göbeklitepe


İnsan nüfüsunda ve ekime uygun alanlarda hızlı bir artış olmuş ve bunun sonucunda birkaç yüz kişilik küçük yerleşim birimleri bu dönemde görülmeye başlamıştır. Bu gelişmeler, kentleşme ile bağlantılı olan medeniyetin ilk adımları olarak kabul edilir. 60 küçük yerleşim birimlerinin büyüyüp şehirleşmeye gidildiği bu dönemde, dinsel inanış ve tapınakların, sanat, mimari, ve zanaatta uzmanlaşmanın, toplumsal örgütlenmenin ortaya çıktığı düşünülmektedir. Buzul çağının hemen ardından ortaya çıkan Göbeklitepe’nin Neolotik Dönemin erken dönemine yani Çanak-Çömleksiz döneme ait olduğu anlaşılmıştır. Göbeklitepe’nin bilinen ilk yerleşim yerinden önce inşa edildiği ve en eski tapınak yapılarından beş bin yıl eski olduğu anlaşılmaktadır. Göbeklitepe, Neolotik Dönem hakkındaki bakış açısını şu şekilde değiştirmiştir:


  • Avcı ve toplayıcı toplulukların ilkel ve dinden yoksun olmadığını, zengin bir dinsel inanışa sahip olduğunu göstermiştir.
  • Görkemli ve karmaşık tapınakların, yerleşik hayata geçişten ve tarımsal üretimden önce inşa edildiği kanıtlanmıştır.
  • Ritüel amaçlı tapınakların, yapılışını en az beş bin yıl öne çekmiştir.
  • Dinsel inanışlar insanların dini duygularla birlikte hareket etmelerini sağlamış ve toplumsal yaşama geçişi tetiklemiştir.
  • İlk neolotik yerleşim yerleri, tapınaklarım konumuna göre oluşturulmuştur.


Klasik tarih biliminde, insanlığın büyük dönüşümünün M.Ö 10 bininci yıllarda, tarımın bulunuşuyla başladığı savunuluyordu. Tarım, yerleşik hayatı, yerleşik hayat da kültürü, yani “Uygarlığı” meydana getirmişti.

İlk uygarlık olarak bilinen ve taş yapılar yapabilme kapasitesine sahip ilk topluluk olduğu düşünülen Sümer Uygarlığı, İ.Ö 4000 yılında ortaya çıktığı bilinmektedir. Sümerler’den 7000 yıl önce, insanlığın henüz ok ve zıpkınlarının ucuna taş keskin taşlar bağlamayı yeni öğrendiği çağda, bu büyüklükte yapılar nasıl inşa edilmişti? Göbeklitepe bulguları bu soruları bile anlamsız hale getirdi. Çünkü Şanlıurfa’da ortaya çıkarılan tapınaklar, Stonehenge’ den 7000, Piramitlerden 7500 yıl eskiydi. Göbeklitepe, arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerindendir. Çünkü daha şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen avcı-toplayıcı toplumların tapınak inşa ettiklerini gösteren ilk örnektir. İleri düzeyde mimarlık gerektiren tapınakların inşa edilmesi şaşırtıcıdır. Tarih öncesi insanın inanç dünyasını yansıtan, animist figürlerle zenginleştirilmiş tapınaklar Göbeklitepe’yi arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden olmasını sağladı.


Bunun sonucunda şehirleşme yani medeniyet tarihinde devrim niteliğinde bir buluştur. Prof. Klaus Schmidt; “ Önce tapınak geldi, sonradan şehir geldi “ diyerek erken medeniyet tarihine yeni bir açılım getirmiştir. Göbeklitepe’ de sürdürülen kazılar beklenmedik keşiflere sahne olmuştur. Prof. Klaus Schmidt, bölgede üstü açık yapılar keşfetti. Konutsal nitelik taşımayan yapılar, dini ve ayinsel bir amaç taşıyordu. 12 bin yıl ( M.Ö 9-10 bin ) öncesine ait olduğu, karbon 14 yöntemi ile yapılan incelemeler ile ortaya çıkarıldı. Jeomanyetik araştırmalara göre, yirmi adet tapınaktan oluşan yapılar toğluluğu, belirli bir düzene göre yapılmıştır. Merkezde ikiz (T) şeklinde dikili taş ve onu çevreleyen taşlar ve duvardan oluşan dairesel yapılardır. Bu taşlar kireç taşının çakmaktaşı ile oyulmasından oluşmuştur. Her dikili taş, 40-50 ton ağırlığında ve 4 ile 6 metre uzunluğunda olup, bu noktaya 2 km uzaklıktan getirilmiş olması da daha da ilginçtir.
Göbeklitepe, üç katmandan oluşur. İlk katman, doldurma taş ve topraktır. T biçiminde dikili taşlardan oluşan çemberimsi yapılar, ikinci ve üçüncü katmanda bulunmaktadır. Üçüncü katmanın çemberimsi yapıları, ikinci katmana göre daha eski yapılar bulundurması, M.Ö 11 bin yıllarına kadar uzandığı tahmin edilmektedir. En eski katman olan üçüncü katman, Çanak-Çömleksiz Neolotik A ve B dönemlerine aittir. Bu dönemde yaşamış olan toplayıcı toplulukların özelliklerini yansıtır. Göbeklitepe’nin bulunduğu alanın jeolojik yapısı bazalt ve kireç taşından oluştuğu halde, onun gömülü olduğu birinci tabakanın yumuşak topraktan oluşması dikkat çekmiştir. Bu toprak tabakasında yöreye ait olmayan, taş aletler ve kemik kalıntılarının bulunması, Göbeklitepe’nin doğal yollarla değil, bilinçli olarak üstünün toprak ile kapatıldığını göstermektedir.


GÖBEKLİTEPE VE ŞAŞIRTICI GERÇEKLERİ


Arkeologları Sersemleten Kazı Alanı


23 Nisan 2008'de The Guardian'ın bu manşeti, olayın insanlar ve bilim adamları üzerindeki etkisini çok iyi anlatıyordu. Göbekli tepedeki dev heykelleri inceleyen National Geographic araştırmacısı, duyduğu hayreti şu cümlelerle ifade ediyordu; 'binlerce yıl önce yaşamış insanların bu tapınakları yapabilmesi, 3 yaşındaki bir çocuğun elindeki oyuncak tuğlalarla Empire States'i inşa etmesine benziyor.'



Tarih yeniden yazılıyor


İtalya'nın Polytechnic Üniversitesinden Prof. Giulio Magli'nin yaptığı açıklamada, Sirius yıldızına göre hazırlanmış tapınak bugüne dek bilinen bir tabuyu da yıkıyor, göbekli tepe şehirlerin tarım alanına göre değil de tapınak alanına göre inşa edildiğini kanıtlıyordu. İlk insanların dini inançtan yoksun ilkel bir hayat sürmediklerini, aksine bir inanca sahip olup tapınak inşa ettiklerini ve zengin bir sembolizm kullandıklarını ortaya koyuyor.



Image Source


Gizemli şekil: Daire


Tapınakların, en mükemmel şekil olarak bilinen ve tüm şekillerin ondan çıktığına inanılan daire formunda yapıldığını görüyoruz. Daire bir çok kültürde görülür, Tanrı'nın sembolü olarak da kullanılır. Kuzey Hindistan'da salgın hastalıklar görülünce şehrin çevresine büyük bir daire çizilir, bu ritüelin halkı hastalıklardan ve kötülüklerden koruduğuna inanılırdı. Göbekli tepede çapı 1 metreden büyük olan taş halkalar bulundu ama ne anlama geldiği tam olarak bilinmiyor. Şekilde görülen taş halkayı, Schimdt ruh deliğine benzetmiş, ruhların bu delikten geçip farklı boyutlara gitmesini sağlayan kapı olduğunu düşünmüştür.



Image Source


Görkemli Kutsal Alan


Günümüze kadar yapılan kazılar neticesinde, av hayvanlarına ait kemik parçaları bulunmasına rağmen, insan kemiği bulunamamıştır. Bu ise göbekli tepenin anıt mezar olarak kullanılmadığını gösterir. ‎Aynı şekilde vadi, su kenarı ve ova yerleşiminin görülmemesiyle köy yerleşkesi olmadığı anlaşılmış, ritüel kalıntılarının bulunmasıyla görkemli bir dağ kutsal alanı olduğu sonucuna varılmıştır.



Image Source


Yemekli Kurban Ayinleri


Kazı alanında tek parça kireçtaşının yontulmasıyla, 240 litreye kadar sıvı konulabilen 7 büyük kap ortaya çıktı. Kimyasal analizlerde mayalanmış tahıldan içeceklerin olduğuna dair izlere rastlanmış. Burada hem tapınma, hem ayin yapıldığı, gelenlere her türlü ziyafetin verildiği, belli günlerde de Tanrı'ya kurban verilen dinsel törenlerin yapıldığı aşikar olmuştur.



Image Source


Ürperten Kafatası Keşfi


Alman Paleopatelog Julia Gresky, göbekli tepede bulunan 3 kafatasının dünyada bilinen ilk oyulmuş kafatasları olduğunu söylüyor. ‎Bu insanların önce derisinin yüzüldüğü ve kafatasına oyuklar açılarak asılması için ip bağlandığı anlaşıldı. Gresky'e göre o dönemde insanlar ya kafataslarını asarak atalarını anıyor ya da düşmanlarını sergiliyordu. Bir şekilde 'ölülerin gücünün canlılara geçtiğine' inanılıyordu.



Image Source


Ölülerin Yırtıcı Kuşlara Atılması


O dönemlerde mezar geleneği yoktu ve cesetler açıkta bırakılıyordu. Böylece yırtıcı kuşlar tarafından yenilen ölülerin ruhlarının da kuşların yükselmesiyle göğe erdiğine inanılıyordu. Mesela taşların üzerindeki kabartmalarda akbaba gibi yırtıcı kuşların insanları yediği resmedilmişti. Bu yöntem Tibet'in bazı bölgelerinde hâlâ uygulanıyor.



Image Source


Bir Tarihin Toprağa Gömülmesi


Göbekli tepe inşa edilmesinden tam 1000 yıl sonra tonlarca toprak taşınarak örtülüyor. Yapımı hayli zahmetli olan bu muhteşem tapınakların daha sonra yine hayli emek harcayarak gömülmesini anlamak olanaksız. Bu yapıların, bir zaman kapsülü gibi gelecek kuşaklara bozulmadan ulaşması için yapıldığını iddia edenler de vardır.



Image Source


Mısır Piramitleri Kadar Ünlü


Göbekli tepenin gizemi o kadar etkileyici ki, ona gösterilen uluslararası ilgi her geçen gün artarak devam ediyor. İngiliz Guardian Gazetesi, bölgenin yakında 'Mısır Piramitleri' kadar ünlü olacağını duyurdu. ‎UNESCO tarafından 2011 yılında dünya mirası geçici listesine alınması da olumlu bir gelişme. İleride göbekli tepe daha çok konuşulur ve tartışılır olacak. Türkiye'de yaşayan herkes bunun ülkesi için çok önemli olduğu bilincine varmış olmalı. Göbekli tepe şu an ziyarete açılmışken, tarihi ve geçmişte yaşayan insanların hayatını keşfetmek isteyenleri Şanlıurfa'ya davet ediyorum...



Image Source


SONUÇ


İnsanlık tarihi hiç kimsenin aklına dahi gelemeyecek olaylar ve dönemlerle dolu. Göbeklitepe örneği en eski insanların en çarpıcı ve akıl almaz yaşam tarzına sahip oldukları gerçeğini görebileceğimiz bir yer. Bu ilk dönemlerdeki çoğu dini ritüeller ve kültürün evrimleşerek de olsa bugün bizim, modern insanın bulunduğu yer ve geldiği noktada önemli bir etkisi bulunmaktadır. Günümüzde Marsın yörüngesine araç gönderebilen bizlerin bu tarih sayfasında böyle bir dönemi yaşamış olmamız ne kadar dolu bir geçmişin günümüzdeki temsilcisi olduğumuzu gözler önüne seriyor aslında bir anlamda. Göbekli Tepe şu an dünya üzerindeki bir çok arkeolog, antropolog ve tarihçinin göz bebeği durumunda ve uzun bir süre zarfı boyunca da böyle olacağa benziyor.

gobtepeanim.gif


Untitled-4.png

Sort:  

Awesome, upvoted, follow and resteem

Thank you so much!

Göbeklitepe'nin bilinen tarihi sıralamayı değiştirdiğini ve dünyanın en eski yerleşim yeri olduğunu bişgilendirici harika yazınızdan öğrendim. O çağın insanlarının nasıl olup da o büyüklükteki devasa taşları taşıdıkları da çok ilgimi çekti. Böyle önemli bir tarihi merkezin ülkemizde olması da ayrıca güzel bir durum. Bu tarihi merkezi tanıttığınız için teşekkür ederim 😃

Teşekkürler... O kadar çok tarihi hazinemiz var ki... Keşke hepsini tek tek özümseyerek gezebilsek, görsek, tanısak, paylaşssak...

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by gokhan83kurt from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.

#trteam adına yakışır, güzel bir çalışma oldu. Emeği geçen herkesin eline sağlık. 😊

Harika çalışma elinize sağlık. Biraz TR team hakkında bilgi alabilir miyim?

Tabi ki trteam yeni yeni yapılanmaya başlayan bir grup. Kaliteli güzel içerikleri yazan bloggerların ortaklaşa çalışmalar yaptığı bir yer. Henüz altyapıyı kurma aşamasındayız. Yakın bir zamanda detaylı, bilgilendirici bir post da yazabiliriz bu konuda. Sizi etiketlerim. Teşekkür ederim ilginiz için...

Merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum 👍

Almanlar yakında hak iddia edebilir. Kazı alanında yapılan çalışmalara tam saha ekibi ile katılım göstermişler. Bakalım neler olacak. Emeğinize sağlık olsun. Bu harika post gibi güzel paylaşımlara devam etmenizi bekliyoruz.

Bu bir ekip çalışması. Ekibimiz Steemit'in en sağlam ekiplerinden birisi. Ben ve diğer ekip çalışanlarının elimize sağlık. Bu arada burası tekrar açılmış ziyarete...

Şanlıurfa’da ortaya çıkarılan tapınaklar, Stonehenge’ den 7000, Piramitlerden 7500 yıl eskiydi. Bu kısmı ilgimi cekti. Mezopotamya, tarihte birçok medeniyetin doğduğu kavimlerin uğruna kan döktüğü bereketli topraklar kimbilir daha ne sırlar gizlidir. Paylaşım icin tesekkurler.

Tarihin merkezi olması bu anlamda oldukça mantıklı görünüyor.Bilgilendirici bir post olmasına çok sevindim. trteam'i ve beni takip etmeye devam edin...

En sevdiğim konular .elinize sağlık

Herkesin eline sağlık.

TR team'den mükemmel bir proje çalışması. Emeği geçen herkese teşekkürler.

hepimizin eline sağlık, iyi bir çalışmaydı..
trteam ekibinin içinde yer aldığım için mutluyum☺

Coin Marketplace

STEEM 0.30
TRX 0.12
JST 0.034
BTC 63960.62
ETH 3142.95
USDT 1.00
SBD 3.95