Teşekkür ederim düşüncelerin için, senden bu övgüleri duymak ayrı bir onur oluyor benim için. Bot için de ayrı teşekkür ederim, mahcup ettin beni.

Aslında yazının sonunda Rowling'in eksik olduğu yönlerini de yazacaktım. Hatta yazdım ama bütünlüğü bozduğu için kaldırdım. Tam da dediğin gibi, Rowling bütün bir dünyayı tek karakter üzerinden anlatıyor, hal böyle olunca da biz Büyücü Dünyası hakkında sadece küçük bir parça görebiliyoruz. Bu yüzden Tolkien kadar iyi değil. Tarih yazamıyor, aslında bir mit yazamıyor.

Bunu Pottermore üzerinden tamamlamaya çalışıyor ama küçük hikayelerle insanların ağzına bal çalmakla kimseyi kandıramıyor malesef. Ben şahsen Harry Potter dünyasının da bir Silmarillion'u olmasını isterdim.

Fantastik Canavar'lara kızgınım ben. Öncelikle dünyayı genişletmeye bir nebze yaklaşıyor olsalar da içi boş bir film izliyor gibi oluyorum. İkinci filmde Dumbledore'un gelmesiyle çözülür muhtemelen bu. Orası da ayrı bir mevzu benim için, Grindelwald'u, Dumbledore'u, Ajanı bilindik oyuncuların oynaması tamamen popüler kültür hamlesi gibi geliyor. Oyunculuklarına diyeceğim laf yok ama tanınmamış karakterlerin oynamasının her zaman daha iyi olacağını düşünüyorum. Bambaşka bir dünyaya, ilk defa o dünyada gördüğümüz yüzler. Bunu seviyordum ilk seride.

Her Harry Potter'ı izlediğimde bunalıma giriyorum ben. Bir bağımlılık gibi, her sene en az bir kere bitiririm film serisini. Kitaplarını ise bazıları hariç bir kere okudum. Zümrüdüanka Yoldaşlığı ve Ölüm Yadigarlarını iki kere okudum. Bambaşka bir durum Harry Potter sevgisi, tanıdığım nice büyük insan, fantastikle alakası olmayan insan Harry Potter'ı okumuş ve bazen sakinleşmek, dinlenmek için bu kitabı tekrar okuyorlar.

Benim en sevdiğim karakter Luna'ydı, Harry Potter'ı sevmezdim. Kıskançlığımdan olabilir. :)