Tom Cruise'un filmleri taşımak için muhteşem bir dublör yapmak zorunda olmadığı aksiyon filmleri, ancak gerçek bir arsa tarafından yönlendiriliyor

Misyon: İmkansız veya (bu durumda) Jack Reacher olsun, Tom Cruise gerçekten insanları dövmek için çengel olduğunu gösteren bir hobidir. Ve gerçekten, o ustaca yaptı. Ekranın varlığı kendine özgü bir çekiciliğe sahip. Cruise, beş yaşında bile karizmatik ve her zaman uyuşan bir sinemaya sahiptir. Seninle hiçbir şey bilmiyorum, ama Cruise'u oynarken gördüğümde hep bunu Ethan Hunt veya Jack Reacher yerine "Tom Cruise" olarak görüyorum. Bu filmi izliyorum, belki tekrar düşünmeliyim.

Jack Reacher: Never Never Back adlı filminde, Amerika'da adaletsizliğe karşı savaşırken dolaşan eski bir askeri polis olarak oynamak için dönüş yaptı. Film, konseptini kendi imtiyazı olarak daha da güçlendiriyor; Misyon dışı eylem imtiyazı: İmkansız. Bu, Cruise'un filmi hareket ettirmek için muhteşem bir dublör yapmak zorunda olmadığı ancak gerçek bir arsa tarafından yönlendirildiği bir aksiyon filmi.

Klasik veya hatta bir klişe diyebilirsiniz çünkü filmin tarzı bazı eski aksiyon filmlerini hatırlatacaktır. Hiçbir sansasyonel aksiyon sahnesi ya da olağanüstü bir şekilde patlayan bir şey yoktu. Eylem dizisi, uçak tuvaletleri, restoran mutfakları, depoları ve ilk seinventif limanlarında gerçekleşti ancak çok gerçekçi bir şekilde (en azından standart aksiyon filmlerinde) ve hikayeyle sorunsuz bir şekilde harmanlandı.

Film açacağı, Tom Cruise'un zekasını ve kepedesini hatırlatacak, yani kelepçeli bir durumda, polisin bileğini titremeye ve hatta sandalyesinden hareket etmeye bile gerek duymadan yapabilen Jack Reacher. Daha sonra Reacher'in Reacher'ı devralan askeri polis memuru Binbaşı Susan Turner (Cobie Smulders) ile ilişki içinde olduğu (neredeyse romantik) olduğu bildirildi. Hiç tanışmadılar, ama zaten birbirlerine telefon ettiler. Washington DC'de Kopopar'a gittiğinde, Reacher Susan'ın casusluk iddialarından dolayı hapsedildiğini keşfeder.

Yeterli değil, Reacher ayrıca oğlu (Samantha) (Danika Yarosh) olan (veya olmayan) birinden bir velayet davası aldı. Bu yüzden Reacher, hem Afganistan savaşını, silahların kara pazarını, hem de uyuşturucu bağımlısı olan eski bir askerin karıştığı bir komployu kırıp, üçünü kurtardı. Göründüğü kadar karmaşık değil. Arsa iyi uyandı ve yine de (sözde) bükümün tahmin edilmesi kolaydı, ancak verimli bir şekilde yürütüldü.

Yönetmen, filmi yöneten yönetmen Christopher McQuarrie'den devralan Edward Zwick. Her eylem sahnesi özenle tasarlanmış ve çekilmiştir. Zwick, ortalama aksiyon filminin üzerinde felsefi bir alt metin olan Son Samuray'da Cruise ile işbirliği yaptı. Eşit derinliğe sahip olmamasına rağmen, Marshall Herskovitz ve Richard Wenk ile senaryoyu yazan Zwick, film için net bir kişilik oluşturmayı başardı. Jack Reacher'ı daha fazla tanımıyoruz, ama prensibini, ideolojisini, onu kılan şeyin ne olduğunu biliyoruz.

Cobie Smulders şaşırtıcı bir şekilde Reacher için uygun bir tandem. Bağımsız olan bağımsız bir kadındır. Alaycı diyalog savaşı bir atmosfere dönüşür. "Hangi sevmiyorsun? Seni bir kadın ya da erkek olarak mı tedavi ediyorum?" Diye sordu Reacher. Ana muhalif Avcı (Patrick Heusinger) maalesef genel olarak sona ermektedir. Karakteri Reacher için eşit bir rakip olarak koşullandırılmıştır. Hiçbir yüce ve izleyici olmayan bir sadistti.

Film, Jack Reacher destanının 18. kitabı olan Lee Child'ın romanından kaldırıldı. Süreklilik, epizodik özelliklerinden dolayı önemli değildir. Bu filmin ihtiyaç duyduğu şey bir kişilik ve Zwick bunu yetkin bir şekilde sunuyor. Sadece bir franchise'a ihtiyacımız var. Misyon: İmkansız. Benzer tatlarla kopyalanmasına gerek yok.