Oscar Movies Serie 2018: Darkest Hour - Best Actor Award

vitruvianman (66)in #tr • 6 years ago

This serie about movies that are nominated for Oscars. First, I'll start with the 2018 Oscar awards. Then I will show the old Oscar films. I want to introduce and criticize all Oscar movies last 10 years. I watched them all. I'm not cinephile but I love to watch Oscar movies. Because every year 1 or 2 Oscar movie become my legend. This year my legend movie is ''Three Billboards Outside Ebbing, Missouri'' You can read my critic for that movie from below the link. This post about English made film called ''Darkest Hour'' It's won the best actor awar in Oscar 2018. This time I'm aggree with academy. Cuze Gary Oldman literally become Winston Churchill for the movie. Some moments I think he is the real Churchill.

Source

Bu seride Oscar filmlerini incelemeye devam ediyorum. Yukarıdaki linkten diğer yazıları da inceleyebilirsiniz. Bu yazıda Oscar'ın en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanan, İngiliz yapımı ve bir nevi gaz verici bir film olan En Karanlık Saat (Darkest Hour) filmini inceleyeceğim. Öncelikle bu filmin neden yapıldığı ve amacının ne olduğunu bilmek lazım. Çünkü politik filmler her zaman bir amaç taşır. Bir kaç yıl önce bütün ödülleri toplayan 12 Yıllık Esaret filmi gibi. Bu film de başka bir amaca hizmet ediyor. Bildiğiniz gibi son zamanlarda İngilitere'nin Avrupa Birliği'nden çıkma süreci konuşuluyor. Bu süreçte bir oylama yapılıyor ve çıkması kabul ediliyor. Ama bununla beraber halk da ikiye bölünüyor. Özellikle genç kesim bunu şiddetle reddediyor. Çünkü genç nesil, eski nesilin sahip olduğu milliyetçi duygulardan çok, evrensel liberal duygulara sahip. Bu tüm dünyada yayılan bir düşünce biçimi olsa da İngilitere toplumuna oldukça ters. İngiliz toplumu her döneminde milliyetçiğini korumuştur. İşte tam da bu durumdan dolayı İngiliz hükümetinin gençlere bazı hatırlatmalar yapması gerekiyor. Nitekim de bu filmin en özetle buna hizmet ettiğini söyleyebiliriz

Source

Film en özetle Winston Churchill'in hayatından bize bir kesit sunuyor. Uzun uzun yıllar anlatmak yerine, onun ilk başa geçtiği andan itibaren ilk kabul ediliş anına kadar götürüyor bizi. Savaşı göstermek ve anlatmak yerine Winston Churchill'in psikolojisini izliyoruz bir nevi. Yukarıda bahsettiğim İngiliz milliyetçiliği propagandası ile ilgili bir çok film ve televizyon dizisi yapılıyor. Gençleri yönlendirmenin en kolay yoludur bu. Darkest Hour bu amacı taşırken bir yandan da estetiği de göz ardı etmiyor. Politik bir amacı olsa da film, estetik ve konu işleyişi bakımından Oscar'a laik bir yapım oluyor. En önemlisi de başrolde oynayan Gary Oldman, gerçekten Winston Churchill'e dönüşüyor. Oldman bize bir yöneticinin, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndaki bir yöneticinin psikolojisini çok iyi yansıtıyor. Aynı şekilde yan oyuncular da bize tam verilmek isteneni veriyor. Zaten Gary Oldman da bu performansıyla Oscar'ı hakkıyla kazanıyor. Oscar'da ne zaman bir biyografi filmi görsem onu canlandıran oyuncu çok iyi iş çıkarıyor. Sanırım Oscar'daki biyografi filmlerini sevmemin nedeni de bu.

Source

Tabii ki filmin de biraz eksiklerine bakmamız lazım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki filmde oyunculuk ve estetik dışında dikkatimi çeken bir şey olmadı. Teknik açıdan zaten Oscar filmleri oldukça sıradan oluyor. Onun dışında konuyu ne kadar güzel işledilerse de filmin sonu bir o kadar eksik. Bir hikaye anlatımındaki en önemli şey dönüşümleri iyi verebilmek. Filmin başında Churchill'in başa gelse de kabul görmediğini görüyoruz. Meclistekiler özellikle onun Çanakkale yenilgisinden dolayı başta olmasını istemiyor. Bildiğiniz üzere Churchill Çanakkale'de büyük bir yenilgi almakla kalmıyor, aynı zamanda ismi de zedeleniyor. Çanakkale'de her ne kadar adam kaybetse de inatla vazgeçmek yerine daha çok asker yollayıp büyük kayıplara sebebiyet veriyor. Filmin sonunda ise Churchill meclis tarafından kabul görüyor. Bu süreç nasıl değişti net olarak göremiyoruz. Film zaten onun başa gelmesiyle başlıyor ve Dunkirk çıkarması daha gerçekleşmeden (Churchill'in önemli ilk başarılarından biri) bitiyor. Neden ve nasıl kabul gördüğü anlaşılmadığı için film eksik kalıyor. Ama film hakkında şunu söyleyebilirim ki, bir Türk olarak beni bile gaza getirirken İngiliz gençlerinin de üzerinde büyük bir etki bırakıyor. Bu da filmin amacının gerçekleştirdiğini gösteriyor.