Az Bilinen En İyi 5 Savaş Filmi

in #tr7 years ago

Bu hafta Kültür&Sanat serisinde adı şanı az duyulmuş en iyi 5 savaş filminden bahsedeceğiz. Geçen haftaki konumuzu Türk Toplumu ve Şaman Kültürü linkinden inceleyebilirsiniz. Şimdi koltuklara yaslanalım ve beyaz perdenin tadını çıkaralım.


1. Das Boot

Yönetmenliğini Troy adlı filmi ile tanıdığımız Wolfgang Petersen üstlenmektedir. 1981 yılında çekilen film ikinci dünya savaşı yıllarında geçen bir olayı anlatır. İngiliz savunmasını yok etmeye giden bir Alman deniz altı, düşman güçler tarafından kapana kıstırılır. Mürettebat bu durumdan kendini kurtarmaya çalışırken aynı zamanda akıl sağlıklarını da korumaya çalışırlar. Diğer savaş filmlerinden ayrılan en önemli noktası, savaşın psikolojik kısmına değinmesidir. Epik savaş sahneleri yerine klostrofobik bir ortam oluşturulmuş, savaş ve insanlık kavramları sorgulanmaya başlanmıştır. Film o dönemde En iyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetmeni gibi Oscar'ın önemli 6 adet ödülünü toplamış ve oldukça ses getirmişti. Siz de bu filmle izlerken kapana kendinizi kapana kısılmış ve kurtarılmayı bekliyor bulacaksınız.


2. Paths Of Glory

Yönetmenliğini Otomatik Portakal ve bir çok başyapıt ile tanıdığımız Stanley Kubrick üstlenmektedir. 1957 yapımı olan bu film İkinci Dünya Savaşı'nı öven filmlerle dolu sektöre bomba gibi düşmüştür. Çünkü Das Boot gibi savaşı övmek yerine ona ağır bir eleştiri getirmektedir. Fransız general Broulard, General Mireau’ya Almanların yönetimindeki Ant tepesinin ele geçirilmesi emrini verir. General bu görevi kabul eder ve askerleriyle birlikte göreve çıkar. Fakat görevi asıl kabul etmesinin sebebi kişisel çıkarlarıdır. Zamanla görevde bir çok aksaklık çıkar ve askerler hayatını kaybetmeye başlar. Her şey sarpa sararken generalin çıkarları da ortaya çıkar. Film, general üzerinden savaştaki iki yüzlülük, kaotik ortam ve çıkarlar ilişkisini irdelemektedir. Generallerin davranış şekillerini devlet politikaları olarak yorumlayabilirsiniz. Stanley Kubrick'in bu filmi, bir çok ülkede sansüre uğramış ve yayını yasaklanmıştır. Zaten sırf bu yüzden bile kesinlikle izlenmesi gereken bir film olduğunu görebilirsiniz. Savaşın kirliliğini gözler önüne seren bu filmi sakın kaçırmayın.


3. Der Untergang

Filmin yönetmenliğini ilk olarak Deney filmiyle ün yakalayan Oliver Hirschbiegel üstlenmektedir. 2005 yapımı olan film, Nazi Almanyasını bize bir kez daha hatırlatır. Fakat bu sefer zeki ve acımasız faşist lider Hitler'i özel sekreteri Traudl Junge’nin gözünden izleriz. Film Hitler'in çöküş yıllarında geçmektedir. Diktatörün çökmeye başladığı dönemde alt üst olan psikolojisini özel sekreterinin gözünden tanık oluruz. Berlin'nin düşüşüne şahit olurken aynı zamanda Hitler'in davranış biçimlerini gözlemleriz. Hitler hakkında bir çok film yapılsa da, film eleştirmenleri bu filmi Hitler'i en iyi anlatan filmlerden biri olduğunu söylerler. Nazi Almanyasına ilgi duyuyor ve merak ediyorsanız bu filmi kaçırmayın derim.


4. Enemy At The Gates

Yönetmenliğinde Tibet'de Yedi Yıl adlı filmiyle üne kavuşan Jean-Jacques Annaud oturmaktadır. 2001 yılında çekilen film, İkinci Dünya Savaş'ında karşı karşıya gelen iki acımasız keskin nişancıyı konu alır. Stalingrad kuşatmasında kahraman olarak anılan ve gelmiş geçmiş en iyi keskin nişancılardan biri olan rus Vassili Zaitsev ile Alman keskin nişancı Erwin König'in amansız mücadelesi sizi koltuklarınıza kitleyecektir. İki keskin nişancı birbiriyle mücadele ederken aynı zamanda savaşı da kendi perspektiflerinden eleştirirler. Stalingrad'da rus keskin nişancının başarısı tarihte anlatılsa da Alman keskin nişancının ismi tarihte yer almaz. Bu iki adamın adrenalin dolu düellosu sürpriz bir sonla izleyenleri zirvede bırakacaktır.


5. The Thin Red Line

Son olarak bu filmi seçmemin en büyük sebebi yönetmen koltuğunda Amerikan sinemasındaki en iyi yönetmenlerden biri olan Terrence Malick oturmasıdır. Malick, yaptığı bir çok baş yapıt ile adını duyursa da bu filmin talihsiz bir yapım tarihi vardır. 1999 yılında çekilen bu film Saving Private Ryan ile aynı yıl gösterime girmiş ve doğal olarak onun gölgesinde kalmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Guadalcanal da savaşan bir grup Amerikalı erkeğin çektiği acılar ve geçirdiği değişimler anlatılır. Şahsıma göre anlatım gücü olarak Er Ryan'dan daha iyi bir filmdir. Savaşın kahramanlık kısmını tamamen arka plana atarak, savaşın korkunç stresi altındaki insan ilişkilerini irdelemektedir. Zaten savaş filmlerindeki en büyük sorun, tek taraflı kahramanlıkları ve tek taraflı acımasızlıkları işlemeleridir. Film hangi millete aitse, filmde işlenen kahramanlık da o millete ait olup, acımasızlık her zaman karşı tarafa aittir. Er Ryan'da da gördüğümüz bu durum Malick'in filmde yoktur. Buna rağmen 50 milyon $ bütçeyle çekilen film, sahne tasarımları ve aksiyon açısından da kesinlikle Er Ryan'dan geri kalmamaktadır.



Sort:  

@vitruvianman güzel bir liste olmus. aralarından sadece paths of glory yi izledim ama diğerlerini de duydum.

Coin Marketplace

STEEM 0.16
TRX 0.15
JST 0.028
BTC 60024.78
ETH 2351.84
USDT 1.00
SBD 2.47