Müzikâl Kimliğimiz Neden Fazlasıyla Sığ?

in #tr7 years ago

Bizi bilirsiniz,

Genel olarak müzikten pek anlamayız. (Öz eleştiri) Buna rağmen ısrarla anladığımızı, Türk insanı olarak aşırı duygusal bir yapıya sahip olduğumuzu iddia ederiz. Duygusal yapımızı göstermek için şarkı aralarına sıkıştırılan şiirlere içlenmek suretiyle kendimizden geçeriz. (Aha da bir tespit daha... Edebiyattan da anlamıyoruz. :D Şarkıcı Sıla şiir kitabı çıkarmış, internette denk geldim. Ölmekten güld... Pardon gülmekten öldüm. :D )

Problemin kökü ektedir:

Ben bir müzik öğretmeniyim. Sizlerle yıllarca yaptığım vahim gözlemlerin sonucunu paylaşmak istiyorum. Yukarıda yazdıklarım kesinlikle abartı değil. Mesleğimde en çok muzdarip olduğum durum desem abartmış olmam. Öğrencilerime bakıyorum en basitinden, iki müzik türü dışında başka bir şey bilmiyorlar:

  1. Pop müzik (Sadece piyasa müzikleri. Gündemde kim varsa o. Bülent Ortaçgil'i Serdar Ortaç'ın akrabası zannedeni gördüm. :D )
    2)Oyun havası (Halk müziği diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki...)

Anne babaların dikkat etmesi gereken çok önemli bir problem bu. ÇOCUĞUNUZU POPÜLER KÜLTÜRÜN DAYATTIĞI HER ŞEYDEN UZAK TUTUN. YILLAR SONRA EVLADINIZ ANDROİD BEYİNLİ BİR BİREY(!)E DÖNÜŞTÜĞÜNDE ÇOK GEÇ OLABİLİR. Fakat aileler çocukta ruhsal gelişimin en önemli ayaklarından biri olan "Müzik eğitimi"ne dikkat etmedikleri gibi okulda her sınıfa sadece "1" ders saati olan müzik öğretmeninden bu yeterlilikleri yerine getirmesini beklerler. Kusura bakmayın sayın veliler, bir saatlik derste çocuğunuz ne kadar yetenekli olursa olsun hiç kimse mucize yaratamaz.

Eğitimci olarak bizlere düşen görev, yüksek performans ve güdülenmeyle elimizden gelenin en iyisini yapmaktır. Hani derler ya "Hep doktorla olmaz, hasta da biraz yardımcı olacak..." Yani tedaviye cevap vermeyen öğrenciye ağzınızla kuş tutsanız hiçbir şey öğretemezsiniz. Branşımız ne olursa olsun işe dersimizi sevdirmekle başlamalıyız. Gerisi tamamen süreç meselesi. Yapacağınız -bilhassa- köklü değişikliklerin ve gelişimlerin hemen gerçekleşmesini beklemeyin. Bunu tıpkı yeni bir işletme açmışsınız gibi düşünün: Hayatınızda ilk kez bir kafe açmışsınız ama ilk zamanlar pek de iş yapmıyorsunuz. Çalışanlar endişeli, siz endişeli... Maaşlar yaklaşıyor, ödemeler kapıda, banka her fırsatta ensenizde zaten... Aylar geçmiş, fena bunalmışsınız ve vazgeçme eşiğindesiniz. Derken tek tük müşteriler gelmeye başlıyor. Haftalar, aylar geçiyor ve müşteri portföyü de artıyor haliyle. Artık çalışanlarınızın yüzü gülüyor, siz henüz tebessüm aşamasındasınız ve bankalar... Onlar da kudursun, kendi başını yesin. :D Belki aylarınızı, belki de yıllarınızı almıştır ama emeğinizin karşılığını almışsınızdır.

Bu dönem aklıma nerden geldiyse (sanırım çaresizlikten) sınıflarda bir uygulamaya başladım. Her hafta sınıflara girdiğimde (5,6,7 ve 8. sınıflar) tahtaya önceden belirlediğim ve "kaliteli" olduğuna inandığım 10 şarkı yazıyorum. Her hafta 10 yeni şarkı. Farklı türlerden (Pop, rock, arabesk, rap, R&B, blues, jazz, T.H.M, T.S.M, tasavvuf vs). Bunlar %90 oranında çocukların hiç bilmediği veya duymadığı şarkılar. Kaliteli şarkının ne olduğunu açıklıyorum tabi önce. Müzikal altyapı, ritim, şarkı sözü, yorum gücü ve en önemlisi armonik çeşitlilik gibi etmenlerden bahsediyorum. Tabii ki anlamıyorlar ilk etapta ama bolca örneklendirince çoğunluk anlıyor. Bu uygulamaya başladığımda birkaç kişinin müzikal kimliğini geliştirsem yeter diye düşünüyordum ama beklediğimden fazla ilgi gördü. Bazen tahtaya şarkı listesi yazmayı unuttuğumda öğrenciler uyarıyor, işte o zaman mutlu oluyorum. :)

Ve şunu anladım ki öğrencilerimin sorunu tam olarak "popüler kültür zorbalığı" değil, asıl sorun nerden başlayacaklarını bilmemeleri ve popüler kültürün bu boşluğu iyi değerlendirmesi. Tahtaya yazdığım listeleri dinlemek bir yerde dursun yazmak bile zorunlu değil dedim. Bizim millet kaç yaşında olursa olsun kendisine dayatılan, zorla yaptırılmaya çalışılan işi sevmez.

Bu şekilde uygulamam ilgi gördü. Tabi boş durmadım, kamuoyu yoklaması yapmaya devam ettim. İkinci hafta geldiğinde "Geçen haftaki listede en çok hangi şarkıları beğendiniz?" diye sorduğumda aldığım cevaplar beni hiç şaşırtmadı. Genellikle hareketli şarkıları beğenmişlerdi. "Peki yavaş şarkılar kötü veya sıkıcı mıydı?" şeklindeki ikinci soruma gelen cevaplar daha da şaşırtmadı: "Öğretmenim onlar da güzel şarkılar ama bunlar daha eğlenceli."

"Doğadaki her şey belli bir dengededir. Her şeyin bir zıttı vardır. Yani duruma konumuzla ilgili bakarsak hareketli şarkılar kadar yavaş şarkılar da hayatımızın bir parçası. Ortadoğu yanarken, batı gününü gün ederken nedir bizdeki bu durmaksızın halay geçen Flaş TV kafası? (Şimdilerde Vatan TV galiba :D )" diye açıklamamı sürdürdüğümde pek çoğunun bakışlarından ne demek istediğimi anladıklarını fark ettim. Hayatta neşe kadar acı da önemli bir gerçektir temalı konuşmam işe yaramıştı. :)

Bu uygulama sadece bir erken farkındalık. İstiyorum ki öğrencilerim üniversite çağına geldiklerinde sohbet ortamlarında sanat, müzik hakkında iki çift kelam edebilsinler. İnsanlar konuşurken kenarda boynu bükük yancı gibi durmasınlar. Söz sahibi olsunlar. Tek derdim kendi branşım adına dolu bireyler yetiştirmek. Çünkü bilgi güçtür. Müziği bilmek için illa müzik yapmaya gerek. Sözüm meclisten dışarı ama Volkan Konak, Koray Avcı vs. dinleyip hüzünlenen insanları görmekten çok sıkıldım ben. Çok fazla alternatifiniz var, lütfen seçmeyi deneyin. Çocuklarınızın da kaliteli seçimler yapmasını sağlayın. Ne demiş Neşet usta: "Nerde saz çalan bir adam görürsen korkma, yanına otur; kötü insanların türküleri olmaz!"

Müzikle kalın efenim...

Neşeli bir şarkı

Sort:  

4.jpg

hocam madem öyle yaz tahtaya 10 şarkı bizede buradan ders ver. şahsen ben bu konuda gayet cahilim benim oğlanda 11 yaşında oda benden kalır yanı yok. bekliyoruz hocam #1 li listelerini.

Hocam yazınızı ilgiyle okudum. Genelde arkadaşlarım repertuvarımın geniş olduğunu söylerler :) ama bu listelerdeki yazmış olduğunuz şarkıları hemen hemen hiç dinlemedim. Bu farklılık bizim zihnimizi karıştırmaz mı? çünkü ben küçüklüğümden beri kulağıma yakın gelen, hatta kendi kendime söyleyebileceğim şarkıları dinlemeyi seviyorum. Biraz bizi aydınlatırsanız sevinirim. Teşekkürler

Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Muhakkak ki kulağımıza hoş gelen her şeyi dinlemeliyiz. Fakat atladığımız bir ayrıntı var: "Çocukluğumuzdan beri..." ile başlayan her cümle alışkanlıklarımızı kapsar. Yani bizleri tek yönlü olmaya zorlayan ne varsa geçmişimizden gelmektedir. Bu yazıda amacım bahsi geçen kişileri yermek değil, müzikte tek düzelikten kurtulma yolları ararken bulduğum bir yöntemi anlatmaktı.

Müzik zevkimizi neyin belirlediğine gelecek olursak... Üç gün önce yazdığım bir yazımı okumanızı rica ediyorum. https://steemit.com/tr/@umit06/oeluep-bittigimiz-sarkilari-baskalarina-begendirememe-durumu

Sizi takip ettikçe müzik kültürümün daha da gelişeceğine inanıyorum emeğinize sağlık ,okudum çok güzel bir yazı olmuş.

Müzik konusunda biraz olsun rehberlik edebilirsem mutlu olurum, teşekkürler.

Loading...

yazınızda anlattığınız, öğrencileriniz için yaptıklarınız takdire şayan, ben de her türden hoşuma giden şarkıları dinlemeyi severim verdiğiniz listede severek dinlediklerimi görmem de ayrıca mutlu etti beni😊

en dayanamadığım da acıklı şarkıların içine serpiştirilmiş ağlak tarzda okunan şiirlerin olduğu şeyler.. duyunca kapatırım hiç sevmem🙅

Bunları yetişkinlere anlatınca müzikten anlamadığımı söyleyenler bile oluyor. Ben de mecburen "Yav hee hee, boşuna okudum zaten o kadar sene. Herkes her şeyi benden iyi biliyor." En doğrusunu ben biliyorum demiyorum tabi ama insanlar birikimime bile saygı göstermiyor.

Aynı fikirde olanları görmek güzel, teşekkür ediyorum. 👋

ben teşekkür ediyorum böyle yazılar okumamıza vesile olduğunuz için ayrıca trliste için de tebrikler seçilmeseydi üzülürdüm😊

Faydalı olabiliyorsak ne mutlu. Sağ olun. :)

Hocam harika bir yazı, tebrikler. Üslubunuzu çok beğeniyorum, hiç sıkılmadan bir anda yazının sonuna geliveriyoruz.

Kitap yazsam tutar mı hocam? :D

Tutar hocam tutar. İlk biz okuruz. :)

Sağ olun hocam, bunu söylemeniz yeterli. :)

müziği hayatınızdan çıkarın ve bir gün geçirmeyi deneyin. İmkansız olduğunu göreceksiniz, aynı nefes almamak gibi. Müziğe olan tutkunuz yazınıza da yansımış, tebrikler

Çok teşekkür ederim, sağ olun. Bizim için dinlemekten, icra etmekten fazlası. Hayatımızın ta kendisi olmuş.

Tebrik ederim, güzel bir yazı olmuş :)

Çok teşekkürler, yazınızı okuyacağım birazdan ben de. :)

Çok güzel bir yazı olmuş, okurken neşeyle okudum. Tebrikler.

Çok teşekkürler, ben de birazdan Heath Ledger yazınızı okuyacağım. Kendisi Brendon Lee gibi sette kaza sonucu ölmüştü yanlış hatırlamıyorsam.

Yazınızı baştan sona sıkılmadan okudum. Sizin gibi işini seven ve öğrencilerine gerçekten değerler kazandırmaya çalıştıran öğretmenlere ihtiyacımız var. Ben müziğin enerjisine inanıyorum.Bana pozitif enerji, huzur veren müzikleri dinlemeyi seviyorum. Oğlum geç oldu ama piyano öğrenmek istedi. Bu konuda çok istekliydi. Babası da müzisyen ( sizler alaylı diyorsunuz sanırım) Piyanist olmak istiyorum diyordu. Piano kursuna yazdırdık ama maalesef kursların önceliği para olduğu için gerekli verimi alamadık. Piano öğretmeni, piyanist olmak için geç kaldığını, çok küçük yaşta piano öğrenmeye başlaması gerektiğini söyleyince, çocuk piano çalmayı tamamen bıraktı. Öğretmeni hayal kurmasını istemediği için bu şekilde söyledim dedi ama bence bunu söylemek için bu kadar acele etmeseydi güzel olurdu. Oğlum öğrenmeyi bıraktı ama bize güzel bir katkısı oldu. Küçük oğlum beethoven-moonlight sonata ile uyuyor. Büyük oğlum pianoyu bıraktı ama odasında devamlı bu tarz müzik dinlemeye devam ediyor. Yazı yazarken, kitap okurken piano beni dinlendiriyor. İnsanın zevkleri değişebiliyormuş.

Okuduğunuz için teşekkürler. "Sıkılmadan okudum" ibaresiyle sürekli karşılaşmak bu işin üstüne gitmem için bana gaz veriyor. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki müzik yapmanın ilk şartı alaylı ya da okullu olmak değildir. Bizler müziği kabaca "Duygu ve düşünceleri seslerle, belirli ritim kalıpları içerisinde melodik şekilde anlatma sanatı" olarak tanımlarız. Müziği yapan kişi bu duygu aktarımını gerçekten sağlayabiliyorsa doğru yoldadır. İlla bir diploma şart mı, hayır! Ama kişisel gelişimden de geri durmamalı insan.

Oğlunuza gelince... Çoğu insan müzik kursuna "virtüöz" olmak için gitmez. Piyano öğretmeni bence başından savmış sizi. (Güzin abla gibi oldum bu arada. :D ) Ben piyano çalmaya üniversite 1. sınıfta (19 yaşındaydım) başladım. Hiçbir zaman profesyonel bir piyanist olayım iddiam olmadı ama bu bölümü okuyorsam biraz olsun çalmalıyım diye düşündüm. Son çaldığım eser Beethoven'ın Für Elise'siydi. İnsanlar bu eseri yazık ki sadece okul zillerinden hatırlıyor. Yani demem o ki insan her yaşta her çalgıyı çalmasını öğrenebilir. Bunun için gerekli olan tek şey "ne kadar istediği"dir. Teşekkürler. :)

Söylediklerinize katılıyorum ve bunları oğluma ileteceğim.Teşekkürler

Ben teşekkür ederim.

Umitcim ben bunu okumuştum bugün ama geç mesaj yazıyorum. Merak etme senin kitabını ilk alacaklardan biriyim :)
Hadi sana bir güzellik daha hediye olarak senin kitaplarını vereceğim öğrencilere

Ahahhaaa, kardeşim sen yine puzzle, drone vs şeyler al bence. Yoksa bir de "Çocuklar için okuma alışkanlığı" diye başka bir proje başlatmam gerekecek. Uğraştırma beni. :D

Tebrikler ! Paylaşımınız TRListe kurallarına uygun görülmüş olup günün seçilen yazıları arasında yerini almıştır.Paylaşımınız için Teşekkürlerimizi sunarız.Detaylara buradan ulaşabilirsiniz.Eğer, bizimle iletişime geçmek isterseniz TR Discord Kanalından bizlere ulaşabilirsiniz.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.

Coin Marketplace

STEEM 0.17
TRX 0.13
JST 0.027
BTC 60699.39
ETH 2655.06
USDT 1.00
SBD 2.59