Zihnimin Abuk Kuşundan Sabuk Ötüşler - 2 (yazıyla iki)

in #tr6 years ago (edited)

Yataktan kalkıp mutfağa geçtim. Peynir, zeytin, ekmek ve süt dörtlüsü masada yerlerini almışlardı ve tabii akabinde ben. Bir yudum soğuk süt ile boğazımı ıslatarak başlangıcı yaptıktan hemen sonra ekmeğin içiyle peynir ve zeytinleri değiş tokuş ederek yemeye koyulmuştum.

Lokmaları çiğneme faslını çabucak geçiştirip boğazımdan aşağı kaydırma seviyesine geldiğimde sebebini bilemediğim bir trafiğe çakılıverdim! Lokmalar tam da boğazımın ortasında durdular ve ilerleyemediler.

Az bir telaşla “Acaba nefes de alamıyor olabilir miyim?” diye kendimi yokladım. Henüz nefes alışımla ilgili problem yoktu fakat lokmalar ilerleyemiyordu. U dönüşü de yaptıramıyordum! Telaş grafiğim artış gösteriyordu. Masadan kalkarak aynaya doğru fırladım ve açtım ağzımı yumdum gözümü. Kısacık bir zaman akışı sonunda gözümü burada yummanın aptalca olduğunun farkına varıp açıverdim gözlerimi. Boğazımın ortasında nasıl bir sorun var anlamaya, orada neler oluyor görmeye çalışıyordum ama çabalar beyhudeydi!

Tedirginlik celladım olarak üzerime atlamıştı sanki. “Kurtar beni Allah’ım!” cümlesini telaffuz etmeden hemen önce aklıma amuda kalkmak geldi.

Newton'un yer çekimi kanununu sanki ilk ben bulmuşum gibi heyecanlandım. Hemen ellerimin üzerinde, ayaklarımı duvara yaslayarak havaya kaldırdım. Bekledim ki boğazımın tam ortasında bezgin bezgin duran lokmalar dışarı çıkabilsinler. Sağıma baktım, soluma baktım, bir aşağı ve de yukarı ama geri dönmeyi başarabilen hiç bir küçük parça dahi olmamıştı. Hala aynı noktada duruyorlar ve adeta Newton ile dalga geçiyor gibiydiler.

O an çok öfkelendim ve ayağa kalktım. Öfke ayağa kalkmayı gerektirirdi.

Bu ne saygısızlık, bu ne küstahlık! Isaac Newton gibi çocukluğunda sırf yoksul, zayıf ve çekingen olduğu için diğer çocuklar tarafından dışlanmış ve yeterince dalga geçilmiş bu büyük şahsiyete karşı nasıl hala böyle bir hataya düşüyorlardı!

"Ah Newton ah!" diye iç geçirirken tekrar problemime odaklanmam gerektiğini hatırladım. Kafa kaşımak iyi gelir, belki bir çözüm bulurum diye beş parmak basit harmonik hareketlerle kafamı kaşıdım durdum ama nafile, nafile, nafile diye kaşıma seslerinden öteye bir şey çıkmıyordu.

Ağlasam belki her şey kendiliğinden düzelir diye düşünürken bir kaç damla gözyaşı düşüverdi yere. Gözümden düştünüz artık diye kendimce iğrenç bir espri yaptım çaresizlik içinde. O sırada bir ses yankılandı;

"Sen bunu Newton'a saygı kuşağı olarak düşün. Sırada düşecek damlalar ise sana yardımcı olacaklar."

Mâli-i hülyâ'ya boğulmuş beynimin nöronları, içinde bulunduğum ruhsal gerilimden faydalanıp baskın çıkıyor olmalılar ki gaipten sesli harfler fısıldıyorlar kulaklarıma diye düşünüp daha bir gerile-durdum. Gerildikçe ağladım, ağladıkça saçılan gözyaşlarım.

Artık nefes alışlarımda da problem başladığını hissediyordum ama sebebi boğazıma takılan lokmalar mı yoksa içerisine düştüğüm duygu-durum muydu emin olamadım. O sırada yeniden bir ses dalgası başlayıverdi kulak zarımı titreten; "Hey, sakin ol ve gözyaşlarına güven, sana yardımcı olacağız."

Gözyaşlarımdan büyük bir tsunami oluştu ve ben tsunamiye kapılmış kendimi okyanusta buldum. Okyanusun göbeğinde, balığın karnındaki Yunus'un hüznünü gördüm. Bir palyaço balığı geldi yanıma, "Sen hiç böylesine hüzünlendin mi?" diye sorarcasına bir bakış attı. Böylesine hiç şahit olmamıştım. Hayranlıkla durulmuşken, devasa bir deniz kaplumbağasının hızla bana doğru geldiğini fark ettim. Kaçma isteğiyle baloncuklar çıkardım ama kaçamadım. Yaklaşan kaplumbağa bir şeylere kızmış olacak ki haddimi bildirircesine şiddetli bir kafa darbesi savurdu karnımın ortasına. Aldığım darbenin etkisiyle suyun yüzeyine doğru fırladım. Su yüzeyine varana kadar ise boğazımdaki boşlukları değerlendiren deniz suları lokmaların yanından akıp gittiler. Yüzeye vardığımda benim için önemli, insanlık adına önemsiz öksürüklere kapıldım. Kuvvetli öksürüklerin tesiri ile boğazımda takılan lokmalar çıkmışlardı.

Hemen arkalarından ise bir kelimeler kördüğümü!

O an sebepler konuşmaya başladı. Meğer yolu tıkayan bir sürü kelime imiş. Oturmuşlar boğazımın orta yerine, nasıl ve hangi sırayla bir araya gelsek de çıksak şu ağızdan diye tartışmaya kapılmışlar. Hüznümle karşılaşıp yetilerini kaybetmiş kelimeler nasıl bir sıraya gireceklerini, ses tellerimi nasıl titreteceklerini bilemeden bir kördüğüm olmuşlar.

Her şeyin sebebi olarak hüznümü bulmuşken, Yunus'un hüznünü düşünüp Birden utanıverdim. Onun muazzam loş duygular içinde kelimeleri vardı, yollarını bulup sıraya girebilen. “Ya ben!” dedim kendime öfke içinde.

Rotasız bir gemi gibi yüzdüm sonsuz okyanusta, ta ki yorulmak nedir öğrenene dek. Buluverdim soluklar içinde kendimi ıssız bir kıyı kenarında. Gözlerim Newton'u aramaya başladı bana sormadan. Buralarda mıdır acaba diye heyecanlanmıştım. Zihnimden akan sözleri vardı;

"Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum; ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum."

O sırada gökten üç elma düştü - üçü de kafama-, biri Amasya, biri Fuji ve diğeri de Granny Smith idi! Başımı kaldırdım kendimi bulduğum yemek masasından, hiç dokunulmamış Peynir-zeytin-ekmek-süt dörtlüsü henüz tezgâhta beklerken.

“Her şey mi bir rüyaydı?” diye dertlenme hevesi ile dolmuştum ki kafama düşen üç elma yanı başımda soru işareti olarak sırıtıyorlardı. O esnada kapıdan içeri doğru Newton kafasını uzattı “Ben attım elmaları.” dercesine.

Zınk diye kalakaldım boğazımda kelimelerle.

O konuştu;

“Okyanusun kenarında, çok su yutmuş baygın haldeydin. Seni evine getirdim ama artık kendine gelip bir şeyler yemen gerekiyor. Bir an önce işe doğru yola koyulmalısın yoksa geç kalacaksın. Benim ise çıkmam lazım, daha bulup sevineceğim deniz kabukları var.”

Ve çıktı hayatımdan en çocuk haliyle, bıraktı beni en çocuk halimle.

İşe doğru yola koyulmam gerekiyordu çocukluğumu evde bırakıp. Peynir,-zeytin-ekmek-süt dörtlüsüne emanet ederek çocukluğumu, çıkıverdim evden cebimde elmalarla.


Story Copyright : Zihnimin Abuk Kuşu - OTahirOZGN
Image source

ZAK000.png

Sort:  

bu yazı da güzel ama ilk bölümünü daha çok beğenmiştim, tekrar etmek gerekirse kaynak linkini belirtmelisiniz:)

işlem tamam, belirtilmiştir :)

Coin Marketplace

STEEM 0.29
TRX 0.12
JST 0.033
BTC 62934.09
ETH 3118.65
USDT 1.00
SBD 3.85