Uykunun Müebbet Hali
Gözlerini açtığında fezadan dünyaya ulaşan yüzlerce
yıldızın ulaştırdığı ışıklarla karşılaşmıştı. Sabah olduğunu sanarak uyanmıştı
fakat yıldızların hala ibadet ettiklerini görünce uykusunun kaçtığını
anlamıştı. Yeniden uykuya dönebilmek için döndü, debelendi, yorganın altına
saklandı ve gerekli tüm mercilere başvurdu ama başarısız olmuştu ve
reddedilmişti.
Uykusu kapsama alanı dışına çıkmış ulaşılamıyordu. Ayağa kalktı, bedeni o kadar yorgundu ki bu durumu hiçbir uzvuna kabul ettiremiyordu. Ama komuta ondaydı ve onun emirlerini yerine getirmeliydi bütün uzuvlar ve belki de hesap vermeliydiler uykusuna niye sahip çıkamadılar diye.
Uykusu kapsama alanı dışına çıkmış ulaşılamıyordu. Ayağa kalktı, bedeni o kadar yorgundu ki bu durumu hiçbir uzvuna kabul ettiremiyordu. Ama komuta ondaydı ve onun emirlerini yerine getirmeliydi bütün uzuvlar ve belki de hesap vermeliydiler uykusuna niye sahip çıkamadılar diye.
Yatağından çıkıverdi, terliklerine bakındı ama yatağın
etrafında bulamadı ve çırılçıplak ayaklarıyla, yattığı damın betonuna basmak
zorunda kaldı. Hafif bir homurtuyla damda terliklerini aramaya devam etti ama
bulamıyordu ve bu durumdan en çok ayaklar etkileniyordu. Hâlbuki onlar hiçbir
şey yapmamıştı lakin ilk ceza onlara kesilmişti. Gecenin ortasında soğuk
betonla yüz yüze kalmışlardı, korkuyorlardı ve titriyorlardı.
Evet, terliklere sahip çıkamamışlardı belki ama
öncesinde bir savunma hakları yok muydu hiç? Hem belki uyku kaçarken
terlikleri de alıp götürmüştü.
Pijamasının cebinden sigara paketini çıkardı, bütün
sigaralar ezilmişti yine. Yatmadan önce ve sabah kalkınca muhakkak sigara
içerdi bu sebeple üzerinden ayırmazdı sigarasını. Paketten bir sigara alıp
eliyle düzeltmeye gayret etti ve düzeldiği kadarıyla ateşe verdi sigarayı. Her
nefes çekişi gecenin huzuruna daha bir huzur katıyordu sanki.
Damdan bahçeye doğru bakındı. Uyuyan Tavus kuşlarını gördü önce ve imreniverdi ne de güzel uyuyorlar diye. Tavus kuşlarının uykuları o kadar sadıktı ki çevrelerinde sohbet eden, gülüşen hatta sek sek oynayan çiçeklerin gürültüleri bile onların mevkilerini terk etmeleri için bir sebep olamıyordu.
Damdan bahçeye doğru bakındı. Uyuyan Tavus kuşlarını gördü önce ve imreniverdi ne de güzel uyuyorlar diye. Tavus kuşlarının uykuları o kadar sadıktı ki çevrelerinde sohbet eden, gülüşen hatta sek sek oynayan çiçeklerin gürültüleri bile onların mevkilerini terk etmeleri için bir sebep olamıyordu.
Uykusu henüz çevrimiçi görülememişti. En iyisi üzerine
bir hırka alıp dışarda biraz olsun dolanmaktı.
Etrafta dolanmaya başladı, sonra nedense ayakları onu
yakındaki tepeye doğru götürmeye başladılar. Tepeye doğru ilerlerken ise
gözleri şaşırmakla meşguldü.
Bir köşe başında resim yapan kaplumbağalar görmüştü, az ilerde ise bir mum ışığının alevinden yağmurlar yağıyor ve yağmurun altında sırılsıklam bir kedi ve bir köpeğin dansları hayretler saçıyordu.
Bir köşe başında resim yapan kaplumbağalar görmüştü, az ilerde ise bir mum ışığının alevinden yağmurlar yağıyor ve yağmurun altında sırılsıklam bir kedi ve bir köpeğin dansları hayretler saçıyordu.
Kertenkelelerin rakı masası sohbetleri bir hayli
ilginç olsa da en çok felçli yılanlara yardım amacıyla top oynayan mamutlar
heyecana düşürmüştü göz yuvarlarını.
Bütün bu gördükleri onu uykusunu arzulamaktan
alıkoyamıyordu.
Tepeye doğru yaklaştıkça eğlenceli ve hareketli bir
Fado titretiyordu kulaklarındaki zarları. Sesler ve müzik tepenin en tepesinden
yuvarlanıyordu aşağıya doğru. Ayaklar daha hızlı hareket etmeye başlamıştı ve
eller zaman zaman yardım ediyordu ufak tırmanışlar için.
Tepenin en üstüne ulaşınca gözüne ilk çarpan
terlikleri oldu, terlikler başka birinin ayaklarındaydı ve daha da önemlisi bu
başka biri uykusunun ta kendisiydi!
Etrafta ise sevişen bulutlar vardı. Ay kafasında
şapkasıyla gitar çalıyordu, yıldızlar gökten tepeye renkli ışıklar
püskürtüyorlar, Satürn köşe başında müziğe uyumlu bir şekilde hulahop yapıyor,
Venüs ise dalından üzüm tanelerini yudumluyordu.
Külkedisi de oradaydı ve o sırada Pamuk Prensese kahve falı bakıyordu. Şeftali ağaçları ve Elma ağaçları yastık savaşı yapıyorlar, Nar Taneleri ise Ayva olmaya özeniyorlardı. Her şeyden ötesi, Arap kızının camı da oradaydı ama kendisi "ayna ayna güzel ayna"cılık oynadığından dolayı, kolalı jelibonlar camdan bakıyorlardı.
Külkedisi de oradaydı ve o sırada Pamuk Prensese kahve falı bakıyordu. Şeftali ağaçları ve Elma ağaçları yastık savaşı yapıyorlar, Nar Taneleri ise Ayva olmaya özeniyorlardı. Her şeyden ötesi, Arap kızının camı da oradaydı ama kendisi "ayna ayna güzel ayna"cılık oynadığından dolayı, kolalı jelibonlar camdan bakıyorlardı.
Tüm bunların karşısında iyice dumura düşmüştü ama
uykusuna olan kızgınlığını içinden atamamıştı. Bağırıverdi uykusuna;
- Neredesin sen sik kafalı! Gecenin bir vakti âlem
yapmaya mı kaçtın?
Bir anda gece sessizliğe büründü, uyku cevap verdi;
- Bu geceyi hatırlamıyor musun?
- Ne saçmalıyorsun sen, sana bir şey sordum?
- Küçükken hep böyle bir gecenin hayalini kurardın ya
yatmadan önce gökyüzüne bakıp. Ara ara rüyalarında hala görüyorsun burada
gördüklerini.
- Hiçbir şey hatırlamayacak kadar uykusuz, yorgun ve
sinirliyim şu anda!
- Bu geceyi organize edebilmek için çok uğraştım
hâlbuki.
- Böyle bir organizasyon yapmak için bir Pazar
gecesini mi seçtin yani, bu kadar mı akılsızsın! Bir organizasyon yapmak
istiyorsan bir Cumartesi gecesini sana tavsiye edebilirim mesela, ama Pazar olmamalı!
- Neden? Ha Pazar ha Cumartesi ha Çarşamba böyle
muhteşem bir uyanış için günlerin gecelerin ne önemi olabilir ki?
- Beni en iyi senin anlaman gerekiyor, yarın
Pazartesi, iş günü, erkenden uyanıp şehre gitmeliyim ve işimin başında
olmalıyım ve hatta uykusuz olmamalıyım, yorgun olmamalıyım toplantılara diri
girmeliyim. Uykusuzluk çektiğimde bütün gün sana ne kadar ihtiyacım olduğunu,
çaktırmadan sana teslim olduğum saatleri biliyorsun.
- Evet, biliyorum tabii…
- E madem biliyorsun, neden bana bunu yapıyorsun?
Neden?
- Bu organizasyon sadece bu gece olabiliyordu ve senin
için gerçek bir uyanış olabileceğini düşünmüştüm. Bunlara şahit olmak senin
için her şeyden önemli olur diye umuyordum. Bu uyanış bütün uyanışlardan öte
olmalıydı senin için ama seni gerçekten uyandıramamışım. Özür dilerim.
- Düş önüme yatmaya gidiyoruz…
Uykusuyla beraber yatağına dönüp uyumuştu.
Sabah olduğunda güneşin ilk ışıkları göz kapaklarını
yumrukluyordu ama uyumaya devam ediyordu. Telefonunun alarmı çaldı, gözlerini açmadan
erteledi. Birkaç erteleme daha yaptıktan sonra panikle yataktan fırladı, saate
baktı. İşe geç kalma korkusu içinde hemen bir sigara yaktı, tuvalete gitti ve
bir yandan mesajlarını kontrol etti. Üzerini değiştirip koşa koşa aşağı indi ve
arabasına bindi. Arabayı kullanırken gözleri ara ara kapansa da bu durumu idare
etmeyi çok iyi biliyordu.
20 dakikalık yolu kalmıştı ki aniden fren yaptı.
Gece olanları hatırlamıştı.
Rüya olmadıklarına emindi ve kendini sorguya
çekiyordu. Böyle bir geceyi elinin tersiyle nasıl itebildi diye.
Ağlamaya başladı ve ağlayarak arabayı yavaş yavaş
sürmeye devam etti.
Kepenkleri inmiş bir şehrin sokaklarına doğru
ilerledi. Şehirde çatışma vardı, kimse sokağa çıkmamıştı ve kimse işe
gitmemişti.
Haberi yoktu tabii. Şaşkın şaşkın arabasını park etti,
kapıyı açtı ve dışarı çıktı.
Bir ses duydu sol tarafında, kafayı çevirir çevirmez
sol kaşının üzerinden kafatasına giren mermiyle olanları anlayamadan yere
düştü.
Yere düşerken uykusunu gördü. Uykunun her iki yanında
siyah kanatlı melekler vardı.
“Dün gece işlediğin suçtan ötürü müebbet bu bedende
hapse mahkûm edildin. Gir şu bedene!” diyorlardı.
Saniyeler içerisinde gözleri kapandı.
Pencereden bu olaya şahit olan küçük bir çocuk koşarak mutfağa annesinin yanına koştu.
- Anne! Adam öldü!
- Ben sana pencerelere yaklaşma demedim
mi?
- Öldü ama…
- Beni çığırımdan çıkartma! Yaklaşmayacaksın
pencereye!
- Çığırından nasıl çıkılıyor Anne?
Kaplumbağaların resim yapması, bulutların sevişmesi, jelibonların camdan
bakması gibi mi?
- Ne saçmalıyorsun sen?
- Bilmiyorum Anne. Dün gece böyle rüyalar
gördüm ama az önce rüyamdaki adam gerçekten öldü. Çığırımızdan çıkmanın zamanı
gelmiş olabilir mi?
Story Copyright : Zihnimin Abuk Kuşu - OTahirOZGN
Image Source
Çok güzel bir blog hazırlamışsınız tebrik ediyorum :)
Günlük olarak seçtiğimiz yazılar 1$ civarında bir oy ile 15 yazı oylanmaktadır.
Ayrıca, sürekli olarak @kusadasi tarafından düzenlenen projeler ve discord kanalımızda anlık yarışmalar mevcuttur.
Katılmak isterseniz discord kanalımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca 'Cointurk' Etiketiyle Ödüllü Proje 27 ye de katılmayı unutmayın :) Emek verilmiş yazılar daha çok oy alacaktır, unutmayın :)
Teşekürler 🙏
Tebrik Ederiz! Bu Paylaşımınız'da 'destektr' Tag'ını Kullandığınız İçin Upvote Ve Resteem Kazandınız.
Sizlerde Bu Mesajımızı Beğenerek Projemizin Gelişmesinde Bizlere Yardım Edebilirsiniz.
(0.010 SBD) - (0.020 SBD) - (0.050 SBD) - (0.100 SBD) - (0.200 SBD) - (0.500 SBD) - (0.750 SBD) - (1.000 SBD)
Tüm Bağışlarınız SP Kiralamak İçin Kullanılacaktır. @destektr'ye Verdiğiniz Önemden Dolayı Çok Teşekkür Ederiz!
Paylaşımınız günün en Jumbo yazısı seçildi, tebrikler :)
Yazınız Jumbot ve Jumbot Kürasyon Kuyruğuna bağlı hesaplar tarafından oylanmıştır.
Teşekkürler 🙏😄
Harika bir yazı tebrik ederim. Benim hizmetimi kullandığın için teşekkürler.
Congratulations @tahirozgen! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes received
Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
To support your work, I also upvoted your post!
For more information about SteemitBoard, click here
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP