Nashville - Tennessee
Herkese merhabalar!
Virüs vesilesiyle uzun zaman eve tıkılı kalmamızın verdiği sıkkınlığın da etkisiyle sosyal medya mecralarında herkesin daha online olduğunu görmek sevindirici. Fırsattan istifade şu boş günlerimde ben de bir gezi yazısı daha yazayım dedim. Birkaç eski gezi yazılarımı da bu boşlukta dönüp dönüp okudum ve bunları yazmanın değerini bir kez daha anlamış oldum.
Bu yazının konusu Nashville Tennessee. Buraya Şubat ayında gitmiştim. Son 3 ayda yaptığım son yolculuk oldu kendisi. Buruk bir ayrılık da yaşadık şehirle. Gidişimin ardından şehirde tornado oldu ve birçok kişi de yaşamını yitirdi. Ucuz kurtulduk valla. Neyse daha fazla moral bozmadan girelim konuya!
Nashville Tennessee
Tennessee eyaleti ABD'nin güneydoğu bölgesinde yer alıyor. Etrafında Kentucky, Virginia ve Carolina eyaletleri var. Aslında bu isimleri listelememin nedeni ABD'nin bu kısımlarının çok da bilinmemesi. Appalachian dağları eyalet boyu uzanır ve nerdeyse hepimizin bildiği Mississipi nehri de batı'da eyaletin sınırı çekmektedir. Nashville ise bu eyaletin en kalabalık şehri ve aynı zamanda başkentidir. Biz de bir farklılık yapalım ve güney eyaletlerinden birini seçelim ama deniz falan da olmasın dedik. Nashville aynı zamanda ünlü viski markasına adını veren Jack Daniels'ın da doğum yeri. Haliyle gitmişken viski üretilen fabrikayı da gezmiş bulunduk. Yazı ramazana geldi ondan oruç tutan arkadaşların affına sığınıyorum.
Tabi ki her gezimde olduğu gibi vazgeçilmezleri bu gezi yazımızda da yazacağım. Ne eksik mesela? Yemek dediğinizi duyar gibiyim. Sanat mı? e heralde! Hepsi burada vatandaş! Gel! Geeeeeeeel!
Kahvaltı en önemli öğün değilmiş?
Öncelikle yemekten başlayalım. New York'tan geldiğim için açıkcası her şey bana çok ucuz geldi burada. Genelde büyük porsiyon kahvaltılar yaptık ve böylece nerdeyse 2 öğünle sınırladığımız günler geçirdik. Bu kahvaltılardan birisi şehir merkezinde birisi de kaldığımız eve yakın lokal bir yerdeydi. Biliyorum ki hepiniz bizim kahvaltıdan güzeli var mı yaa diyorsunuz. Arkadaşlar sizlere katılıyorum ama yoklukta da şu aşağıdaki gibi şeyler fena gitmiyor açıkcası :)
Barrel House
Yemeklerimizi de yedikten sonra Jack abimizin mekanına dalıverdik. Jack Daniels markası uzun süre Daniels ailesinde kalmış olsa da bir zaman sonra satılmış ve şirket Daniels ailesinden birkaç mensubu viski yapımcısı olarak işte tutmuş. Haliyle viski uzmanı aile bireyleri kendi yeteneklerini jenerasyondan jenerasyona aktarmış ve hala işin başında orjinal Daniels ailesinden birisini görmek mümkün.
Daniels fabrikasında sadece viski değil aynı zamanda yakılacak odunlar, içeceklerin konulduğu tahta variller de yapılmakta. Viski yapmanın bu kadar meşakkatli olacağını hiç düşünmezdim. Bir insan bunu nasıl bulur ya? Gerçekten de çok bilgi verici bir geziydi ve fabrikayı gezerken çok eğlendik. İnanılmaz büyük bir yer ve bütün dünyaya giden viskiler burada üretiliyormuş!
Bu arada Jack Daniels'ın nasıl öldüğünü de öğrenmiş olduk. Jack, her sabah işe en erken gelen kişiymiş. Yine erken saatlerde işe geldiği bir gün, kasadan para almak istemiş. Fakat kasanın şifresini kendisi bilmezmiş. İş yerine başkalarının gelmesini beklemeden kasayı açmaya uğraşmış durmuş. Bir zaman sonra tepesi atan Jack, ayağıyla demir kasaya tekme atmış. Ayak baş parmağından aldığı yarayla enfeksiyon kapmış ve enfeksiyonun bütün bacağına yayılmasıyla maalesef önce bacağını daha sonra da yaşamını yitirmiş. Bu olayın benim için en enteresan tarafı ise ayağına viski dökmüş olsa, yaşayacağı olması. Allah'ın sopası yok işte :)
Neyse o zaman biraz daha gezdiğimiz yerleri anlatalım!
Parthenon
Nashville'ın göbeğine bir antik yunan yapısı olan Parthenon'un birebir kopyası yapılmış. Gerçekten de insana huzur veren görüntüsü olan bu yapı orjinale olan benzerliğiyle de ziyaretçileri etkilemeyi başarıyor. Ayrıca içerisinde bir de sanat müzesi mevcut ama ben bu sanat müzesi yerine uzun zamandır görmeyi istediğim bir ressamın resimlerinin yer aldığı başka bir müzeye gittim. Sıra ona da gelecek :)
Frist Art Museum
Eveeet geldik yazımızın son bölümüne. Burada uzun zamandır görmek istediğim Turner'ın o güzel resimlerini bu müzede görme şansı buldum ve birkez daha büyülendim. Joseph Mallord William Turner aydınlanma dönemine denk gelen eserleriyle romantik hareketin önde gelen sanatçılarından birisidir. Kendisine göre hayal gücü ve insan psikolojisi yapılan sanatın kalitesini arttıran en önemli unsurlarmış. Turner resimlerinde hep karanlığın ortasından adeta fışkıran yoğun bir ışık, kasvetli bulutlar, fırtına, büyük dalgalar gibi durumları aşırı kontrastlı fırça darbeleriyle eserlerine işlemeyi başarmıştır. En beğendiğim eserini de şuraya iliştiriyorum ama resim istediğim kalitede çıkmamış. Gerçekten üzgünüm.
***
Turner, doğanın ezici gücünü döneminde en iyi resmeden sanatçılardan biriydi. Fishermen at Sea tablosu 1796 yılında doğmuş olmasına rağmen, hikayesinin hala geçerli olması, sanatın zamanın üzerinde olduğunu bir kez daha gözümüze soktu.
Evet bir yazımızın daha sonuna geldik. Ben sonunda yazabildiğim için mutluyum. Umarım sizler de okuyunca beğenirsiniz.
Sevgilerle!
As a follower of @followforupvotes this post has been randomly selected and upvoted! Enjoy your upvote and have a great day!