Belçika'nın Fransızca konuşulan Wallonia bölgesinde Maas Nehri boyunca yer alan Liège, oldukça eski bir ticari ve kültürel merkezdir. Old City'sinde, Romanesk St. Bartholomew Kilisesi de dahil olmak üzere, orta çağ dönemine ait simgesel yapılar ile doludur.

Liege'e trenle gelmeniz en doğrusu. Çünkü Belçika'nın en modern tren istasyonunu görme şansı buluyorsunuz.

Trenden indikten sonra Maas nehri boyunca güzel bir yürüyüş yaparak şehir merkezine doğru ilerlerseniz güzel bir başlangıç olur.

Old City'ye geldiğiniz zaman yukarıda bahsettiğim ortaçağ yapılarını gezerek o eski Liege ruhunu hissediyoruz. Esasında çok önemli yapılar yok ama gezmeye değer.

Romanesk St. Bartholomew Kilisesi

Old City'yi gezdikten sonra küçük bir mola verip hemen Montagne de Bueren'e çıkmak için bu merdivenleri kullanın. Zaten şehre özel kısmı da bu merdivenler, gitmişken çıkmadan olmaz. Hem de sizin için güzel bir egzersiz olacaktır.

Merdivenleri çıktıktan sonra muhteşem bir Liege manzarası sizi bekliyor. Tam da o merdivenlerin yorgunluğunu atmak için manzara karşısında çay çekirdek yapabilirsiniz (şaka şaka; çay çekirdek sadece bize özgü bir kültür, ha birde Berlin'de rastladım tahmin edebileceğiniz üzere :)

Yukarı çıkıp manzarayı izledikten sonra, çimlerle kaplı çok güzel ve büyük bir park karşımıza çıkıyor. Burada sadece doğanın sesleri eşliğinde yapacağımız bir yürüyüş bizi ruhen kendimize getirecektir.

Liege, Wallonia'nın en büyük şehirlerinden. Sadece fransızca konuşması dışında Direkt bir Fransa şehri diyebiliriz. Açıkcası ben Flamanya'yı daha çok seviyorum. Fransa hep itici gelmiştir. İnsanlar yine ingilizde konuştuğunuzda size garip garip bakmakta ve fransızca konuşmanızı istemekteler. Hatta ingilizce sorduğunuz sorunuzu anlayıp size fransızca cevap verebiliyorlar :)

Birgün Liege'i gezmek için oldukça yeterli. Almanya'nın Aachen ve Hollanda'nın Maastricht şehirlerine oldukça yakın olduğu için buralara gelmişseniz Liege'e de uğramanızı tavsiye ederim. Gelecek şehirde görüşmek üzere...