Barcelona, İspanya (Avrupa'yı Geziyorum - 5)

Merhaba arkadaşlar, bugün size düzenli mimarisi ve şehir yapılanması ile Antoni Gaudí'nin dokunuşlarının sonucu oluşan muheteşem bir şehirden, Barselona'dan bahsedeceğim. Barselona biliyorsunuz İspanya'nın kuzeybatısında bulunan Katalunya özerk bölgesinin başkenti. İspanya'dan ayrılıp bağımsızlık istiyorlar biliyorsunuz. Katalanca diye kendi resmi dilleri var. Katalanca İspanyolcaya yakın bir dil ama Fransızcaya daha yakın. Zaten bölgesel olarak da Fransa'ya oldukça yakınlar. Neyse bu bilgilerden sonra şehri keşfetmeye başlayabiliriz.

Kuşbakışı Barcelona

Gördüğünüz elle çizilmiş gibi duran Barselona'nın hikayesi 1800'lere dayanmakta. Kısaca bahsedeyim; ortaçağdan kalma surlar içerisinde bir şehir olan Barselona, sanayi devriminden sonraki aşırı nüfus artışı sonrası aşırı kalabalık sıkışık bir şehir halini alır. Bunun üzerine surların yıkılıp şehrin genişletilmesi planlanır. Mühendis Ildefons Cerdà yukarıdaki gibi ızgara şeklinde nizami bir şehir planı sunar ve bu plan kabul edilir. O plan doğrultusunda şehir bu düzgünlüğe ulaşmıştır.

Burada benim bir şikayetim var, öncelikle plan doğrultusunda evler hep bitişik olduğu için sokak ve caddeler yeterince güneş alamıyor. Yollar geniş de olsa bir kasvet söz konusu. Gidenler beni anlayacaktır. Her şeye muhalefet oluyormuş gibi durmayım ama beni rahatsız etti söylemeden edemeyeceğim.

İlk durağımız Las Ramblas. Barcelona'nın en turistik caddesi. Turistlerin Barcelona fotoğrafları genelde bu caddeden çelimektedir :). Yaz aylarında uzun boylu çınar ağaçlarının gölgesinde olacak ve canlı heykelleri, sokak sanatçılarını, kuş satıcılarını ve çiçek standlarını geçen kalabalıklar arasında dolaşacaksınız. Sedece gidin ve görün. Belki duymuşsunuzdur, okunuşu la rambla şeklinde, ispanyolca da kelime sonundaki "s"ler okunurken fransızcada okunmaz. Bu da katalancanın fransızcaya benzerliğinin bir örneği.

Bende Barselona'ya ilk gittiğimde havalanından otobüse binip direkt Las Ramblas'a geldim. Yukarıdaki gibi gezerim diye düşünürken Barcelona FC'nin şampiyonluk kutlamasına denk geldim. Benim için güzel bir süprizdi, canlı canlı Messi'yi de görmüş oldum :)

Las Ramblas girişinde Barcelona Şampiyonluk Kutlaması

Las Ramblas'ı gezdikten sonra koşarak Sagrada Familia'yı görmeye gidiyoruz. Karşınızda Antoni Gaudí'nin rüya gibi eseri. Gaudí'nin ilk kez dahil edilmesinden sonra 140 yıldan daha uzun bir sürede tamamlanan ve hala tam bitmemiş inanılmaz bir hırs projesidir. Kuleleri bitince, dünyanın en uzun kilise binası olacak ve hayatınızda göreceğiniz her türlü dini yapıya pek benzemiyor.

İnternette daha güzel fotoları vardır ama bendeki en iyi poz bu olmuş

Sagrada Familia, Katalan Modernizm, Art Nouveau ve İspanyol Late-Gotik gibi çeşitli mimari tarzları bir araya getirmektedir.

Sagrada Familia'yı gezip hikayesini öğrendikten sonra (önceden öğrenmenize gerek yok, orada hem gezip hem öğreniyorsunuz) Barselona'yı gezmeye devam edelim . Bu arada kesinlikle havaalanı transferi hariç yorulmadıkça metro ve toplu taşıma kullanmayın. herşey çok uzakta sayılmaz. Hem şehri yürüyerek keşfetmek çok daha eğlenceli, tabi kondisyonunuz varsa. Şimdi haritamızda Gaudi'nin diğer modern mimari eserlerinden olan Casa Batlló ve Casa Milà'yı bulup rotamızı oralara çeviriyoruz, dediğim gibi yürüyerek.

Casa Batlló, Gündüz ve Gece

Antoni Gaudi'nin en önemli kartpostal dostu eserlerinden biri olan Casa Batlló, sıfırdan yaratılmış değil, ancak 20. yüzyılın başında yapılan bir tadilat. Tüm çalışmalarında olduğu gibi, Casa Batlló'nun içinde ve dışında, birkaç düz çizgiyle ve detaylara göz kamaştırıcı bir kaliteye sahip. Çatısı sanki ejderha gibi .

Casa Milà

La Pedrera olarak da bilinen binanın ön cephesi taş ocağı gibi görünüyor, Casa Milà 1912'de tamamlandı ve başka bir sembolik Gaudi binası. UNESCO listesinde yer alan Katalan modernist çalışmalarından bir tanesidir ve Passeig de Gràcia'daki dördüncü ve son Gaudi binasıdır. Kendinden destekli taş cephe ve yeraltı otoparkı gibi çağdaş yenilikleri burada görebilirsiniz. Üst katlarda kiralık daireler ile, sanayici Pere Milà i Camps için aile evi olarak tasarlanmıştır.

Park Güell

Daha sonra Park Güell'e doğru yol alıyoruz. Carmel Hill'deki bu bahçe kompleksine bir gezi yaparak Gaudi deneyiminizi tamamlıyoruz. Park Güell rotamızdaki en uzak yer. o yüzden planlama yapılırken bu konuda dikkatli olabilirsiniz.
Bu mekanın tezgahları ve mozaiklerini kartpostallarda ve filmlerde göreceksiniz. Parkın diğer yerlerinde, mimarın kendine özgü tarzıyla çeşme ve heykeller görebilirsiniz.

Ben de varım ama manzara daha güzel pozu

Gaudi'ye doyduktan sonra Park Güell'den müthiş bir Barselona manzarasının bizi karşıladığını fark ediyoruz.. Manzara eşliğinde dinlenmek ve bir şeyler içmek güzel çok iyi gelecektir.

Carmel Hill

Old Town'da çektirdiğim rönesans tablosu tipinde bir foto :)

Buraya kadar gezdiğmiz kısmı bir günde hakkını vererek gezmek zor. O yüzden Park Güell bir sonraki güne kalabilir. Onun yerine Old Town'u gezebilirsiniz. Eski Barselona mimarisi, ortaçağdan kalma binalar, daracık labirentimsi yollar sizi büyüleyecek. Gece geç saatlerde çok aralarda kaybolmayın, ciddi güvenlik zaafı var. Kapkaça uğrayabilirsiniz.

Dar sokaklar

Old town'da her ara sokakta farklı bir müzik sizi bekliyor. Her türden sokak çalgıcısı bulabilirsiniz, ama en çok flamenko gitaristleri göreceksiniz. Flamenko seviyorsanız burası tam bir cennet.

Gündüz buralar çok kalabalık oluyor

Şimdi gelin geleneksel bir şeyler yiyelim. Size tavsiyem Las Ramblas üzerinde seçtiğiniz bir restoran'da paella yemek. Cadde üzerinde paella + 3 çeşit tapas +bira 10 euro olan yerler var. Buralarda çekinmeden yiyebilirsiniz.

İşte Paella. Bulgur pilavı + deniz ürünleri gibi ama çok lezzetli. Denemeniz önerilir

Birşeyler yiyip enerji depoladıktan sonra Montjuïc Castle' a çıkabiliriz. Montjuïc Kalesi, Montjuïc tepesinin üzerine inşa edilmiş, 1640'dan kalma kökleri olan eski bir askeri kaledir. Şu anda bir Barcelona belediye tesisi olarak hizmet vermektedir. Aslında kalenin içinde çok önemli bir şey yok ama hem çıkışı hem de çıktığınızda gördüğünüz müthiş Barselona manzarası için değer.

Çok da yorulmaya gerek yok, teleferik ile de kaleye çıkabiliyoruz

Yavaş yavaş manzarayı görmeye başlıyoruz.

İşte Montjuïc Castle

Yukarıda manzaranın tadını çıkarın ve kaleyi gezin. Sanırım ayda bir gün kaleyi gezmek ücretsiz. Biz şans eseri ücretsiz güne denk geldik :).

Artık kültürlendik, şehri de gezdik. Hadi gelin kumsala inip denizin tadını çıkaralım. Barselona'nın sahil şeridi kilometrelerce uzanmaktadır. Barceloneta'dan Diagonal Mar'a yürüyerek ulaşmak için iyi bir saat alacak, ancak şehri anlamanıza yardımcı olacak bir yürüyüş olacaktır. Sant Sebastià gibi en batıdaki plajlar daha yoğun ve daha turistiktir, ancak teraslar ve açık oturma alanlarına sahip şık mağaza ve barlar tarafından desteklenmektedir.

Size bahsedeceğim son yer Nou Camp. Real Madrid'i bile tutsanız burayı kesinlikle gezin ve müzesini görün. Herşey o kadar güzel ki gezmeye doyamayacaksınız. En kötü Barselona logolu bir kalem alırsınız sevdiklerinize :)

Barselona burada bitti mi, hayır kesinlikle, ama yürüyerek bu rotayı çizerseniz, bir turist olarak ortalama üstü bir gezi yapmış olacaksınız. Benim için unutamadığım şehirlerden biridir, en kısa zamanda tekrar ziyeret etmek isterim.

Gelecek yazılarda görüşmek üzere...