Kralın Sarayındaki Kibar Laleler

“Bu iş sana göre değil!” der içindeki ses.

Bunun çözümü yalnızca üst sistemden gelir.
Sadece onun yardımı, kişiyi içinde bulunduğu bıkkınlık durumundan çıkarabilir.

Şunu anlamalıyız; tüm bu hisler, kişinin içinden geçmesi gereken koşullardır.
Burada korkmamalıyız!

Tüm olanlar bize içinden geçemeyeceğimiz durumlar şeklinde görünür.
Burada dikkat etmeliyiz.
Bir hayvan gibi acıdan kaçacak mıyız?

Öyle ki üst sistem yardım eder ve insana ne yapması gerektiğini gösterir.

Kişinin yapması gereken şunlardır:
• Dahil olduğu bir çevresi olacak.
• Bu çevrenin içinde dahil olduğu küçük bir grup olacak.
• Bu gruptan devam edebileceği gücü talep edecek.
• Kişi tüm zorluklarına rağmen bu grup içinde sorumluluk alacak.
• Bu sorumluluklar onu, amacına ulaşmak için çalışmaya devam etmeye mecbur edecek.

Bu bahsettiğimiz koşulları atlayıp, nasıl olsa burada güzel vakit geçiriyorum, zor koşullardan da kaçarım, bu saatte mutluyum, bunu ne kadar uzatabilirsem o kadar iyi olur diye de düşünebiliriz, ancak bu bizi ileriye taşımaz.

Öğrendiklerimizi aktarmanın bir yolunu araştırıyoruz.
Yer açmazsak yeni bir şey alamayız.
Hoşumuza gitmeyen koşullarla beraber ilerliyoruz.

1- Birçok engel var.
2- Kaçmadan bunların üzerine yüksel.

Sonra ilerledikçe daha büyük alma arzuları karşımıza çıkacak.
Kişi bu defa bununla mücadele etmeye başlar.
Gittikçe dağın tepesindeki kralın sarayına ulaşmak, daha dik yamaçları tırmanmayı gerektirir.
Üstelik birçok muhafızı da atlatmalıyız ya da ikna etmeliyiz.
Onların hepsi birbirinden farklı, seni iterler, aldığın yolu boşa gittiğin hissi verirler.

Peki bu yol nasıl biter?
Yalnız değilsen, daha kolay olmaz mı?
Bu yolda sadece itilişler, muhafızlar yok!
Kral seni sarayında istiyor, bu yüzden sana seninle aynı amacı taşıyan dostlar gönderir.

Kralın sarayında güzel bir bahçe ve bu bahçede kibar laleler düşündüm, çizimler şöyle oldu;