Görünmez Bağlar

Artık Avrupa'da tüketiciler kendilerine ait verileri koruma hakkına sahip olacaklar. Biz bekleyeceğiz, daha telefonumuz çalınsa hırsızı yakalayamıyoruz, verilerimizi nasıl koruyacağız? Avrupa Genel Veri Koruma Yönetmeliği diye bir şey çıkarmışlar, tabi her kural gibi bu da mutlaka ihlal edilecek bir şey. Yönetimler, yapay zekâ ve internetin bir araya getirdiği bu tsunamiye çaresizce duvar örmeye çalışıyorlar.

Avrupa'da faaliyet gösteren tüm şirketler arasında veri toplama, depolama ve bu verilerin kullanımı için yeni bir standart oluşturuluyor. Şirketler (tabi ki yasal olanlar, yani vergi kaçıramayıp devletlerine sıkı sıkıya bağlı olanlar) tüketici gizliliğine bakış açılarını mecburen değiştirecekler, yani değiştirmiş gibi görünecekler. İnsanlara internet üzerindeki kendi bilgilerine erişme ve bunları kontrol etme konusunda yeni haklar verilecek.

Yani, Avrupa'da yaşıyorsanız bu mümkün. Amerika’da ya da Avrupa Birliği dışında kalan insanlar, aynı haklara ya da korumalara sahip olamayacaklar. Dijital hak diye bir şey çıktı sizin anlayacağınız, diyorum ya, daha fiziksel haklarımızı elde edemezken dijital hakkımız diye bir şey olabilir mi! 😊 “Ama sen benim dijital hakkımı yedin, seni sürüm sürüm süründüreceğim mahkemelerde” diye parmak sallayan, çatık kaşlı insanlar canlanıyor gözümde.

İnsan, hakkının peşine düşmeye görsün. Hal böyle olunca geçinmek, birbirimizle anlaşabilmek ekstra bir önem kazanıyor. Kimi insan gerçekten kötü, hak gasp edici. Onlara hak ettiği gibi davranılmalı, tamam. Ama hepimiz çocuktuk işte bir zamanlar, huysuzlandığımız, arkadaşımızın oyuncağını elinden aldığımız, annemizin görmediği yerde kardeşimizi bir ittirdiğimiz oldu yani. Hepimiz pamuk çocuk muyduk?

Aslında asıl problem bilgilerimize sahip olmaları değil, bunları ne için kullanmak istedikleri. Satış yapmak içinse sorun değil, tüm bilgilerimizi alsınlar, ama bu masum satış işi sonunda kendine mecbur etme formuna dönüşüyor. Hackerlerden farkları, onlar bilgilerimizi yavaş yavaş çalıyor, bir de bakıyoruz ki kendimize ait hesaplara bizim bilgilerimizle değil, onların istedikleri yollarla girmeye başlamışız. İyi kötü biraz yazılım bilenler hemen kendi cumhuriyetlerini ilan ediveriyor. Üstelik de evrensel bir durum bu, çünkü yazılım dili de evrensel. Nerede olduğundan bağımsız, internet ve bilgisayara sahip olan bir yazılımcı, yeteneği doğrultusunda ne kanunla ne de ahlakla bağlanabiliyor.

Burada insancıl öğelere ihtiyacımız var. “Kendim için”den “sizin için”e şeklinde bir geçiş hareketinin tüm insanlığa dalga dalga yayılması lazım. Kendi kendini tüketen bir bilgi değil, yürekle el ele vermiş teknoloji lazım bize. O zaman, bana satış yapmak için bilgilerimi çalmana gerek kalmaz, gerçekten lazım olan, hayatımı kolaylaştıracak bir şey üretirsin ve senin için en önemli şey, benim memnuniyetim olduğundan, yüzümdeki gülümseme çoktan ödemeni yapmış olur. Ben de senin için çalışacağım söz veriyorum. Bir gün bilgilerini çalarsam, bu sana güzel bir sürpriz yapmak için olacak.

Tamam çok iyimser görünüyor biliyorum. Ama içinde bulunduğumuz durumu aşmak için daha iyi bir fikir göremiyorum. “Göremiyorum” derken bunu öylesine yazmadım. Gerçekten birbirimize bağlıyız ve biz bu bağları oluşturan ağları, ipleri göremiyoruz. Sizlere yapacağım her iyilik, aslında kendime yapacağım iyiliktir. O anda göremiyoruz sadece, belki bir gün öyle bir gözlük de icat olacak. Takacağız ve nasıl enerji alanlarımızın birbirinin içinden geçtiğini, kesiştiğini ve bağlı olduğunu görebileceğiz. Bu sebeple her birinizi seviyorum, sevmek zorundayım, nefret etmem demek, kendime eninde sonunda bir nefret çekmem demek olur.

Gözlerimi kapadım ve bu yazıyı okuyup, enerji alanlarını bir saniye için bile olsa bana kanalize eden mükemmel varlıkları kalbimde sıcacık hissettim.

Bizler, birbirimize armağanız.

Resim

BİR SORU:

Bir eklenti kurmadan ya da ekstra bir program kullanmadan telefonumun kamerasını bilgisayarımın ekranına yansıtarak d-live canlı yayını yapabilir miyim? Görüntü çok mu berbat olur, resim çizeceğim nihayetinde? 😊