Toplumsal Değerler ve Sorunlarımız
Toplumsal Değerler ve Sorunlarımız
Bütün toplumlar ancak kendi öz değerleriyle ayakta kalıyorlar bu değerler sayesinde geleceğe sağlıklı bir şekilde bakarak toplumlarının ve toplumundaki insanların ihtiyaçlarını yine sağlıklı bir şekilde karşılamış olurlar.
Hızlıca günümüze bu doğrultuda bir bakacak olursak içimizin ürpermesi elde değil. Çünkü karşımıza vahim tablolar çıkmaktadır.Günden güne üretim yapmayan toplumlar gibi ye tüketime odaklanarak mirasyediler misali bu değerlerimizi hoyratça harcıyoruz. Zaten emek olmadan ya da bu emeğin karşılığında üretmiş olduğumuz şeyin nelere mal olduğunu bilmeden harcamak tam da tüketim toplumlarına yakışan bir davranıştır.
Toplumun temel çekirdeğini oluşturan aile kavramını günden güne yıpratıılmakta ve bu müessesenin değerleri de sabun köpüğü gibi elimizden kaymaktadır. Nasıl mı dersiniz! Günbegün betonlaşan dünyamız gibi ruhlarımız da gittikçe katılaşmakdır. Bireyler arasındaki ilişkilerimiz tamamen kopma noktasına gelmiş aradaki o küçük iplikte çıkara dayalı olarak durmaktadır. Çok katlı apartmanlarda oturanlar asansörde bile karşılaştıklarında birbirine selam vermekten kaçar olmuşlardır.
Çocuklarımızın büyümesi ve gelişmesi ile ilgili her türlü sorumluluğumuzu üzerimizden atarak okullara yüklemiş bulunmaktayız. Şefkatle olgunlaşmalarını ve başarı elde etmelerini bekleyerek bunun da tek kriterinin diploma olduğuna odaklanarak yaşamaktayız.
Okumadığımız gibi okuyan insanlara da okutmuyoruz, yorum yaptırmıyoruz kişisel gelişimlerine saygı göstermiyoruz. Yapılan araştırmalar gelişmiş ülkeler ile kıyaslanmayacak kadar bu konularda geri olduğumuzu yüzümüze çarpmaktadırlar.
Saygımızı yitirerek gergin ve birbirine saygısı olmayan toplum haline geldik. Eskiden kavgalarda bile saygının olduğu çözüm odaklı zamanlar çok geride kaldı.
Emanete hıyanet noktasında tavan yaptığımız için insanlar birbirine karşı güvenilir olmaktan çıktılar. En büyük mahkememiz olan vicdanımızı bile aldatma yollarını hiç çekinmeden bulduk.
Bu örnekleri sayarak çoğaltmak mümkün ama Nasrettin Hoca'nın masalındaki gibi kendi bindiği dalı kesen adam olmak konumundan bir an önce çıkmazsak sonumuz çok daha vahim olacaktır.