Geceye Bırakılamayan Şarkıyla Sabahlamak
Yine geç bir saat ve yine ekranda akıp duran küçük karıncaları yakalamaya çalışmaktan gözler bitap düşmüş durumda. Yine geç bir saat ve yine uyumamak için elimden gelen tüm bahane üretmeleri değerlendiriyorum. Gözdeki yorgunluğu kulakdaki sesler giderecekmişcesine ideal bir şarkı arayıp duruyorum yine...
yine , yine ve birsürü yeni yine...
Obsesyon ve üşengeçlik dehlizlerinde gidip geliyorum...hala hangi şarkının gözlerimde ki yorgunluğu alabileceğine karar veremiyorum... Deep house mu açsam, indie mi takılsam yoksa karar verememişken karar verme sürecimde eşlik edecek rastgele bir şarkımı açsam youtubedan...Oyalanıyorum, direniyorum gözlerimi dinlendirecek uykuya varmayı... öteliyorum uykuyu, öteleniyorum ...
Duygum netleşti... Kesinlikle memnuniyetsizlik.... Kulağıma çalınması gereken ses çaresizlik, memnuniyetsizlik, merhametli bir agresyon savurmalı...
Kim bilir belki o ses gözlerimdeki yorgunluğu alır.
Derken hatırlıyorum aradığım şeyi, unutmuşmuydum ya ben bunu... ben unuttsuysam o neden hatırlatmadı kendini... Geçmiş, o kadar mı geçmiş. Ne çok zaman geçmiş.
Tüm bu kısır döngüye okkalı bir küfür savurmak istiyorum... Ama ben küfür etmem ki... hem küfrün okkalısı ne demek onu bile bilmiyorum bikere...What the hell...
Ve nihayet gözlerimdeki yorgunluğu alacak şarkıyı buldum, Slowdive'dan birşey...
Şarkının adındaki Souvlaki Yunan dürümü olan souvlaki mi... Hep merak etmiştim bunu, vaybe bana, öğrenemeden unuttuğuma göre geçmişin üstünden ne kadar da zaman geçmiş..
Özlenen, unutulmayan, uyutmayan tüm geçmiş anıların gözlerdeki yorgunluğuna olsun...