Outlast

in #tr6 years ago

Dostlarım, bu yazımda sizlere yakın zamanda oynadığım Outlast adlı oyunu anlatmak istiyorum. Oyun, korku ve hayatta kalma sınıfından bir oyun.

Oyun Monte Masif isimli bir akıl hastanesinde geçiyor. Karakterimizin adı Miles Upsur. Bir gazeteciyiz ve hastaneyi araştırmak için görevlendiriliyoruz. Oyun arabayla hastaneye varmamızla başlıyor. Elimize bir kamera alıyoruz. Bu kamera çok önemli çünkü gece görüşü sayesinde etrafımızı görmemizi sağlıyor. Sizinde anlayacağınız gibi oyunun %80'i karanlıkta geçmekte. Hastanede neler döndüğünden bihaber içeri girmeye çalışıyoruz. Hastaneye bir pencereden giriyoruz ve bizim girmemizle elektrik gidiyor. Neyse her detayı anlatamam, çok uzun sürer. Karakterlerden bahsedeyim. Oyunda Chris Walker adında iri bir hasta bizi aşağı atıyor. Eğer zincir sesi duyarsanız kaçın. Bilekleri zincirlerle bağlı bir hasta. Geçmişinde Afganistan'da görev yapmış bir askermiş. Kafa koparmaktan zevk alan bir zorba.

Aşağı düştükten sonra bir adamı görüyoruz. Adı Father Martin.

Bu adam bizim kurtulmak için tek umudumuz aslında. Bize yardım ediyor. Ama ne yazık ki o da hasta. Walrider adında bir yaratığa tapıyor. İlk bulduğumuz belgelerden biri Walrider'ı anlatıyor. Gerçek adı Billy ama hastalar ona Walrider diyor.

Walrider hayalete benziyor. Peki bunlar neden hasta? Murkoff adlı şirket insanlar üstünde yasadışı deneyler yapıyor. Bu deneyler başarısız oluyor. Hastaların hepsi saldırgan değil ama genelde saldırganlar. Son boss Richard Trager. Bu adam bir doktor. Kendi üstünde bile çalışmalar yapan bir hasta. Önlüğü saymazsak çıplak ve vücudunun çoğu yeri hasarlı ve yamalı.

Evet karakterler bittiğine göre anlatayım. Oyun boyu Chris Walker peşimizde. Biz hiçbir şekilde kendimizi savunamıyoruz ya da savaşamıyoruz. Oyunun amacı kaçmak veya saklanmak. İlk görev güvenlik odasına gitmek. Oraya gittiğimizde elektrik kesiliyor ve Chris Walker geliyor. Bizde dolaba saklanıp gitmesini bekliyoruz. Daha sonra zemin ata inip şarteri açıyoruz orada da saldırgan bir hasta var. Ondan kurtulunca tekrar güvenlik odasına gidiyoruz. Orada Father Martin bizi bayıltıyor. Walrider'ın mesih olduğunu söylüyor. Bir hücrede uyanıyoruz. Hücreden çıkınca sürekli kanı takip ediyoruz.
Bu da bizi kanalizasyon sistemine getiriyor. Chris Walker orada da karşımıza çıkıyor. Ondan da kaçtıktan sonra Richard Trager'a paçamızı kaptırıyoruz. Bizi ameliyat odasına götürüp 2 parmağımızı kesiyor. Ondan kaçıp asansöre biniyoruz ve peşimizden gelen çılgın doktor asansöre sıkışıp ölüyor. Daha sonra Father Martin bizi dışarıya çağırıyor. Dışarı çıkacağımız yer yandığından yangın söndürme sistemini çalıştırıyoruz. Tabi ki kolay bir şey yok Chris Walker yine karşımıza çıkıyor. Onuda atlatıp dışarı çıkıyoruz. Dışarıda Walrider'la karşılaşıyoruz. Ondan kaçıyoruz. Miles kamerasını bir tümsekte düşürüyor geri dönüp kamerayı aldıktan sonra Father Martin'i buluyoruz. Father Martin bir ayinle kendini çarmıha gerip yaktırıyor. Bizim için asansörü tamir ettiğini söylüyor. Bizde asansöre binip çıkışa gitmeyi beklerken asansör indikçe iniyor. İlerleyip Walrider'la tekrar karşılaşıyoruz. Ondan kaçarken önümüze de Chris Walker çıkıyor. Şans yüzümüze gülüyor ve Walrider, Chris Walker'ı parçalıyor. Ordan çıkıp bir bilim adamıyla karşılaşıyoruz. Bize Walrider'ı öldürmemiz gerektiğini söylüyor. Onun bir hayalet olmadığını ve teknolojik bir varlık olduğunu söylüyor. Bizde ona güvenip laboratuvara inip Billy'nin yani Walrider'ın bedenini öldürüyoruz. Walrider bu sefer gelip bizim içimize giriyor. Ve oyun bize son görevi veriyor. Dışarı çık. Dışarı çıkarken karşılaştığımız bilim adamı yanında askerlerle görünüyor.

Bizi tarıyorlar. Bizim gözümüz kararıyor. Father Martin'in sesi geliyor. Biz ölünce Walrider içimizden çıkıp tüm askerleri öldürüyor ve oyun bitiyor. Yaklaşık 3 buçuk saatlik bir oyun. Oyunu yapanlar hakkını vermiş. Korkmak isterseniz mutlaka öneririm.

Coin Marketplace

STEEM 0.17
TRX 0.12
JST 0.027
BTC 61378.33
ETH 2960.55
USDT 1.00
SBD 2.49