TARIM YAPAN KESİCİ KARINCALAR

Tarım dünya üzerinde çok kuvvetli bir yere sahiptir. Düşünün internet ya da diğer birçok büyük icat olmadan yaşayabiliyorken tarım olmadan yaşamak imkansız denilebilecek derecede zor. Eskiden insanlar tarım olmadan avcılık ve toplayıcılıkla hayatta kalmış olsalar da bu durum bugün pek mümkün gibi görünmüyor. Dünyadaki 6 milyarı aşkın insan günümüz dünyasında ne toplayıcılıkla ne de avcılıkla hayatta kalabilir, bu durumun en büyük nedenlerinden biri de yeterli kaynak olmaması ve insan ırkının sayısının aşırı miktarda artmış olması sayılabilir.

Tarım yüzyıllardır insanın gerek cebini doldurmuş gerekse karnını doyurmuştur ve böylede olmaya devam edecektir. Her ne kadar dünya üzerinde hayvansal kaynaklı ürünler tüketiliyor olsa da tüketim miktarı bitkisel ürünlerin tüketiminden daha azdır. Tarımda, hayvansal ürünlere nazaran daha hızlı üretim söz konusu olduğu için bitkisel ürünler hayvansal ürünlerden daha önce gelir. İnsanlar tarıma başladıkları zaman farkında olmadan keşiflerden en büyüklerinden birini yapmış oldular.

İnsanlardan Önce Tarım Varmıydı?

---

Aslında dünya üzerinde tarım yapan tek topluluk insan değildir. Bazı canlı türleri, insanlarınki kadar gelişmiş olmasa da daha ilkel bir tarımla hayatta kalmaktadırlar.

Tarım yapan canlılardan biri de karıncadır. Karıncaların tarımı insanların tarımından çok daha farklıdır. Bizim tarımımız fotosentez yapan yeşil yapraklı bitkilere dayalı iken karıncaların tarımı tamamiyle saprofit(çürükcül) canlılara dayalıdır. Saprofit canlılardan faydalanıyor olmaları, tarım için fazla gün ışığı görmeyen daha nemli bir ortama ihtiyaç duymalarına neden olur. Bu durumda da en doğru çözüm kendi yuvalarıdır. Kendi yuvalarında besledikleri mantarlar sayesinde tarım yapmaktadırlar.

Peki Nasıl Tarım Yapıyorlar?

---

Güney Amerika'da yaşayan bir tür olan yaprak kesici karıncalar, gün içerisinde çok miktarda bitkinin yaprağını ağızlarındaki kıskaçlar yardımıyla keserek yuvalarına taşımaktadırlar. Hatta o kadar çok bitkiden faydalanıyorlar ki geçtikleri yerlerdeki bitkilerin bir çoğu yapraksız kalmış ve sadece gövdelerinden ibaret bir şekle giriyorlar.

Gün içerisinde çok fazla yaprak kesiyorlar ve bildiğimiz karınca mantığı ile kestikleri bitkilerin yapraklarını yuvalarına taşıyorlar. Taşınan yapraklar yuva içerisinde faaliyet gösterebilen bir mantar türüne çürütmesi için veriliyor. Tabi bu neticede kullanılan mantar verilen organik bitkiyi çürütüyor ve haliyle de daha geniş bir alana yayılmaya başlıyor. Amaçlarına ulaşan karıncalar da büyüyen mantardan beslenerek hem mantarın yuvalarının daha fazla bölümüne yayılmasına engel oluyorlar hem de bu mutualist(her iki taraf için de faydalı olan) ilişkinin devamlılığının sağlanmasında rol alıyorlar.

Karıncalar ile mantarlar arasındaki bu ilişki bizim bildiğimiz tarımın mantığına ters gibi görünebilir fakat karıncaların yaptığı bu faaliyet tarım başlığı altında değerlendirilmektedir. Ayrıca bakıldığı zaman bizim tarımımıza göre çok ilkel ve daha basit görünebilir fakat karıncalar bu tekniği dinozorların yok oluşundan birkaç milyon yıl sonra başlayarak bu güne kadar devam ettirir durumdalar. Yani anlaşılacağı gibi insan oğlunun tarımın tarihinden çok daha geniş bir tarım tarihine sahipler.

Karıncaların kullandığı bu mantar çeşidi başlangıçta diğer akrabalarına nazaran karıncaların beslenebileceği uzuvlar yetiştirmeye başladı, karıncalar da bu durumu tarıma çevirdikten bir süre sonra evrimleşerek daha farklı büyüklüklere geldiler ve diğer karıncalardan farklı özelliklere sahip oldular. Mantar da bu periyotta evrime uğradı, hatta şu anki mantar çeşitlerine göre ağacı ve büyük ağaç kabuklarını sindirme yeteneklerini kaybettiler.

Görsel kaynak;

---

kaynak1

kaynak2

kaynak3

kaynak4