Kolomb ve Yeni Dünya’nın Keşfi
Milyonlarca yıl önce, levha hareketlerinin etkisiyle toprak, Kuzey ve Güney Amerika'yı Avrasya ve Afrika'dan ayrıldı. Bu ayrışma o kadar uzun sürdü ki, farklı iki yol oluştu. Bu iki farklı patikadan ilerleyen coğrafya, 1492 yılında aslen İtalyan olan, İspanya devleti adına coğrafi keşiflerden sorumlu bir kaptan tarafından birleştirildi: Kristof Kolomb. Eski ve Yeni Dünya bitkileri, hayvanları ve bakterileri, bu birliktelik ile yer değiştirdi. Avrupalılar, Amerika kıtasında; Amerikalılar da Avrupa kıtasından çok fazla yeni şeyler gördü. Hayvanlar, bitkiler ve hastalıklar başta olmak üzere birçok oluşum takas edildi.
Avrupalılar, Amerika kıyılarına gittiklerinde, buğday, arpa, pirinç ve şalgam gibi Eski Dünya ürünleri Atlantik'ten batıya; mısır, beyaz patates ve tatlı patates gibi Yeni Dünya ürünleri de doğuya yol aldı. Yeni Dünya yerlileri, hayatlarında daha önce hiç at, sığır, koyun veya keçi görmemişlerdi. Lama, alpaka, köpek, birkaç kümes hayvanı ve kobay hariç, Yeni Dünya, Eski Dünyayla ilişkili evcil hayvanlara eşdeğer şeyler taşımaya başladı. Aynı şekilde Avrupalıların bağışıklık sistemleri ile yeni keşfedilen kıtanın bağışıklık sistemi arasında dağlar kadar fark vardı çünkü iki coğrafyanın görmüş olduğu hayvanlar, bitkiler ve insanlar birbirlerinden çok farklıydı. En başta da belirttiğimiz gibi iki farklı patikanın birleşmesi, 15. Yüzyıldan sonra meydana geliyordu.
Suçiçeği, grip, frengi gibi hastalıklara karşı dirençleri olan Avrasya dünyası bu hastalıkları yeni keşfettikleri kıtaya tanıtacaktı. Amerika'nın yerlileri, bu hastalıklara karşı az bağışıklık taşıdılar, çünkü Amerika'da böyle bir viral hastalık mevcut değildi. Amerika'ya doğru yola çıkan Kolomb, kendi askerlerinin nüfusunun karşısındaki yerlilere oranla az olmasına karşın ellerindeki en güçlü silahı, yanı mikroplarını kullandılar. Bu mikropların tedavisinden bihaber olan Amerikalı doktorların elinden bir şey gelmiyordu ve milyonlarca insanın sonunu getirecek olan virüsler kaşifler tarafından seri bir şekilde taşınıyordu.
Moğolların, zamanında veba mikrobunu, karşılaştığı düşmanlarına bulaştırmak için, ölen virüslü bireyleri mancınık ile düşmanının olduğu köye veya kasabaya atması gibi, bu durum cereyan etti. Bununla beraber, Kolomb değişimi, Kızılderililerin Hıristiyanlığa kavuşmasına, İspanyol kolonilerinin kurulmasına ve evlilik biçiminin değişmesine yol açtı. Kızılderililer Kolomb’tan evvel kabilelerde yaşıyorlardı ve genellikle evlenmeleri de gelenekleri ile beraberdi ancak hastalıklar ve buna bağlı olarak sosyal yapıda değişimler meydana geldikçe yerliler de eskisinden farklı bir patika izlemeye koyuldular. Hastalıkların yanısıra, bu değiş-tokuş sonucunda şeker kamışı işi Amerika'da yaygınlaştı. Tarlalarda çalışan insanların çoğunluğu Afrika’dan getirilmiş kölelerdi. Avrupalılar gibi Afrikalı köleler de su çiçeği ve benzer hastalıklara bağışıklardı.
Kolomb değişimi ile beraber, zencefil, badem ve karanfil gibi geleneksel baharat ve baharat çeşitlerinin üretimiyle sonuçlandı. Süt, peynir, domuz eti ve sığır eti, Amerikan ekonomisinin önemli bir parçası haline geldi. Koyun, tavuk eti ve tavuk eti de Yeni Dünya’nın temel taşı oldu. Sebze tohumları, nohut, Kolomb tarafından daha sonraki seferleri sırasında yeni dünyaya satıldı. Siyahi kölelerin yaptığı kendi tarzlarında müzik kültürü de Amerikan kültürüne girmiş oldu.
Göreceğimiz üzere bu değişim, insanlık tarihi açısından önemlidir. Günümüzü anlamak için, yalnızca kendi tarihimizi değil, dünya tarihini anlamak gerekir. İnsanların yaşayış biçimi, ürünlerin çeşitliliği ve birçok kültürün dünya tarihine tanıtılması, bu tarihi değişimin eşsiz olduğunu bizlere göstermektedir.