Evlilik programlarindan iğreniyorum ama Yasaklarada hayir diyorum

Evlilik programlarına temelden karşıyım. Bir yerde böyle bir program gördüğümde midem bulanıyor. Toplum olarak yozlaşmamızın geldiği noktayı anlatıyor aslında bu programlar... Gerçi TV'lerde izleyecek bir şey bulamıyorum ya...
Neyse, Cumhurbaşkanının çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bu programlara yasak getirildi. Aslında sevinçten göbek atmam gerekiyor ama nedense hiç de mutlu olmadım, göbek atamadım.
Çünkü biliyorum ki bugün benim sevmediğim, hatta iğrendiğim programları tek bir kişi, istediği gibi yasaklayabiliyorsa, yarın aynı kişi çok sevdiğim bir şeye de yasak getirebilir, astığını asar, kestiğini kesebilir. Bunun adı tam faşizmdir.
Aslında hiçbirimiz bireylerin eşit koşullarda yaşamını sürdürdüğü gerçek bir demokraside yaşamıyoruz ama yine de küçük de olsa özgürlüklerimiz var. Mutluluk adacıklarına sahibiz her birimiz kendi düşünce dünyamıza göre... Ve o özgürlük alanımıza hiç kimsenin tek başına bırakın, toplu olarak da dokunmasını istemeyiz.
Ayrıca yasaklarla hiçbir sonuç üretemediğimizi de bilmeliyiz. Unutmayın ki en çok yasak konulan şeylere en büyük istek duyuluyor... Yarın aynı kişi, 'sokakta kadınlar baş örtecek, camiye gitmeyen erkek kırbaç cezası yiyecek. Oruç tutmayan hapse atılacak' diyebilir.
Özellikle kendini inançlı sayan insamnların bir şeyleri anlaması için bu bölümü yazıyorum. Bir gün gelir devran değişir. Bu düzeni yaratanların koltuğunda bu kez tam zıttı bir düşünceyi savunan kişi oturur. Camiye gitmeyi yasaklar. Kuran Kurslarını kapatır.İmam hatipler yıkılır, sokakta bile başı kapalı kadının gezemeyeceğine dair Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarır. O zaman tavrınız ne olur?
Ya da, '20 kuşak öteden gelen Türkler dışında hiç kimse bu ülkede yaşayamaz' şeklinde bir karar da alınabilir. Veya tam tersi de olabilir. 'Türkler, Türkiye'de kesinlikle yaşamayacak, ana yurtlarına sürülecek' şeklinde bir KHK ile karşı karşıya kalınabilir.
Bunlar sizlere belki de çok absürt gelebilir ama güç zehirlenmesi yaşayan insanlar, yasaklamalara önce toplumun büyük bölümünün kabul edebileceği alanlardan başlar, sonra tüm toplumu esir alan kararlarla devam eder...
Bu bağlamda yasakçı tüm anlayışlara karşı tavrımızı net koymalıyız ve 'Hayır' diyebilmeliyiz...
Yasakların olmadığı, insanların otokontrolle kendilerini yönetebildiği bir dünya dileğimle.