Music Cafe’ye Gittim

in #tr7 years ago

Anın müziği; Jim O’rourke, Haruomi Hosono – Close to You
Bugün Radiooooo.com’dan dinliyorum. Daha önce yazısını yazdığımda taksi yolculuğundan bahsetmemiştim. Yolculuk seçeneği belli yıl aralığında seçtiğiniz 2 ülke arasındaki rotasyonda çalan müzikleri dinlemenizi sağlıyor. Örneği 1920 -1980 yılları arasında Amerika’dan Türkiye’ye zamanda yolculuk yaparcasına müzikleri dinleyebiliyorsunuz.
mus'c cfe.png
Dün ilkokuldan iki arkadaşımla buluştum. Biri İzmir’de işe başladı, diğeri benim gibi üniversiteye devam ediyor. Üçümüz de Bornova’dayız ama fırsat bulup bir araya gelememiştik. Dün nihayet buluştuk ve sessiz bir yerde oturmaya karar verdik. Dedim tamam, o iş bende. Takılın peşime güzel ve sakin bir kafeye gidiyoruz.
Bornova küçük parktan büyük parka doğru giderken kalabalığın içinde yürümekte bile zorlanıyorduk. Ege üniversitesinin hemen karşısında yer alan bu semt öğrenci köyü gibi. Akşamları canlı müzikli barların olduğu bu cıvıl cıvıl semt kafe cenneti gibi. Ama bir sorun var, çok kalabalıklar. Zevkinize göre bir kafe bulmak kolay ama yer bulmak bazı günlerde çok zor. İzmir’deki tek vegan kafe, çeşitli markaların kafeleri ve tematik kafeler bol.
Music Cafe’ye girer girmez sıcak bir atmosfer ve güler yüzlü çalışanlar karşıladı bizi. Daha önceki günlere göre kalabalıktı. Sigara içip içmediğimizi sorup bize bir masa önerdiler. Bahçenin şeffaf brandayla çevrilip kapatıldığı bir alandaydı masa. Etraf kalabalıktı. Daha sakin olacağı için üst kata geçebilir miyiz diye sordum. Tabi deyip bizi merdivene yönelttiler. Bu arada içerisi pikaplar, tüplü televizyonlar ve fotoğraf makineleri gibi retro eşyalarla dekore edilmiş, kitaplık ve posterlerle renkli ve sıcak bir ortam yaratılmış. Çalışanlar da sakin ve kafenin huzurlu havasına yakışır bir şekilde ilgililer. Menü geldikten sonra başınızda beklemek yerine, ara sıra yanınıza uğruyor, önerilerini sorduğunuzda zevkinize göre önerilerde bulunuyorlar. Siparişler çok çabuk geliyor. O dakikadan sonra bir isteğiniz yoksa ikide bir gelip sipariş sormuyorlar ki bu da büyük artı bence. Oturduğumuz ikinci kat, balkon şeklinde. Altkatı görebiliyorsunuz. Böylece kafenin güzel alt katından izole edilmiş hissetmiyorsunuz. Loş ışıklandırması ve iyi havalandırması olduğu için rahatça uzun saatler geçirdik, çıkmak istemedik kafeden. Yemekler de çok lezzetliydi. Kızarmış patatesler baharatlıydı, ben çok beğendim. Penne Alfredosu bir çok kafeden daha iyiydi. Filtre kahve ve tatlı için önerilerini sorduğumuzda garson, tatlılara bakıp geleceğini söyledi. Dönünce tiramisu ve colombian ya da brezilian filtre kahve önerdi. Arkadaşım neden bu ikisi diye sorduğunda, ne sert ne yumuşak, herkese önerebileceğim iki kahvedir dedi. Kalabalık olmasına rağmen, sorularımızı acele etmeden , ilgiyle cevapladı. Biz emin olunca siparişleri aldı. Bu arada menüler dergi gibi tasarlanmış. Müzikle ilgili yazılar ve yiyecek içecek menüsü bulunuyor içinde. Masa numaralarının altında birer müzisyen adı yazıyor. Biz Pink masasında oturuyorduk mesela. Masanın üzerindeki şekerlik, dört kastten yapılmıştı. Her köşede göze çarpan güzel bir tasarım var. Oturup etrafı izlemek bile keyifli. Bir dahaki sefere alt katta oturmayı düşünüyorum. Unutmadan çalan müziklerde oldukça keyifliydi, biz içeri girdiğimizde Beirut Postcards From İtaly çalıyordu mesela.
Kafede dekorasyonu , atmosferi, yemekleri ve çalışanların kararında ilgisini sevdiğimi anlattım. Geriye yorum yapabileceğim tek bir şey kaldı, fiyatlar. Küçük parkta kafeler arasında çok büyük bir fiyat oynaması yok. Bu kafede de fiyatlar çok düşük değildi. Şaşırmadık. Ama normal fiyatlar vardı. Kafenin sağladığı güzel atmosfer ve yemeklerin güzelliğiyle karşılaştırınca uygun olduğunu söyleyebilirim.Örneğin İzmir’de hemen hemen tüm kafelerde filtre kahve fiyatı 8 lira. Bu kafede de farklı değil. Kafeyle ilgili tek olumsuzluk, bence küçük olan tuvaletler. 50 kadar masası olan bir kafede tek tuvalet şaşırtıcıydı. Temiz olduğu için sıkıntı yaratmadığını da belirtmek isterim. Ayrıca bu çevredeki kafelere göre kişi başına düşen alan da çok geniş.
Kafedeki ilginç ayrıntılar say say bitmiyor. Bunlardan birkaçı; alt katta bir müzik stüdyosu bulunması, kasanın yanında satılan takı vb ve tavandan sarkan kitaplar. Gittiğinizde burada bahsi geçmeyen pek çok ayrıntıyı keşfedebilirsiniz.
Benim kafama takılan, biz yemeğimizi yerken arkadaki masada Go oynayan iki kişi vardı. Merak ettim acaba oyun kafenin mi yoksa sessiz olduğu için kafede oynamayı mı seçtiler. Girer girmez karşılaştığımız öğrenci yoğunluklu ortam tabi ki biraz daha gürültülüydü. Alt kattaki uğultu üst katta çok az. Müziğin sesi de hafif. Ders çalışmak ya da buluşmalar için üst kat daha rahat.
Kafeyle ilgili en sevdiğim şey çalışanlar oldu galiba . Küçük Parkta pek çok kafe güzel dekorasyona sahip. Ancak sıkış tepiş oturulan bu kafelerde garsonlarla diyalog kurmak çoğunlukla keyifsiz bir durum. Asık suratlı insanlarla konuşmak hep öyle değil midir zaten. Huzur bulmak için gittiğiniz kafeden iç sıkıntısıyla çıktığınız olmuştur. Bu kafede benim adıma her şey huzurluydu. Bu tarz bir mekan arıyorsanız, kesinlikle öneririm. :)

Coin Marketplace

STEEM 0.19
TRX 0.13
JST 0.030
BTC 63537.51
ETH 3405.29
USDT 1.00
SBD 2.55