Bakış Açımdan Veronik’in İkili Yaşamı ve Kieslowski
Anın müziği; Birdy – People Help The People
Şarkıyla da biraz uyumlu bir konu seçmişim, tamamen tesadüf. Ya da bilinçaltımın ufak başarısı. :D Krzysztof Kieslowski ‘nin Veronik’in İkili Yaşamı adlı filmini tanıtacağım. Kendi fikirlerimden bağımsız bir tanıtım yazısı olmasını isterdim. Fakat yeni tanışıp sevdiğim Kieslowski filmlerini spoiler vermeden tanıtabilmek zor benim için. Ufak ip uçlarına aldırmazsanız, keyifli bir yazı olabilir . Ayrıca bakınız, spoiler paradoksu.
Kieslowski’yle tanışmam Psikeart dergisinde Veronik’in İkili yaşamını konu alan bir yazıyı okumamla oldu. Filmi izledim, ardından arkadaşımın annesi üç renk serisini izlememi önerdi. Diyorum ya şanslıyım ben. Çevremde bilgisini paylaşmaktan çekinmeyen iyi insanlar var. Öneri güzeldi, izledim ve iyi ki diyorum.
La Double Vie De Veronique (Veronik’in İkili Yaşamı); 1991 Fransa-Polonya ortak yapımı. Psikolojik drama türünde. Yönetmen,Krzysztof Kieslowski. Senarist, Kieslowski ve Piesiewicz. Müzikler, Zbigniew Preisner tarafından bestelenmiş. Yönetmenle müzisyenin arkadaşlık ilişkisi de ilginç bir hikaye. Filme dönelim, konu şöyle, hiç tanışmamış iki kadın birbirlerinden anlaşılmaz bir şekilde etkileniyor. Bize de şiirsel anlatımı ve muhteşem müzikleriyle bu filmi izlemek düşüyor. Filmin Dostoyevski’nin Öteki isimli kitabıyla ve Kieslowski’nin Kırmızı isimli filmiyle benzeştiğini okumuştum. İzledikten ve okuduktan sonraki yorumum bunu doğrular nitelikte. Çünkü üç eser de birbirlerinin yaşamlarını farkında olmayan etkileyen insanlardan bahsediyor. Unutmadan kendime ve size bir not bırakmak istiyorum: Slavoy Zizek – Kieslowski okunacak kitaplar listesinde. Filmi izlerken ve sonrasında kafamda soru işaretleri belirdi. “Benimle aynı hisleri taşıyan birileri var mıdır? Yalnız mıyım? Bana çok benzeyen biri var mıdır?” Filmin ilerlemesiyle olaylar, kaderi ve tercihleri sorgulamama sebep oldu. “ ya o yoldan gitseydim? O yoldan giden birisi nasıl hissediyor?” Yaşamlarımızın aynı nehirin içinde ilerlediğiniz düşündüm. Geçen zaman bizi bir yerlere sürükleyen nehir fakat varacağımızı nokta seçtiğimiz yollarla belirleniyor. Sadece bu da değil, birimizin seçimi hepimizi etkiliyor. Sonuç itibariyle dünyada kapalı bir sistemin parçasıyız. Hayallerinizin peşinden gitseydiniz olabilecekleri merak ediyorsanız ve bu düşünce günlük hayatınızdaki tercihlerinizi istemeden etkiliyorsa filmde kendinizle özdeşleştireceğiniz olaylar görebilirsiniz. Filmin şiirsel anlatımı, kullanılan imgeler her izleyişte yeni bir durumu fark etmenizi ve düşüncelere dalmanızı sağlıyor.
Yönetmenin izlediğim diğer filmleri Üç Renk isimli seri. Mavi, Beyaz ve Kırmızı isimli bu filmlerin her biri birbirinden bağımsız gibi görünen konularıyla müthiş bir kurgunun ürünüdür. Temasına göre türü de değişen üç film, son film olan Kırmızı da birbirine bağlanır ve izleyeni şaşkına uğratır. Hikayedeki insanların yine birbirlerini etkilediğini görürüz. Ben ilk defa izlediğim bu temayı çok sevdim. Müzikler yine Preisner imzalı. Ayrıca Kırmızı adlı filmde ,Veronik’in İkili Yaşamı’dan tanıdığımız güzel aktris İrene Jacob’u da görmek yüzümde gülümseme yaratmış ufak bir sürprizdir.
Çok beğendiğim müzikleriyle Zbigniew Priesner ve Kieslowski ile arkadaşlığı da gülümseten diğer bir ayrıntı. Yönetmenin bir çok filmine müzik yapan Priesner aynı zamanda yakın arkadaşı olan Kieslowski’nin ölümünün ardından onun adına bir ağıt bestelemiştir. İsmi Lacrimosa olan bu ağıt Requiem For My Friend (Arkadaşım İçin Ağıt) adlı albümde yer alır. bir arkadaşın kaybını anlatan en hüzünlü ve hoş eserdir benim için. Lacrimosa ismi Mozart’ın ölümüyle yarım kalan ardından öğrencisinin tamamladığı ünlü Requiem (ağıt) isimli bestesinin de adıdır nitekim. Eser tamda Lacrymosa isimli bölümde yarım kalır.
Sonuç olarak yazıda adı geçen filmler ve müzikler insanı konu alan eserlerdir. Psikoloji, gizem türünde filmleri seviyorsanız önerimdir. :)