Evlat - İkinci Bölüm

in #tr6 years ago

Kitaba sembolik bir isim koyayım dedim. Bir de dün okuyanlar için, güzel bir kapak tasarlamaya karar verdim. Bedava kapak tasarlanan bir site bulup oradan hallettim. Tamamını yazdıktan sonra kapak işi için duyuru yapacağım elbet... İkinci bölüm ile devam ediyoruz...

İKİNCİ BÖLÜM

Csilla için heyecan verici bir gün başlıyordu.

Yeni üniversitesine gideceği ilk günüydü ve bilmediği dilin konuşulduğu bir ülkeye gelmişti, buna rağmen bir çok kişinin İngilizce konuştuğu söylenmişti ona.
Dersleri İngilizce görecek olmasına rağmen arkadaş bulamamasından korkuyordu.

Beline kadar uzanan siyah saçlarını taradı ve çıktı evden. Bir önceki gün aldığı otobüs kartını kullanarak okul yolunu tuttu. İnsanlar garipti.
Kimse birbirinin yüzüne bakmıyordu, gülmüyordu.

Kendi geldiği kasabada ise herkes birbirine günaydın der ve muhabbet ederdi.
Ayrıca kimse kitap okumuyordu, oturmak için arkalara kadar yürümesi gerekti ve çantasından kitabını çıkartıp kulaklıklarını taktı.
Ama hiçbir müzik açmadı çünkü insanların konuşmalarını dinlemeyi seviyordu, böylece Türkçeye olan aşinalığı da artıyordu, insanların onun hakkındaki söylediklerini de dinleyebiliyordu.

Sınıfa geldiğinde kapıdan girip ortalardaki bir sıraya oturdu, herkes ona bakıyor gibi hissediyordu. Çantasından defterini ve kalemini çıkartıp sıranın üzerinde koydu ve çok geçmeden hoca girdi içeri.
Dersi İngilizce veriyordu ve Biyolojinin neredeyse yarısı da Latinceydi zaten. Annesinin kanser hastalığına tedavi bulmak umuduyla Moleküler Biyoloji bölümünü seçmişti, tıptan ümidini keseli çok olmuştu çünkü.

Büyük firmaların bilerek tedavileri sakladığına inanıyordu...

Hocanın anlattıklarını bir yandan not alırken diğer yandan ona hala bakan var mı diye düşünüyordu. Ders bittikten sonra hocayla konuşmak için kalktığında birisinin hemen yanında ayakta dikildiğini fark etti ve ‘’ afedersiniz?’’ dedi Türkçe.
‘’ Sanırım Erasmus öğrencisisin, ben Murat, memnun oldum.’’
‘’ Teşekkürler ben de memnun oldum’’ dedi. Söylerken aksanını kullanıyor, bu ona ayrı bir tatlılık kazandırıyordu adeta.
‘’ Bir yere yetişmen gerekiyorsa tutmayayım seni?’’ dedi Murat.
Hoca ile konuşmaya gidecekti ama bunu söyleyecek kadar Türkçesi yoktu. Kem küm ederek;
‘’Hocayla konuşacağım.’’ dedi.
‘’ Tamam, kantinde görüşürüz.’’ dedi Murat.

Orta boylu, kirli sakallı ve üç numara saçlı bir erkekti. Gördüğü erkeklerin neredeyse üçte biri böyleydi ve onun sevmediği bir tipti. Tekrar görüşeceklerini hiç sanmamasına rağmen hafifçe gülümseyerek yanından ve sıraların arasından geçip dışarı çıktı.
Hocasını bulmak için sağa sola baktı ve koridorun köşesinden döndüğünü gördü. Adımlarını hızlandırarak ona yetişti ve;
‘’Celal Hocam. Ben Macaristan’dan geliyorum, sizin yardımcı olabileceğinizi söylediler. ’’ dedi.


İnanılmaz derecede başım ağrıyordu. Onlarca şeyi öğrenmek hiç de zor gelmiyor ama tüm bilgilerin beynimdeki nöronları uyarmasını hissetmek acı veriyordu bu da yetmez gibi bir de Prof. Celal ile Alper’in tartışmasını dinliyordum.

‘’ Bak evlat. Senin genlerinden yapılma bir kalbi taşıyor olabilir ama geri kalan bütün bedeninin eşimin vücudunda hayat bulduğunu unutma. Benim dokularım uymadığı için seni kullandık!’’
‘’ Onun üzerinde haklarım var. Bunu daha önce konuştuk. Böyle bir şeye izin veremem.’’
‘’ Sadece araştırmalarımda yardımcı olacak! Ne sanıyorsun kendini. Güvenlik görevine devam et ya da bu evi terk et! ‘’
‘’ Edeceğim. Ama bir tek şartım var. Deneylerde acı çektiği an müdahale de edeceğim.’’
‘’ Acı çekmesine izin vermeyeceğim.’’ dedi Prof. Celal ve ardından odanın kapısı açıldı.

Hala dün gece geldiğim sinema salonu benzeri odadaydım ve projeksiyona en son yansıyan şey ‘’hayal’’idi. Böyle sözcükler için bir çok fotoğraf ve ses kullanmışlardı, yani soyut sözcükler için. Prof. Celal kalkmamı ve yanına gitmemi söyledi.

‘’ Gördüğün kelimeleri kullanarak anlaşıyoruz. Artık benim söylediğim her şeyi anlayacaksın. Sen de bu şekilde iletişim kurmalısın.’’ dedi.
‘’ Tamam’’ dedim. ‘’ Ben kimim?’’
‘’ İşte büyük soru geldi. Daha geç soramaz mıydın? ‘’ dedi Prof. Celal gülerek. Tarçın kokan kadın etrafta görünmüyordu, nerede olduğunu düşünürken hepsinden önce kalkıp benim dikkatimi dağıtmadan sessizce kapıdan çıktığını hatırladım.

‘’ Sen…’’ dedi Prof. Celal.
‘’ Nasıl anlatılır ki? Normal bir insan AYNI ANDA beyninin en fazla 57% sini kullanabilir. Dahilerde bu oran artabilir. Senin sadece beynini besleyen bir kalbin var.’’ O bunları söylerken odadan çıkmış koridorda başka bir odaya doğru yürüyorduk. Dışarıdan ormanın sesi gelmeye devam ediyordu.
‘’… böylece beyninin tamamını AYNI ANDA kullanabiliyorsun. Aman ha sakın ola şunu karıştırma, tüm insanlar beyninin tamamını kullanır ama hepsini bölüm bölüm kullanırlar. Aynı anda kullanmazlar. Çünkü kullanılmayan organlar körelir. Sen tüm beynini, nöbet geçirmeden yani fenalaşmadan aynı anda kullanabilirsin. Aman Allahım, neler yapabileceğini hayal bile edemiyorum!’’

Güzel döşenmiş bir odaya gelmiştik. Kahverengi dolaplar ve krem rengine boyanmıştı duvarlar. Yatağın üzerinde beyaz bir çarşaf ve yastık, yanında ise üç çekmecesi olan ufak bir dolapçık vardı. Dolapçık?.. İçeride Alper de oturuyordu.

‘’ … çevrendeki her şeyi bizden farklı algılıyorsun, aslında bizimle aynı duyu organlarına sahipsin ve aynı şekilde duyuyor, görüyor ve hissediyorsun, sadece sen hepsinin ayrı ayrı farkına varabilirsin, bir duyuya odaklanıp diğerlerini görmezden gelebilirsin, bu da sadece senin beyninin yapabileceği bir şey. Asla uyuyamazsın’’ dedi Prof. Celal. ‘’ Çünkü beyninin tamamı meşgul. Normal insanlar bile kafalarına bir şey takıldığı zaman uykusuz kalır. Sende ise inanılmaz bir anlama kapasitesi ve merak var. ‘’
‘’ Uyumak? ‘’ dedim.
‘’ Dün gece bizi hatırlıyor musun? ‘’ dedi Alper, camdan dışarıyı kolaçan ediyor gibiydi bir yandan.
‘’ Gözlerinizi kapatıp saatlerce hareketsiz durdunuz. Gerçekten öğrenilecek o kadar çok şey varken nasıl yapabiliyorsunuz? Her şeyi biliyor musunuz? Sıkılmıyor musunuz?’’ dedim.
‘’ Mecburuz’’ dedi Prof. Celal. ‘’ Normal bir insanın altı saat uyuması şart ama bizde alışkanlık sekiz saat uyuyoruz. Ha tabii Lale hariç, o altı saat uyur. Uykudayken bedenin dinlenir ve ertesi güne zinde başlarsın-‘’
‘’ Sahi nerede o? ‘’ dedi Alper.
‘’ Siz uyurken sessizce çıkıp gitti’’ dedim.
‘’ Nerey-‘’ Alperin sözünü kestim;
‘’ Bütün vücut aktivitelerimi hissedebiliyorum, kalplerimin atışlarını, kanımın damarımda ilerleyişini, oksijenin akciğerlerimdeki hareketlerini, kaslarımın kasılıp gevşemesini, her saniye tırnaklarımın nano-metre uzayışını, saçlarımın, beynimdeki elektrik sinyallerini…’’ ben saymaya devam ederken Prof. Celal ve Alper şaşırmış bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı.

Onların bunu yapamadığını o anda anladım.
‘’ Çok fazla ses duyuyorum’’ dedim. ‘’ Kafam patlayacak gibi oluyor… Lütfen…’’ dedim Prof. Celal’e baktım.

Gözleri dolmuştu. Ağlamaklı bir sesle;
‘’ Seni laboratuara götürüp üzerinde deneyler yapacağız. Beyninin çalışma şeklini benden iyi biliyorsun. O zamana kadar kapasitenin bir kısmını kullanmamaya ya da bazı şeyleri görmezden gelmeye çalış. Kendini tankta gibi düşün, sanki-‘’
‘’ Neden tanktaydım?’’ dedim. Cevap vermedi ve sanki kötü bir soru sormuşum gibi şaşırdı.
Onu üzüyor olmaktan mutsuzdum.

Üzerime bir şeyler giyinip aşağıda bekleyen arabaya bindik. Yol boyunca kimse konuşmadı. Yalnızca farklı bulup radyonun nasıl çalıştığını sorduğumda anlattı Prof. Celal, hepsi bu. Bana kızgın mıydı yoksa üzgün müydü bilmiyordum ama bu durum hiç hoşuma gitmiyordu.


‘’Dinle, şu anda seninle ilgilenemem. Zeki bir kız olduğunu söylediler ama başka bir zaman gel.’’ diyen Prof. Celal üniversitenin merdivenlerini çıkmaya devam ediyordu bir yandan.
‘’ Yanınızda olduğumu fark etmezsiniz bile, lütfen ısrar ediyorum!’’
‘’Bak Csilla, bir daha benim asistanım olma fırsatını yakalamak istiyorsan şimdi rahat bırak. Bugün olmaz. Derse bile girmemem gerekiyordu’’ dedi ve girdiği odasının kapısını Csilla’nın yüzüne kapattı.


devam edecek...

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanununa göre tüm hakları bana aittir.

Sort:  

Sürükleyici ve devamını merak ettiren bir kitap oluyor. Kahramanımızın annesinin hastalığına çare bulmak için üniversitede bölümünü ona göre seçmesi güzel düşünülmüş bir konu ayrıca üniversite yaşamını konu alması buradaki bir çok kardeşimizin ilgisini de çekecektir.

Steemitte bir yazarın doğduğuna şahit oluyoruz. İmzalı kitabınızdan ilk ben isteyeceğim. Emeğinize sağlık hocam.

Kahramanın ilerideki manitası Csilla evet, doğrudur. Ama asıl kahramanımız Csilla değil :) Sanırım yazım dilimi geliştirmem gerekiyor biraz karışık olduğunun farkındayım :) Senaryo - Sesli Kitap yazar gibi kaptırıyorum :)

Açıkçası bunun kitap olmasını çok isterim ama ileride bir yerlerde tıkandım, oralara gelince anlayacaksınız muhtemelen :)

İmzalı kitap 20SBD :P

Hmm çok çalışmam lazım imzalı kitap için 😄

Hocam kitabınızı açıkçası baya beğendim. Elinize sağlık güzel olmuş. Sizde de ne çevrer varmış...

Teşekkür ederim :)

İki yazınızıda okudum.ilgi cekici geldi bana.Tankta yaşayan iki kalpli bir insan.👍Olaylar sondan başa doğru gidiyor gibi.neden ve sonuç ilişkisi bakımından biraz daha okumakta fayda var.devamını bekliyoruz.

Böyle başarılı ve yaratıcı kişileri tanımak mutluluk veriyor.

Merakla bekliyorum bir sonraki paylaşımınızı :) harika gidiyor.

Congratulations @captainsailor! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :

Award for the number of comments received
Award for the number of upvotes
Award for the number of upvotes received

Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.

To support your work, I also upvoted your post!
For more information about SteemitBoard, click here

If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Upvote this notification to help all Steemit users. Learn why here!

Coin Marketplace

STEEM 0.20
TRX 0.13
JST 0.030
BTC 64081.52
ETH 3398.85
USDT 1.00
SBD 2.62