Movie Review: The Jacket - Çıldırış (2005) - ( En / Tr )

Merhaba film sever dostlar. “The Jacket” (Çıldırış) filminin hikâyesi daha önce oldukça aşina olduğumuz bir konu üzerine kurulu; karakterin zihnini kullanarak zaman içerisinde yolculuk edebilmesi. Ancak film; sendrom, psikolojik etkileri ve tedavi yöntemi gibi konularıda işliyor. Ancak iki konu birbirini destekleyip hikâyeyi farklı bir eksende oldukça enteresan bir film haline getirmek yerine birbirlerine taban tabana zıt bir olay örgüsünde soru işaretleri ve gereksiz gerilim sahneleriyle dolu anlamsız bir film durumuna düşürüyor. Film, bir sniper dürbününden insanların vurulması ve bombalanmasıyla başlıyor. Uzaktan pikselleşmiş ve görüntü değerini düşürmüş küçük insan siluetleri yeşil ekranda birer birer yok ediliyorlar. Fonda çalan ve sahneyle güzel bir ironi yaratan hafif sakin müziğe, dönemin politikacılarına ait kısa planlar eşlik ediyor. Bunlar filmden beklentimizi yükseltiyor. Jack Stars 1992 yılında Irak’ta başından vurulan bir Amerikan askeridir. Jack’in öldüğü düşünülür ancak ona ilk müdahaleyi yapan bir sağlık görevlisi gözlerini hareket ettirdiğini fark eder ve onu tekrar hayata döndürmek için yardım çağırır.

Jack’in kurtarılmış olması ve başına aldığı darbenin etkisiyle akıl sağlığını kaybettiği düşünülebilir. Jack’i arabaları yolda kalmış bir anne-kıza yardım etmeye çalışırken izliyoruz. Arabalarının tekrar çalışmalarını sağlıyor ve onlardan uzaklaşıyor. Sonra yol üzerinde kendisini arabasına alan başka bir adamla birlikte yola devam ediyor. Ancak adamın karıştığı bir cinayet var. Bu cinayetini arabasına yeni aldığı adamın üzerine yıkmasıyla Jack’in hayatı tamamen değişir. Bir polisi öldürmekle suçlanan Jack, mahkemede tutarlı yanıtlar vermeyince geçmişi de göz önünde bulundurularak bir akıl hastanesine sevk edilir. Buraya kadar oldukça enteresan ve iyi giden film, bu noktadan sonra çeşitli klişelerin etrafında dönmeye başlar. Jack, Doktor Thomas Becker’ın bazı hastaları üzerinde yaptığı bir deneyin parçası olur. Jack’e yüksek dozda ilaç verildikten sonra deli gömleğine benzer bir ceket ile bağlanıp hastanenin morgundaki çekmecelerden birine hapsedilir. Jack burada çeşitli anıları hatırlamaya başlar. Yaşadığı yıldan 15 yıl sonrasına gider, orada bir restoranda bir kızla tanışır. Bu kızın evinde kendi bıçağını bulur. Bunun 15 yıl önce o cinayet işlenmeden önce kendisine yardım ettiği küçük kız olduğunu anlar. Ancak yaşadığı zaman 2007, yani onun geldiği zamanın 15 yıl sonrasıdır. Kıza kendisinin Jack olduğuna inandırmaya çalışır. Bu çok zordur. Çünkü Jack Starks 1993 yılında bir hastanede ölü bulunmuştur. Jack için şimdi yapılması gereken şimdi kendi ölümünün nasıl olduğunu araştırmak ve sevmeye başladığı Jackie’nin geleceğini değiştirmeye çalışmaktır.

Geleceğe gidebildiğini anlayan Jack, artık doktorun kendiyle oynadığı bu kedi fare oyununda yeni bir koz elde etmiştir. Ancak bunu nasıl kullanacağı konusunda hiçbir düşüncesi yoktur. Hastanedeki diğer doktorlar ne olduğunu araştırmaya başlar. Jack daha sonra bunları geçmişteki Lorenson’a astral seyahatinin gerçek olduğunu kanıtlamak için kullanmaya başlayacaktır. Bir sonraki ceket randevusunda Doktor Becker’ı bulmak için uğraşır. Bulduktan sonra, Jack ona geçmişten geldiğini söyler ve ölümünün nasıl olduğunu sorar. Bu konuşmadan sonraki uyanış, 15 yıl önceki Becker’ın durumdan haberdar olmasını sağlar. Ancak Becker bu duruma tepki bile vermez. Jack geleceğe gitmesine rağmen geçmişte kızın hayatı dışında hiçbir şeyi değiştirmek istemez. Bu gelecekten gelen Jack’in orada öğrendiği şeyleri geçmişteki insanlara anlatması ve zaten bu şekilde bir kısır döngü yaratmasını sağlar.

Filmde iki farklı olay örgüsü yaratayım derken ne yazık ki sanrıyla ilgili kısım biraz es geçilmiş. Mesela Jack’in tedavisinden sonra başına gelenler hakkında en ufak bir düşüncemiz yok. Sadece mahkeme sahnesindeki küçük sahne ile bunu anlamaya çalışıyoruz. Ama bu da böyle uzun bir olay örgüsüne sahip bir film için yetersiz kalıyor. The Jacket, psikolojik gerilim filmlerini seven kişilere hitap ediyor. Bu tür filmlerden çok da bir şey beklenilmiyor. Fakat izleyici kitlesi için eğlenceli bir zamandan ileriye gidemeyecek bir film.