Bir Gün Hepimiz Kendi Yazılım Programımızı Yazabiliriz

İlk bilgisayarlar milyonlarca dolara mal olmuştu ve özel elektrik devrelerinin, klimaların olduğu odalarda saklanmıştı. Onları kullanabilenler, yalnızca bu bilgisayarın dilinde programlar yazabilen kişilerdi. Bugün ise çoklu dokunmatik tabletleri ve dokunmatik ekranları herkes kullanabiliyor. Hareket tabanlı etkileşimlere ve sanal 3D uygulamalarına imkân veren teknolojileri herkes en ince özelliğine kadar etkili şekilde kullanıyor.

Bu yeni sürükleyici dünya, şimdi çok daha fazla insana açıktır. Ancak bundan daha ötesine tanık olmaktayız. Neredeyse herkesin kendi yaratıcılığını ve yenilikçi eğilimlerini kullanmasına izin veren bir teknoloji dünyasının içerisindeyiz. Artık bu yetenekler, matematik bilmeye veya kod uzmanı olmaya bağımlı değil. Örneğin Mozilla'nın “A-Frame"i ile karmaşık sanal gerçeklik modelleri oluşturabiliyor veya Google'ın "Tilt Brush" yazılımı ile herhangi bir programlama becerisine gerek duymadan 3D dünyasını keşfedebiliyoruz.

Kendi araştırmalarıma ve öngörülerime göre insan-bilgisayar etkileşiminin bir sonraki aşaması daha da üst düzeylere çıkacak. İnsanların gerçek zamanlı olarak beyindeki faaliyetleri izleniyor ve belirli düşünceleri makine öğrenimi ile teknoloji dünyasına aktarılıyor. Tarihi ilerleme, kitlelere teknoloji getiren adımların çok daha genişleyeceğine işaret ediyor.

Sanal gerçeklik teknolojisinin günlük hayatımıza bomba gibi girmesi pek çok alanda bu deneyimi yaşamamızı sağladı. Ancak bu teknoloji de yalnızca gerçekmiş gibi oyun oynamak, gezinmek veya olmayan bir ürünü önceden görmek anlamına gelmiyor. Aynı zamanda geliştirilmiş yazılım platformları sayesinde sanal ortamlarda kendi teknolojimizi üretmemize izin veriyorlar.
Bu tür bir yaratıcılık, yaratıcıların kafasında düşünülen ve sanal deneyimler haline getirilen çok daha karmaşık projelere yol açabilir. Programlama becerilerine sahip olmayan amatör tarihçiler, günümüzde artık var olmayan binaların dijital fotoğraflarından ya da tarihsel fotoğraflarından seçilen gerçek dünya görüntüleri ile üst üste binebilecekleri bir araya getirilmiş gerçeklik sistemleri kurabilirler. Sonunda kullanıcıların sohbet edebileceği avatarları ekleyebilirler. Teknolojinin ilerlemesi ve kullanımın daha da kolaylaşmaya başlaması, 50 yıl önce çocukların kilden dalları modelleyerek kartonlar üretmesi gibi sanal alanlarda sanal üretimler yapmasına sebep olabilir.

Sonuç olarak hepimiz teknolojinin bir parçasıyız ve artık hep birlikte onun gelişmesine katkıda bulunuyoruz.